- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Zafer ve Müjde
Bundan tam Hicri olarak yüz yıl önce Müslümanların koruyucu kalkanı Hilâfet kâfirler ve yerli işbirlikçileri eliyle yıkıldı. Müslümanlar kendisine yaslandıkları asalarını kaybettiler. İslâm ümmetinin tek bir devleti paramparça edilerek elli küsur devletçiğe bölündü. İşte ne olduysa bize Hilâfet yıkıldıktan sonra oldu. Kâfirler aç kurtlar gibi üzerimize üşüşmeye başladılar. Beldelerimizi tarumar ettiler. İlk kıblemiz Mescidi Aksa’yı necis postallarıyla kirlettiler. Namuslarımıza göz diktiler. Kâbe’nin yıkılmasından daha azam olan canlarımıza kıydılar. Kanlarımızı akıttılar oluk oluk... Evet, Hilâfet yıkıldıktan sonra yeryüzü tüm genişliğine rağmen Müslümanlara dar gelmeye başladı. Her yeni günü acılar ve dahi zulümlerle karşılar olduk… Sömürgeci kâfirlerin kirlettiği bir dünyada nefes alıp vermeye başladık.
Peki neden? Çünkü dünya Hilâfet’ten mahrum. Çünkü Müslümanlar Hilâfet’ten yoksun. Evet, sömürgeci kâfirler koparıp aldılar bağrımızdan ve sürgün ettiler Halifelerimizi… Belki hayattan sürgün ettiler halifelerimizi ama Ümmeti Muhammed’in gönlünden asla sürgün edemediler hamdolsun.
Farklı farklı desiselerle kaldırdıkları Hilâfet’i unutturmaya çalıştılar ama nafile.
Hilâfet isteyenlerin sesini kısmaya çalıştılar ama nafile.
Hilâfet isteyenlerin neslini kuruttuklarını zannettiler ama nafile.
Hilâfet isteyenleri hapse mahkûm ettiler ama nafile…
İslâm dava erleri ve Hilâfet sevdalıları eliyle dikilen fidanlar Allah’ın vaat ettiği ve Rasulullah’ın müjdelediği o koca çınar olma yolunda boylanmaya hızla devam ediyor biiznillah. Saptırıcıların bütün saptırma gayretlerine rağmen Hilâfet fikri ümmetin hem aklında hem de gönlünde yeniden yeşermeye başladı elhamdülillah… Allah’ın izniyle o çınar bir gün olgunluğuna erişecek ve böylece tarih, Hilâfet sancağı altında İslâm nurunun yeniden dünyaya nizam vermesi için tekerrür edecektir.
İşte o zaman yeryüzü Allah’ın inayetiyle adalete ve güvene doyacak… İşte o gün Rabbimizin yardımıyla müminler sevince gark olacak.
Ey insanlık için çıkartılmış hayırlı ümmet!
Müjde benim, zafer benim yarınlar da elbet benim olacaktır şiarıyla ayağa kalk ve Rabbinin müjdesine nail olmak için çalış…
وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَۙ بِنَصْرِ اللّٰهِۜ يَنْصُرُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ “O gün müminler Allah’ın yardımı sebebiyle sevinecekler. O dilediğini muzaffer kılar. O çok güçlüdür, engin merhamet sahibidir.” (Rum 4-5)
Şüphesiz sömürgeci kâfirler Müslümanlardan yüzyılların öcünü almak için kirli tezgâhlarla Osmanlı Hilâfetini yıkıp yerine laik cumhuriyet sistemini kurmuşlardır. Nasıl ki o zaman için binbir desiseler tezgâhlayıp 1300 yıllık koca çınarı yıktılar ise şimdi de o çınarın yeniden eskiden olduğu gibi dünya arenasında hayat bulmasını önlemek için ellerinden gelen bütün şerir planlarını hayata geçiriyorlar. Yine aynı şekilde bugün bekalarının devamı için gerekli olan İslâm beldelerindeki işgal, fitne ve sömürülerini sürdürerek Müslüman kanından beslenmeye devam ediyorlar.
Ey sömürgeci kâfirler!
Demokrasi yalanınız, insan hakları aldatmacanız ve samimiyetten uzak barışçıl iddialarınızla gerçek yüzünüzü her zaman gizlemeye çalıştınız. Ancak nafile… Maskeleriniz düşeli çok oldu. İslâm ümmeti sizin bu ikiyüzlü tutumunuzu ve gerçek niyetinizi pekâlâ biliyor.
Tıpkı sizin bugün Müslümanlara yaptığınız gibi sizin dedeleriniz de zamanında sahabeleri hakir görmüştü. Sahabeler bir avuçken gayelerinin İslâm’ı bütün yeryüzüne hâkim kılmak olduğunu dillendirdiklerinde müşrikler tarafından alaya alınmış, küçümsenmişlerdi. Şu sözlerle alaya almışlardı sahabeleri: “Kisrâ ve Kayser’in ülkelerine vâris olacak meliklere bakın!” Dedelerinizin alaya aldığı sahabeler Kisra ve Kayser topraklarının surlarında “La ilahe illallah” sancağını dalgalandırdılar. Bugün sizin alaya aldığınız, hakir gördüğünüz bu ümmet de sizin şaşalı saraylarınızda, aşılmaz zannettiğiniz kasvetli kalelerinizde İslâm’ın sancağını dalgalandıracaktır biiznillah. Korktuğunuz başınıza gelecek; müminler galip, siz mağlup olacaksınız.
Ey ümmetin feryatlarına kulak tıkayan yöneticiler! Size de söyleyeceklerimiz var…
Sömürgeci kâfirlerin planlarının bir parçası olmaktan hiç mi rahatsız olmuyorsunuz? Allah için söyleyin, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra ve Miraç toprağına, mukaddesatlarımıza, değerlerimize sahip çıkmayacak mısınız? Kadınların çığlıkları, çocukların gözyaşları, annelerin feryatları ve şehitlerin kanları sizleri harekete geçirmek için yeterli değil midir? Söyleyin! Niye ve neden sessizsiniz? Kimden ve neden korkuyorsunuz? Halen neyi beklemektesiniz? Kâfirlerin örümcek ağı gibi zayıf olan düzenlerinden mi? Biliniz ki evlerin en zayıfı örümcek evidir. Gelin kâfirlerin fitne ateşiyle aydınlanmaktan vazgeçin. Çünkü gün gelecek İslâm’ın nuru/aydınlığı kâfirlerin yaktığı fitne ateşini söndürecektir.
Kerih görücülere inat Hilâfet için çalışan kardeşim!
Her ne kadar bugüne kadar İslâm beldelerinin ruveybida yöneticileri size ihanet etmiş ve dertlerinizle dertlenmemiş olsalar da sakın üzülmeyin ve gevşemeyin. Çünkü sizi zalimler ve türlü türlü entrikalar karşısında dimdik ayakta tutan en güçlü silahınız şüphesiz imanınızın derinliklerinden yükselen “Allahu Ekber” nidaları olmuştur. Kâfirler şerir planlar çizdikçe sizin “lebbeyk Allahumme lebbeyk” haykırışlarınız kâfirlere ve şer odaklarına geçit vermemiştir. Sizin zalimlere teslim olmayışınız ve zafer sevdanız kâfirlerin saçlarını ağartmıştır.
Ey davetçi kardeşim!
Meydanları inleten, semayı kaplayan “el Ümme Turid Hilafe İslâmiyye” yakarışlarınız sömürgeci kâfirlerin uykularını kaçırmıştır.
Hilâfet sevdasıyla gecesini gündüzüne katan kardeşim!
Fatih Sultan Muhammed’in İstanbul’u fethetmek için azmini bilediği gibi siz de Râşidî Hilâfet’in ikamesi ve Roma’nın fethi için azimlerinizi bileyin.
Müsterih olun kardeşlerim! Şüphesiz Allah’ın vaadi vardır ve haktır. Bir gün kâfirler ve yandaşları yenilecek, izzeti ve şerefi Allah katında arayıp O’nun vaadine güvenenler galip gelecektir. Buna kâfirler de onların yerli işbirlikçileri de mani olamayacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdullah İMAMOĞLU