- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Türkiye’deki Suriyeli ve Mülteci Düşmanlığını Kim Besliyor?
21 Aralık 2021 tarihinde Suriye İnsan Hakları Gözlem Evi’nin yaptığı bir açıklama ile Türkiye kamuoyu Suriyeli üç genç işçinin İzmir Güzelbahçe’de diri diri yakılarak öldürüldüğünü öğrendi. Memun En Nebhan 23 yaşında, Ahmet El Ali 21 yaşında, Muhammed El Hüseyin 17 yaşındaydı ve yakıldılar. Yapılan açıklamaya göre bu hadise 16 Kasım’da yaşandı, ancak Türkiye kamuoyu bu elim hadiseyi 21 Araklık’ta öğrendi. Suriyeli bu üç genci uykularında, benzin dökerek yakan kişi polise verdiği ifadede daha önce JİTEM’de çalıştığını, devletin özel operasyonlarına katıldığını iddia etti. Ancak hem emniyet hem de Türkiye medyası, bu cinayeti planlayarak gerçekleştiren Kemal Korukmaz isimli şahsı meczup olarak tanıttı ve öyle gördü. Kemal Korukmaz, yakarak öldürdüğü Suriyeli gençlerin patronuna “bu Suriyeliler ölecek” diyerek aslında bu cinayeti planladığını göstermişti.
Türkiye kamuoyunun Suriyeliler ve mülteciler ile ilgili konularda sadece Türk vatandaşlarının mağdur olduğu konularda duyarlılık gösteriyorlar ve mülteci düşmanlığını köpürtüyorlar. Ancak mağdur Suriyeliler ya da mülteciler olumca üç maymunu oynayıp susuyorlar. Eğer İzmir’de yakılarak ölüdürlen bu üç kişi Suriyeli değil Amerikalı olsaydı, İngiliz, Alman, Fransız ya da herhangi bir Avrupa ülkesi vatandaşı olsaydı medyda günlerce konuşulurdu. Konu gazete manşetlerine taşınırdı, televizyonlardaki programlar bu konuya odaklanırdı. Ama ne yazık ki mağdur olan mülteci olunca herkes sus pus. Çünkü ne medya, ne devlet, ne emniyet güçleri ne de yargı organları için Suriyeli üç gencin yakılarak öldürülmesinin hiçbir önemi yok.
Türkiye’deki Suriyeli muhacirlere yönelik bu tür düşmanlık tohumları eken, bu nefreti, bu kavgayı besleyen kim? Kendisi milletvekili olan, yakın zamanda Zafer isimli bir parti kuran Prof Dr. Ümit Özdağ... Bunun gibi mülteci düşmanı başka siyasteçiler de var. Bunlar gittikleri her yerde, konuştukları her toplantıda, verdikleri her demeçte, kurdukları her cümle ve dile getirdikleri her kelimede Suriye düşmanlığını besliyorlar. Zafer Partisi Genel Başkanı olan Ümit Özdağ isimli bu milletvekili 27 Aralık 2021 tarihinde seçim propagandası için çarşıda gezerken bir kuyumcuya giriyor. Suriyeli olan bu kuyumcudan vergi levhası ve kimlik göstermesini istiyor. Sorguluyor, neden Türkçe konuşmadığını soruyor. Sonra da bunları kameraya çekip utanmadan yayınlayarak ırkçılık, faşistlik yapıyor. Türkiye kamuoyu, kurumlar, yetkililer, yöneticiller de bu adamın yaptıklarını sadece izliyorlar. Böylece bu ve bunun gibi mülteci düşmanı zihniyetlere cesaret veriyolar.
Türkiye’deki bu mülteci düşmanlığını besleyen zihniyet kesinlikle iktidarın milli ve yerli politikalarından cesaret bularak bu işleri yapıyor. Özellikle de Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP bu konuda Türkiye’de yaşayan tüm insanlar arasında ayrıştırıcı bir politika izliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye meselesini dış politikada zaten Amerikan çizgisinde yürütüyor ve tüm Suriye halkına yalan söyleyerek onların devrimine, fedakarlıklarına ihanet ediyor. Mülteci meselesini ise dış politikada Avrupa’dan para almak için bir şantaj aracı olarak kullanıyor. Ak Parti ve Erdoğan’ın iç politika da Suriye meselesini ve mültecileri sahiplenmesi tamamen politiktir. İktidarın bu gayri samimi politikaları işte Türkiye’deki Suriyeli ve mülteci düşmanlarını daha fazla cesaretlendiriyor.
Dolayısıyla bu meselede Müslümanların akıllı, duyarlı ve basiretli olması lazım. Müslümanları milletlere, sınırlara ayırarak düşmanlaştırmaya çalışanlara kulak vermemeleri gerekir. Çünkü biz Suriyelisi, Filistinlisi, Afganistanlısı, Doğu Türkistanlısı ile bir ümmetiz. Bizim dinimiz nasıl bir ise topraklarımız da öyle bir, Rabbimiz nasıl bir ise sınırlarımızda öyle bir, Rasülümüz nasıl bir ise değerlerimiz, servetlerimiz de öyle bir! O halde Müslümanların kendilerini faşist, milliyetçi, vatancı, ırkçı propaganda ile Suriyelilere düşman etmeye çalışanları iyi tanımaları gerekir. Zira onlar kardeşliğimizi, beraberliğimizi istemiyorlar. Allah’ın lütfu geniş, bu topraklar hepimizin ve Allah’ın izni ile çok yakında Raşidi Hilafet ile bu sınırlar kalkacak yine eskiden olduğu tek bir devlet olacağız.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mahmut KAR