Medya Çocuklarımızın Zihinlerini Harap Ediyor ve Yolunu Kaybetmiş Şaşkın Kişilikler Türetiyor!

Bugün çocuklarımızın haline bakanlar, onların kaybolup gittiklerini, yollarını şaşırdıklarını, bocalayıp durduklarını, dağıldıklarını, sefalet, endişe, kargaşa, şiddet ve kaos içinde olduklarını göreceklerdir; bu ise üzerinde olmaları gereken asıl durumun dışında olan garip bir şeydir. Bu nedenle nefsimizin bizi şu soruyu sormaya zorladığını görüyoruz; tüm bu durumlara neden ulaştılar?

Soruya cevap verebilmek ve çözüme ulaşabilmek adına diyoruz ki:

Yolunu kaybeden kişi, hedefine doğru giderken çeşitli yollara sapan, şaşkın bir şekilde orada burada yürümeye devam eden, hedefine ulaşmanın bir yolunu arayan ve kendisini korku ve tehlikelerin kuşattığı kayıp kişidir. İşte çocuklarımızın hali bu şekildedir. Peki kaybolup giden ve kendisine rehber olacak ve onu kurtuluşa ve selamete iletecek ışığını kaybeden bir kimse nasıl kurtulur?

Çocuklarımızın en çok ilgisini çeken ve zihinlerini meşgul eden en önemli şey, çeşitli sınıf ve türleriyle medya organları ve onların tamamının yayınladıkları programlar, diziler, filmler, şarkılar düşük ve iğrençtir. Zira medyanın, erken yaştan itibaren muhtelif yaşlardaki çocuklarımızın ilgisine çekmeye hırs göstermesinin, görüntülerinde ve şekillerinde gerçeklikle hiçbir bağlantısı olmayan hayal gücünün hâkim olduğu animasyonlu resimlerle, içerisinde anormal oyunlarla ve herhangi bir değerli içerikten yoksun hikayelerle başlamasının amaçları, çocuklarımızın zihinlerini tahrip etmek ve gelişigüzel ve çılgınca oynayan, bazen de şiddetin hakim olduğu kafası karışık ve sorunlu bir kişilik oluşturmaktır. Böylece özgürleşme fikriyle çocuklarımızın zihinlerini işgal etmeyi ve özellikle evlilik dışı aşk, sevgi ve tutku hikayeleriyle dikkatlerini dağıtmayı amaçlayan diziler ve filmler aracılığıyla, sevgi ve merhamet üzerine inşa edilen ve çeşitli alanlarda kahramanlar çıkarmak için çocuklarını Allah ve Rasulü’nden ittika etme üzerine terbiye ederek Müslüman bir aile kuran İslam’da evlilik fikri ve mefhumunun merkezine darbe indirilmektedir.

Ayrıca eşinin ve çocuklarının rahatını gözeten, evinin işlerini idare eden ve çocuklarına sevgi ve güvenle bakan annenin ev hanımı imajı çarpıtılarak onun yerine merhametine, şefkatine, ilgisine ve yetiştirilmesine şiddetle ihtiyaç duyan çocukları arkasında bırakarak işinde başarılı olmaktan başka bir şeyi önemsemeyen, böylece başlarına musallat olan eksiklik ve kargaşa içinde yaşayan özgürleşmiş bir kadın imajı getirilmektedir.

Çocuklarımızı karanlık ve yönelim bozukluğu bataklığında boğmak niyetiyle bugünkü dizilerin ve filmlerin tamamı sihir ve büyücülükten ibarettir ki böylece onları en dibe götüren başıboş ve yanıltıcı sapkınlıklarla dikkatlerini dağıtabilsinler; bunun üzerine çocukların yüzeye ve ışığa geri dönmeleri zorlaşmakta ve bazıları da sonunda intihar etmektedir.

Eğlence, oyun ve benzeri programlara gelince; bunların tamamı, çıplaklığa, ahlaksızlığa ve her türlü İslami düşünceyi yok etmek ve her türlü akidevi mefhuma darbe indirmek için Allah ve Rasulü’ne savaş açan fikirlere çağırmaktadırlar; bu konudaki silahları da İslam ve Müslümanlarla ilgili her şeyi alay ve eğlence konusu yapmak ve Batı modelini de bir örnek, doğruluk ve başarı olarak göstermektir. İslam’dan olan bir şeyle bağlantılı modele gelince; çocuklarımızı dinlerine dönmekten, hatta ataları gibi olmaktan uzaklaştırmak için onu gerilik ve gericilik olarak göstermekte, hatta onları kendileriyle alay eder hale getirmekte, onların arasında akidelerine, ana babalarına ve toplumlarına karşı bir güvensizlik inşa etmekte, davranışlarında ve giyimlerinde Batı modeli gibi olmaları ve en büyük tutkuları da ünlü bir aktör ve şarkıcı olması için ciddi bir şekilde çalışmaktadırlar; böylece çocuklarımız, sanki bir önceki talimatları uygulamaya programlanmış makinelermiş gibi bilinçsiz ve şuursuz bir şekilde taklit eder bir hale gelsinler ve uyanışlarını ve potansiyel enerjilerini bekleyen gerçekliklerinden uzak bir hayal dünyasında yaşasınlar. Oysa çocuklarımız, Allah Subhanehu ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in hidayetine sımsıkı sarılmış olsalardı, hem kendilerinin hem de bizim acı vakıamızı değiştirirlerdi.

Ayrıca Batı bizim için, çocuklarımızın zihnini otizm vakalarını artıracak ve onları intihar noktasına götürecek sanal bir dünyaya çeken elektronik oyunlar gibi yeni eğlenceler hazırlamayı da unutmamıştır; bu nasıl bir kontrol ve çocuklarımızın zihinlerinde nasıl bir etki oluşturur acaba? Sen merhamet ya Rabbi! Hatta Usame İbn Zeyd, Halid İbn Velid ve şanlı bir tarih yazan, gayeleri dinlerinin ve ümmetlerinin yüceliği ve üstünlüğü olan, gözlerini genişliği gökler ve yer kadar olan cennete ve en büyük Allah’ın rızasına diken ve hayatları kahramanlıklarla dolu olan diğer kahramanlardan oluşan selefleri gibi Allah’ın dinine yardım etmek için Allah yolunda fetih ve cihad meydanlarında olmak yerine çocuklarımızın savaşları bile bir hayale dönüştü. İşte takip edilecek doğru örneklik onlardır ve bizler de onlar gibi olmadıkça halimiz düzelmeyecektir.

Allah Celle Celâluhu şöyle buyurmuştur: فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا,يَضِلُّ وَلا يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً “Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Kim de benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır.” [Taha 123-124] İbn Abbas Radıyallahu Teala Anh ayetin tefsiri hakkında şöyle diyor: Allah, Allah’ın hidayetine uyanları dünyada saptırmayacağına ve ahirette de bedbaht kılmayacağına kefil olmuştur. Bunun anlamı şudur: Kim hidayete uyar ve Allah’ın Nebisi Muhammed Aleyhissalatu ve’s Selam yoluyla gönderdiği hak üzere sebat ederse, dünyada sapmaz, aksine hidayeti bulmuş ve doğru yolda olmuş olur ve ahirette de bedbaht olmaz, aksine onun için cennet ve onur vardır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Amine Haşram