Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

İran’ın, Gazze ve Halkını Desteklemek İçin Harekete Geçmemesinin Sırrı Nedir?!

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan 10/02/2024 Cumartesi günü, Lübnan’ı ziyaret ederek Lübnan Geçici Hükümeti Başbakanı Necib Mikati, Lübnanlı mevkidaşı Abdullah Bouhabib, İran’ın Lübnan Partisi lideri Hasan Nasrallah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin liderleriyle görüştü. Ardından ertesi gün, 11/02/2024'te, tiran Suriye rejiminin devlet başkanı Beşar Esad ile bir araya geldi ve kendisine İran Cumhurbaşkanının Tahran’ı ziyaret etme davetini iletti.Savaşın kapsamını genişletmek için gerilimi tırmandırmakta ısrar eden Netanyahu’ya fırsat verilmemesi için bu taraflara kendilerine hâkim olma çağrısında bulundu.

Kendine hâkim olmak, Yahudi varlığı ne kadar katliam ve yıkım yaparsa yapsın, Gazze ve Filistin halkını desteklemek için harekete geçmemek anlamına gelmektedir! Yani şöyle demek istiyor; şayet Yahudi varlığı Gazze’nin tamamını yok etse ve tüm insanları öldürse bile harekete geçmeyin ve kendinize hâkim olun! Zaten Yahudi varlığı buraların çoğunu yıkmış ve halkının çoğunu da öldürmüştür; bunun üzerine yüz binden fazla kişinin öldüğünü ve yaralandığını ve düşman Yahudi’nin Gazze’nin yaklaşık bir buçuk milyon halkına ev sahipliği yapan Refah’a saldırmaya karar vermesiyle bu sayının muhtemelen iki katına çıkacağını açıkladı. Herkes Yahudi varlığına yapmaması ve saldırmaması çağrısında bulunup bunun sonuçlarının felaket olacağı konusunda uyarıda bulunuyor ama kibirli Yahudi varlığı, kendisini destekleyen ve desteklemeye devam eden Amerika’nın sözünü bile dinlemiyor.

İranlı yetkilinin ifadesine göre savaşın kapsamının genişletilmemesi gerekçesiyle müdahalede bulunulmaması gerekiyor!Amerikan Başkanı’nın, Yahudilerin Gazze’ye yönelik saldırısının ilk gününden itibaren İran Cumhuriyeti Dini Lideri’ne mesajı işte buydu; zira Amerika, iki devletli çözüm projesini hayata geçirmek için Netanyahu hükümetini devirmek istiyor.Bu, Abdullahiyan’ın Beyrut’taki İran Büyükelçiliği’nde düzenlediği basın toplantısında yaptığı şu açıklamayla teyit edilmiştir: “Bölge istikrara ve siyasi çözüme doğru ilerliyor.” Dolayısıyla bu, Amerika’nın İranlı yetkilinin açıklamasıyla verdiği vaatleridir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir

Bu nedenle İran Dışişleri Bakanı bu taraflardan, Gazze’de ateşkes temelinde anlaşmaya varma fırsatı vermelerini talep ederek İran rejiminin, Amerika ile olan yazışma ve iletişimleri kesmediğini, aksine “savaşın kapsamının genişletilmemesi” gerekçesi altında hızını daha da artırdığını ifşa etti; zira basın toplantısında şu eklemede de bulundu: “Bu savaş sırasında ve geçtiğimiz haftalarda İran ile Amerika arasında karşılıklı yazışmalar yaşandı.”

Diğerlerinin iddia ettiği gibi o da şunu iddia etti: “Hamas ve İslami Cihad’ın aylarca direnme gücü vardır.” Bunu ise Gazze’nin nasıl helak edilip halkının yok edildiğini ve açlıklarını giderecek bir lokma ekmek ve susuzluklarını giderecek bir damla içecek su bulamadıklarını gördüğü halde Gazze ve halkına destek olma sorumluluğundan kurtulmak için yapıyor. Sonra kalkmış diğerlerinin iddia ettiği gibi Gazze’nin direnme gücünün olduğunu ve işgali mağlup edebileceğini iddia ediyor! Bütün bunlar ise, rejimleri ve orduları Gazze halkına destek verme sorumluluğundan kurtarmaya yönelik bir saptırmadan ibarettir. Bu arada başta Amerika olmak üzere kafir Batı, Yahudilere silah, teçhizat ve malzeme dahil tüm güç nedenlerini temin ettiği halde kimse onlara savaşın kapsamının genişlemesini önlemek için müdahale etmemelerini söylemedi!

Kafir Batı bununla da yetinmedi; aksine Türkiye, Emirlikler, Ürdün ve Suudi Arabistan'daki hain rejimler gibi gerek kendisinin gerekse Yahudilerin dostlarından yardım hatlarını açmalarını istedi. Gazze halkına ve Hamas ve Cihad hareketlerine gelince; açlıktan ve susuzluktan öldükleri ve gece gündüz intikama susamış düşman lavlarıyla bombalandıkları halde “direnmeye güç yetirebiliyorlar!”

İranlı yetkili, Amerika’nın savaşın kapsamının genişletilmemesi, yani İran’ın savaşa müdahale etmemesi, Gazze halkını yüzüstü bırakması ve onların yok edilmesini umursamamasını meşrulaştırması yönündeki talimatlarını takip ediyor; şayet bunları önemsemiş olsaydı, müdahale eder ve değerli ve kıymetli şeyleri feda ederdi. Dolayısıyla cesaretini İran’ın ve Müslüman ülkelerdeki diğer tüm rejimlerin sessizliğinden alan Yahudi varlığı karşısındaki ayıbının ve korkaklığının ifşa olmasını istemiyor.

Şayet Yahudi varlığı kalkıp İran’ı vurmuş olsa, oradaki rejimi tehdit edecek kadar ona zarar verecektir; dolayısıyla İran, Yahudilerin nükleer reaktörünü ve hayati bölgelerini yok etmesinden ve kendi evinin merkezinde kendisini küçük düşürmesinden korkuyor ve bu yüzden de tepki vermiyor; çünkü İran, yörüngesinde hareket ettiği Amerika’dan emirler bekliyor; zira tepki verilirse, savaşın kapsamı genişleyecektir! Şayet İran, Yahudi varlığıyla ciddi ve fiili bir savaşa girmiş olsa, Amerika, Gazze’ye yönelik saldırısında Yahudi varlığını desteklediği gibi yine Yahudi varlığını desteklemek zorunda kalacaktır; belki de Yahudi varlığını korumak için askeri eylemlerde bulunabilir ve ekonomik yaptırımlar da uygulayabilir; çünkü bu varlığın bölgede bir tabanı olduğu gibi Amerikan halkı, Yahudi varlığının ortadan kaldırılmasını desteklemezken İran’a da karşıdır.      

Aynı zamanda bu, Yahudi varlığını desteklemek gerekçesiyle Avrupa’ya müdahale etme fırsatı da verecektir; zira Avrupa, 1979 yılında kovulmasının ardından İran'daki rejimi devirmek için fırsat kolluyor.Zira bu şekilde Amerika’nın işleri kontrol etmesi zorlaşacak ve Başkanı Biden’ın, yeniden seçilme kampanyası yürütürken Yahudi varlığı karşısında zayıflığı ortaya çıkacaktır.

Bunu kanıtlayan şey ise Yahudi varlığının geçtiğimiz yıllarda, İran’a ve onun Suriye’deki yandaşlarına karşı yüzlerce saldırı düzenlemesi ve kıdemli ve kıdemsiz subaylarının, askerlerinin ve Lübnan partisinden, Fatımilerden, Zeynebilerden olan taraftarlarının ve benzeri fanatiklerinin çoğunu öldürmesi ve aynı şekilde ona içeride saldırılarda bulunmasıdır.

Nitekim bu yılın başından bu yana ve bir aydan fazla bir süre boyunca Yahudi varlığı, bu güçlerin yerlerine 10’dan fazla saldırı düzenleyerek 6’sı Devrim Muhafızlarından, 6’sı İran’ın Lübnan Partisi’nden ve 3’ü de Iraklı yandaşlarından olmak üzere yaklaşık 31 askeri öldürmüştür. Dolayısıyla bu dönem boyunca yapılan Yahudi saldırıları, bu güçlerin silah ve mühimmat depoları, araçları, karargahları ve subay ve askerlerinin merkezleri de dahil olmak üzere yaklaşık 27 hedefi imha etmiştir. Hatta İranlı yetkilinin, Beyrut ve Şam’a yaptığı ziyarette “Lübnan’ın güvenliği İran’ın güvenliğidir” şeklindeki açıklamasına rağmen Yahudi uçakları 10/02/2024 günü, Şam’ın batısındaki Dimas Havaalanını vurmuş ve Suriye askeri altyapısını hedef almıştır; aynı şekilde Yahudi varlığı, Esad köylerine yakın bir çiftlikte bulunan eve de bir saldırı düzenleyerek evi tamamen yok etmiş ve 3 kişiyi de öldürmüştür. Ayrıca Yahudi varlığının Gazze’ye yönelik saldırısının başladığı 7 Ekim 2023’ten bu yana Yahudilerin Lübnan’a yönelik saldırıları sonucunda 26 sivilin yanı sıra İran’ın Lübnan Partisi’nden yaklaşık 166 savaşçı öldürüldü amabu parti, Yahudi varlığından intikam almak için işgal altındaki topraklara doğru ilerlememiş ve uzaktan füze saldırıları düzenlemekle yetinmiştir!

Kendilerini yalan ve iftirayla muhalefet ve direniş güçleri olarak adlandıran bu güçler, Suriye ve Irak’taki Müslümanlara güç kullanmış, Yahudilere yumuşak davranmış, Amerikalılarla ve Ruslarla işbirliği yapmış, Müslüman Suriye halkının kanıyla doymamış, aksine Suriye’yi yerle bir etmiş ve Yahudi varlığının Gazze’deki eylemlerine benzer şekildeki iğrenç eylemleriyle milyonlarca halkını öldürüp yerinden etmiştir. Dolayısıyla İran, Müslümanlara yönelik nefretlerinin örtüşmesinden dolayı Amerika’nın peşinden gittiğini ve Suriye’de onun emirlerini uyguladığını kanıtlamıştır; aynı şekilde Amerika ile olan bağnaz kinlerinden dolayı cahili mezhepçi naralar atarak Müslümanların kanlarını ihlal etmişler, acil ve dar çıkarları sömürgeci Amerika’nın çıkarlarıyla örtüşmesinden dolayı bu suçları işlemişler ve Amerika’nın ajanı Nusayri, Baasçı ve laik tiran Beşar Esad ve rejimini desteklemişlerdir.

Beşar Esad’ın İranlı yetkili Abdullahiyan ile yaptığı görüşmede BM Güvenlik Konseyi’nin "İsrail’in” Filistin halkına yönelik katliamlarını durdurma” konusundaki başarısızlığını eleştirmesi ironik, hatta iğrençtir! Zira kendisinin on yılı aşkın bir süredir Suriye halkına yönelik katliamlarını ve suçlu rejimini durdurmada “başarısız” olanın da bu Güvenlik Konseyi’nin olduğu bilinmektedir! Aksine hâlâ kendisi, İran, yandaşları, Rusya ve Suriye’de onlarla ittifak Kuran Türkiye rejiminin yanı sıra bizzat Amerika ve onun Suriye Demokratik Güçleri (SDG) içindeki ajanları İdlib ve kırsalında Suriye halkına yönelik saldırılarını sürdürüyorlar. Yani BM Güvenlik Konseyi, suçlu Beşar’ın, onun destekçilerinin ve onunla müttefik olanların, zalim uluslararası sisteme aykırı İslami bir sistem kurmak isteyen Suriye halkına karşı bu katliamları işlemelerine izin vermiştir.

Güvenlik Konseyi'nin daimi üye ülkelerinin, Irak’ta, Afganistan’da, Kafkasya’da, Orta Asya’da, Doğu Türkistan’da, Cezayir’de ve diğer yerlerde elleri Müslüman kanına bulanmış sömürgeci ve açgözlü ülkelerden oluştuğu bilinmektedir; dolayısıyla Filistin ve Suriye’de Müslümanlara yönelik bu katliamları onaylayan, 1948 yılından beri bu katliamları uygulayan, yaklaşık bir milyon Filistinliyi yerinden eden ve topraklarını gasp eden Yahudi varlığını kuran da bizzat bu ülkelerdir.

Abdullahiyan Beyrut’ta düzenlediği basın toplantısında şunları da söyledi: “Washington, Tahran’ın, Hizbullah’tan bu savaşta “İsrail’e” kaşı geniş çapta ve bütünüyle dahil olmamasını talep etmeye çağırdı.”Yani Amerika, kara harekâtını ilerletmeksizin sadece füze salvolarıyla savaşa kapsamlı olmayan ve yetersiz bir şekilde karışmasına izin veriyor. Ayrıca İran rejimi, Amerika’nın talimatları doğrultusunda Lübnan, Irak ve Yemen’deki tabiilerinin Yahudi varlığına veya Amerikan bölgelerine füze fırlatmalarına da izin verdi ancak ciddi zarar vermeden veya savaşa tam olarak dahil olmadan. Nitekim eski ABD Başkanı ve yeni başkan adayı Donald Trump, 6/11/2023’te yayınlanan bir videoyla destekçilerinin önünde bunu şu şekilde ifşa etmiştir: “İran, Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ardından bizden, kamuoyu önünde itibarını korumak için üslerimize füze fırlatmayı talep etti.” Ve şöyle dedi: “İranlılar bizi aradılar vebaşka seçeneğimiz yok, itibarımızı kurtarmak için sizi vurmamız lazım dediler. Ben onları anladım. Çünkü onları vurursak bir şeyler yapmaları gerekiyor. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak dediler.” Ve şöyle ekledi: “O geceyi hatırlıyor musunuz? Gergin olmayan tek kişi bendim, çünkü ne olacağını biliyordum.İran’ın fırlattığı füzelerden 5’i üssün üzerinden uçtu ve geri kalan füzeler ise üs bölgesinin dışında patladı. Bu olayı daha önce hiç anlatmadım ama milletimize ve ülkemize duyulan saygının boyutunu bilmeniz için şimdi konuştum.”

Uzaktan bir saldırının, doğrudan ilerleme ve kara çatışması ile takip edilmemesi halinde, savaşa girişilmiş sayılmayacağı bilinmektedir. Zira geçmişte oklarla saldırırlar, ardından kılıç ve mızrakla karşı karşıya gelirlerdi.Son zamanlarda ise uzaktan füzelerle ya da uçaklarla vuruyorlar, daha sonra karada ilerleme, tanklarla ve piyadelerle çatışma başlıyor. Eğer mesele bu güçlerin yaptıkları gibi uzaktan füze bombardımanıyla devam ederse bu, ilerleme ve savaşa girme niyetinin olmadığı gibi Gazze ve Batı Şeria’ya yönelik saldırıya karşı koyma ciddiyetinin de olmadığı anlamına gelmektedir.

Hakeza ümmetin, Müslüman ülkelerdeki diğer rejimlerden elini çektiği gibi İran rejiminden de elini çekmesi gerekir; dolayısıyla ümmetin yapması gereken şey, tüm bu rejimleri devirmek ve İslam beldelerini, Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Nübüvvet Minhacı üzere Raşid Hilafet ile somutlaşmış tek bir İslam Devleti’nin altında birleştirmek için çalışanları desteklemektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Esad Mansur

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER