Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Amerika Libya’ya Pençesini Geçiriyor

بسم الله الرحمن الرحيم

Amerika Libya’ya Pençesini Geçiriyor

Türkiye parlamentosu, Erdoğan ve Serrac arasında imzalanan Türkiye’nin uzlaşı hükümetinin lehine Libya’daki çatışma hattına girebileceği askeri ve güvenlik niteliğine sahip mutabakat zaptını onaylamasının ardından, Libya’daki güç dengesini değiştirebildiği gibi (el-Vefak) uzlaşı hükümeti de Batı kıyısını kontrol edebildi. Aynen Libya devleti Yüksek Konseyi Başkanı Halid El-Mişri'nin şu şekilde belirttiği gibi: Uzlaşı hükümeti, deniz boyunca 5.000 km'lik bir alanı kontrol ettiği gibi altı şehri ve iki bölgeyi sadece yedi saatte kontrol etmeyi başardı. Ardından Türkiye destekli uzlaşı hükümeti güçleri de Vatiyye Hava Üssü’nü ele geçirdi. 

Böylece Hafter’in Libya’nın Batı’sındaki güçlerine ölümcül bir darbe indirildi, daha sonra Tarhun’a gidildi ve burası da kuşatma altına alındı, Trablus şehrini kuşatma altına alan Hafter yenilgiye uğradı ve böylece de başarılar elde edildi. Zira başkentten yirmi altı kilometrelik bir alan yenilgiye uğradı. Nitekim Rus (Wagner) güvenlik şirketi güçlerinin Trablus bölgesinden çekilmesi, Trablus’u kuşatan Hafter’in güçlerine güçlü bir darbe oldu. Bu da onu uzlaşı hükümetinin karşısında geri plana itti.  

Türkiye hızlı ve çabuk bir zafer elde etmek için muazzam miktarda malzeme ve silahla müdahale etti. Nitekim birçok askeri analistler Türkiye’nin Trablus’da bir üssü olduğunu dile getirdi. Muhtemelen Vatiyye Hava Üssü Türkiye güçlerinin ana karargahı olacaktır. Böylece Türkiye, uzlaşı hükümeti adına söz sahibi olacaktır. 

Türkiye, Washington’dan yeşil ışık almadan Libya'daki çatışma alanına giremezdi… Kudüs Al-Arabi gazetesinde belirtildiği gibi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri arasındaki telefon görüşmesi ile birlikte İttifak'ın "meşru" mutabakat hükümetini desteklemeye hazır olduğu hakkında ardışık açıklamalar yayınlandı. Ayrıca NATO Genel Sekreteri İtalyan (La Repubblica) gazetesine yaptığı açıklamada, Fayiz El-Serrac başkanlığındaki Libya hükümetini desteklemeye hazır olduğunu ifade ederek, uluslararası kabul görmüş El-Serrac hükümeti ile devrimci general Halife Hafter’in aynı kefeye konulamayacağını vurguladı. Bu nedenle NATO Trablus hükümetini desteklemeye hazır olup bu da Türkiye'ye askeri müdahale için yeşil bir ışık mesabesindedir. Bu ise Türkiye ile ABD’li yetkililer tarafından yapılan açıklamalar arasındaki koordinasyonu güçlendiren şeydir.

Başbakan El-Serrac hükümeti ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde, uzlaşı hükümetinin Tunus’ta “terörizmin” yenilgiye uğramasına ve barışın sağlanmasına önemli katkılarını memnuniyetle karşıladı ve ABD’nin Tunus Büyükelçisi Richard Borland Tunus’taki Amerikan Askeri Mezarlığı'ndaki törende şöyle dedi: “Libya'da hâlâ askeri araçlarla veya terörle yeni bir siyasi düzen uygulamaya çalışan güçler var. ABD ise meşru hükümetle ortaklarından gurur duyuyor ve Libya’daki Ulusal Uzlaşı Hükümeti Birleşmiş Milletler tarafından tanınıyor.” Ayrıca Başbakan’ın ABD'nin Birleşmiş Milletler önderliğindeki müzakerelere olan bağlılığını takdir ettiğini teyit etmek için Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile yaptığı görüşmenin ardından Büyükelçi Borland Pazar günü Başbakan El-Serrac ile görüştü…   

Bu da Amerika’nın pençelerini ağır yaralı uzlaşı hükümetinin bedeninin derinliklerine kadar geçirdiğini gösteriyor. Öte yandan Zintan belediye başkanı, Batı bölgesindeki Libyalıların Hafter güçlerinin Trablus’a yönelik saldırılara son verdiğini görme arzusunda olduklarını vurguladı. Bu ise Libya’daki Amerikan Büyükelçisi ile yapılan bir telefon görüşmesinde gerçekleşti ve Borland, Amerika’nın Libyalıların bu hedefine katıldığını ve Askeri Konsey’in Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ni desteklemesinden dolayı Zintan’ın Batı dağındaki en büyük askeri güç olduğunu ifade etti.   

Öte yandan Hafter’e, Libya’ya paralı asker getirdiğine yönelik suçlamalar yapıldı.  Nitekim New York Times Gazetesi, emekli General Halife Hafter’in paralı askerleri ve destekçileri tarafından uygulanan başarısız operasyonda Birleşik Arap Emirlikleri’nin rolünden bahsetti ve gazete, bir çeviri raporunda (Arapça 21) uzun sürmeyen misyona Birleşik Arap Emirlikleri merkezli güvenlik şirketlerinin dahil edildiğini söyledi. Zira misyona, İngiltere, Güney Afrika, Avustralya ve ABD’den paralı askerler katıldı.       

Ayrıca General Halife Hafter’in yanında savaşan veBaşkent Trablus’un güneyindeki savaş merkezlerinden Beni Velid kentine doğru kaçan paralı askerlerle müdahalesinden dolayı Rusya’ya yönelik de birtakım suçlamalar yapıldı. Zira Beni Velid kenti Belediye Başkanı Salim Nevir bunu teyit etti ve daha önce El-Cezire’ye yaptığı açıklamalarda Rus ve Suriyeli militanların silahlarla, üç hava savunma sistemleriyle, araç ve silahlı araçlarla Beni Velid Havalimanı’na girdiklerini söyledi ve paralı askerlerin sayısının 1500-1600 unsur arasında olduklarının tahmin edildiğine dikkat çekti. Ayrıca Fransa ve Rusya, Libya’ya Suriyeli paralı askerler göndermekle suçlandılar. Nitekim Afrika’daki Amerikan Askeri Komutanlığı (AFRICOM), savaşçılara yönelik resimler yayınladı ve bunların Libya'daki Rus savaşçıları olduğunu söyledi.

Amerika’nın Hafter’e yönelik yaptığı bu saldırı ve suçlamalar, elini onun üzerinden çektiği anlamına gelmez. Zira Hafter, kesinlikle bir Amerikan türetmesidir. Nitekim Washington Post Gazetesi’nin raporundan yapılan bir alıntıda, Hafter’in Amerika’ya sığındığı ve yirmi yıl boyunca Virginia’da sakin bir yaşam sürdüğü ifade edildi. Ayrıca onun Amerikan istihbaratına karışmış olabileceği de tahmin edilmektedir. Yine “Sky News”, emekli General Halife Hafter’in tartışmalı tarihi hakkında bir rapor sundu; raporda Amerika’nın Kaddafi’yi devirmek için Sünni askeri gruplar üretmeye başvurduğu yer almaktadır. Nitekim Amerikan istihbaratının direktörü William Keys, o sırada Hafter'i karşısında buldu. Zira Hafter, Kaddafi’nin Çad’da kendisine verdiği görevde başarısız olmasının ardından Çad hükümeti tarafından mahkum edilmiş ve Hafter yedi yıl CIA tarafından eğitilen silahlı gruplara liderlik etmiştir. Çad’da rejim değiştikten sonra, yeni rejimin yüzü Fransa’ya döndü. Amerika Hafter’i ve onunla birlikte olan askerleri özel uçakla Amerika’ya götürdü ve onları yirmi yıl sakladı. Libya’daki popüler ayaklanmanın başlamasından bir ay sonra Hafter birkaç subayı ile birlikte Bingazi’ye geri döndü ve vatandaşlardan büyük bir grup onu memnuniyetle karşıladı. Birkaç hafta içerisinde isyancı güçlerin komutanı olarak göreve başladı. Ardından Amerikan destekli Libya Ulusal Ordusu komutanlığına atandı. Böylece Doğu Libya’da bir numara oldu. Nisan 2019'da uzlaşı hükümetini devirmek için Bingazi şehrine ulaşmaya çalıştı ve Başkan Trump, Trablus kuşatmasından sonra onu aradı. İşte o zaman Amerika’nın, Halife Hafter’in uzlaşı hükümetini devirmek yoluyla iktidarı ve başkenti ele geçirme girişimine yönelik eğilimini desteklediği anlaşıldı. Zira bazı ülkeler, Güvenlik Konseyi’nin Skhirat Anlaşmasını ihlal ettiği ve gücü zorla ele geçirmeye çalıştığı için Hafter’i kınama girişimine itiraz ettiler.

İşte bu Halife Hafter’in Amerika’nın emrine karşı çıkması imkansız olup Libya’daki güç üçgeninin ikinci ayağıdır.

Libya’daki güç üçgeninin üçüncü ayağına gelince; her şeyi Rusya'ya devreden Tobruk Parlamentosu Başkanı Akila Salih tarafından temsil edilmektedir. Zira daha önce Rusya’ya yaptığı ziyarette, Libya Parlamentosu Başkanı Akila Salih şöyle demişti: “Rusya’nın başkenti Moskova'ya yapılan son ziyaret başarılı oldu. Bu da Rus konumunun açık olduğunu, meşruiyeti desteklediğini ve Moskova'nın hiçbir hırsının olmadığını göstermektedir… Salih Sputnik’e yaptığı konuşmada şöyle bir eklemede bulundu: Ruslarda Libya’da olan biten hakkında büyük bir anlayış buldum, hırsları yok, sınır ilişkileri yok ve doğrudan çıkarları yok…”  Nitekim Lavrov ve Salih bir telefon görüşmesinde Libya’daki gelişmeleri görüştüler ve yapılan açıklamaya göre, her iki taraf Libya krizine askeri bir çözüm olmadığını teyit ederek Birleşmiş Milletler himayesinde siyasi süreci sürdürme gereğine vurgu yaptılar…

Bununla Amerika, pençesini Libya’daki güç merkezlerinin üzerine geçirerek herkesi Libya'daki çıkarlarına ulaşacak siyasi bir çözüme doğru sevk ettiği gibi Rusya ve Türkiye’ye de pastadan bir kırıntı atmayı da unutmadı.

İngiltere ve Avrupa Birliği'nin konumuna gelince; Kaddafi rejimini devirmek, Şubat 2016’da Fas’taki Skhirat Anlaşması uyarınca oluşturulan bir uzlaşma hükümeti oluşturmak ve meşru hükümet olması vasfıyla bu hükümetin uluslararası tanınırlığını elde etmek için büyük bir avantaja sahip olsalar da İngiltere ve Avrupa Birliği'nin rolü, Hafter’in temsil ettiği ve başkent Trablus kuşatmasına kadar Libya topraklarının çoğunu ele geçirmeyi temsil eden Amerikan rolünün gerisinde kalmaya başlamıştır. Sonra bu ikisinin rolü, ateşkes talebinde bulunmayı ve siyasi sürece geri dönmeyi yeterli gören bir izleyicinin rolüne benzemektedir. İngiltere’nin Amerika’nın rolünün önüne barışı atmayacağı kesindir. Ancak Amerika’nın neredeyse dizginleri tamamen ele geçirmesinin ve vizyonunu geliştirmesinin ardından İngiltere şu anda zayıf bir konumdadır.    

Libya’daki Müslümanların durumu, birçok İslam ülkelerindeki Müslümanların durumu gibidir. Nitekim Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bu husustaki mesajı gerçekleşmiş olup aç insanların yemek kabına üşüştükleri gibi milletler de bizim üzerimize üşüşmektedir. Bizler bir buçuk milyar olduğumuz halde Allah’ın sağlam ipini terk ettiğimiz için sel üzerinde akıp giden çer çöp gibi aramızda hiçbir bağ kalmamıştır. Dolayısıyla İslam esasları üzerine birleşmediğimiz ve Allah’ın vaadi ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan dinimizin emri Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’ni ikame etmediğimiz sürece bizim için güç, kuvvet ve izzet olmayacak ve kendi kararlarımızı kendimiz veremeyeceğiz.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Müh. Hasbullah En-Nûr -Hartum

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER