- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Netanyahu Vehimden Bir Zafer Üretiyor!
Bir yıldan fazla süren ölüm, açlık ve yerinden edilmenin ardından Filistin halkı hâlâ çalınan özgürlüklerinin bedeli olarak kanlarını feda etmeye devam ettiği gibi şehitler kervanı da hâlâ zillet ve teslimiyet dolu bir hayatı reddederek yolculuğunu tamamlamak için saf canlarıyla devam ediyor; ne mutlu Allah yolunda şehitlikle rızıklananlara ve Allah yolunda murabıt olan her bir mücahide selam olsun.
Bugün Gazze, Yahudi ordusunu küçük düşüren ve onun zorbalığını kıran Aksa Tufanı savaşında önemli bir rol oynayan öncüsü Allah’ın izniyle şehit olan kahraman mücahid Yahya Sinvar’a veda ediyor; şehadetinden dolayı seni tebrik ederiz. Beyaz Saray’ın hizmetkârı olmaktan başka bir işe yaramayan hain yöneticilere de yazıklar olsun; tarih bu yöneticileri ancak kara bir sayfada hatırlayacak ve kıyamete kadar da lanet onların peşini bırakmayacaktır.
Aynı şekilde ayakların mesh edilmesiyle başımızı çatlatan ve İslam’ın zirvesi olan cihat farzını terk eden saray mollalarını da yazıklar olsun.
Ey Müslüman alimler: Gazze’deki kardeşlerimiz için bir geçit yok; zira sizler onları terk ettiniz ve onların kardeşlerini de inkâr ettiniz. لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ قَاطِعُ رَحِمٍ “Sıla-i rahmi kesen (akraba ile bağını koparan) kimse cennete giremez.” Size ve tüm dünyaya diyorum ki; tarih bize, zaferin zorluklar ve sabırdan sonra geldiğini, izzet ve onur yolunun teslimiyet ve boyun eğmeyle değil tertemiz kanla yazıldığını ve cennetin yolunun zorluklarla dolu olduğunu öğretmiştir; işte Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in bize öğrettiği şey budur; ama sizler ise camilerinizde kaldınız, zalim yöneticiler için dua etmek için seslerinizi yükseltiniz ve karınlarınızı yemek ve dedikodu ile doldurdunuz!!
Şüphesiz Sinvar’ın şehit edilmesi Netanyahu’ya savaşta manevi bir zafer kazandırdı ama gerçekte bu, Yahudiler için bir zafer sayılmaz; zira bu durum, çatışmanın asırlar boyunca salgıladığı durumun gerçekliğini değiştirmeyecektir. Bu nedenle Yahudilerin bu gerçeği görmezden gelmeleri çok zordur; çünkü bu çatışma, sembollerin ve kişilerin çatışması değildir; aksine bu, İslam ümmetinin asla gevşeklik göstermeyeceği akidevi bir çatışmadır.
Bu nedenle Netanyahu, direniş hareketinin sembollerini ve liderlerini tasfiye etmesine rağmen hâlâ zafere ulaşmaktan çok uzaktır; çünkü o savaşı, Ortadoğu’yu değiştirebileceğine ve İslami Filistin davasını tasfiye edebileceğine olan inancı perspektifinden yürütmektedir.
Çatışmayı idare etme konusundaki kibri ona istikrar getirmeyecektir; zira Sinvar ya da başkaları ölse de çatışmanın eriyip gitmesi imkansızdır; çünkü tüm ümmetin projesi, şehadet projesidir ve Allah’ın izniyle ümmetin tamamı Sinvar gibidir. Dolayısıyla nihai sonuç, Allah'ın izniyle Yahudilerin yok olması olacaktır ve bu, her bir Müslümanın inancında sabittir; bu yüzden Yahudilerin kibri, sadece Müslümanların zihinlerindeki suçlu imajlarının derinleşmesine yol açacaktır. Bu çatışma, ne kadar zaman alırsa alsın devam edecektir; her ne kadar bugün Müslümanlar parçalanmış ve kendilerini birleştirecek bir varlığa veya devlete sahip olmasalar da ancak Müslümanlar bir gerçek üzerinde hemfikirdirler ki o da şudur; ümmetin bedenindeki bu yabancı cismin sindirilmesinin ya da görmezden gelinmesinin imkânsız olmasıdır. Dolayısıyla Müslümanların evlatlarına yönelik bu kibir, denklemden hiçbir şey değiştirmeyecektir; zira şayet Müslümanların kendilerini savunacak ve koruyacak bir otoriteleri olsaydı, kudurmuş Netanyahu Müslümanları öldürmeye cesaret edemeyeceği gibi şayet sömürgecinin Müslümanların başına bekçiler olarak diktiği Ruveybida yöneticiler olmasaydı, bu kudurmuş adam azgınlaşıp taşkınlık yapamayacaktı. Şayet bu ajan yönetimler olmasaydı maymunların ve domuzların kardeşleri Müslümanların onurunu ayaklar altına alamayacaklardı; zira tarih, ecdadımızın Yahudilere ve onlar gibi olan kâfirlere yaptıklarına şahittir.
Diyorum ki; Netanyahu’nun zaferi sahte bir zafer olup savaşın felaketlerine rağmen Gazze’nin evlatları kararlılıkla çatışmaya devam etmektedir; çünkü onlar, hak olan bir projenin sahipleridir; ayrıca direniş, liderlerin öldürülmesinden sonra bile hâlâ yapısını korumakta ve rehineler hâlâ aslanların elindedir. Bu nedenle direnişin etkinliğinin ve sürekliliğinin tam bir şekilde etkilenmeyeceğini düşündüğüm gibi Sinvar’ın gidişinin de direnişin çöküşüne yol açacağını söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Aynı şekilde diyorum ki; şüphesiz ümmet doğmakta olup her bir savaşçı Allah’ın izniyle bir Sinvar’dır ve davetin adaleti onlara, fedakarlıkları neye mal olursa olsun yeryüzünün tüm güçlerinin davayı yenemeyeceğine dair bir güç vermektedir.
İğrenç işgalciye boyun eğmeyi reddetmek için yetiştirilen bu nefisler, liderlerinin gitmesiyle (Allah onlara rahmet eylesin) sancaklarını asla indirmeyeceklerdir; çünkü bu özgür ve şerefli insanların yolu olup güzel akıbet ise muttakilerindir.
Savaşın Yahudiler ve Filistin davası üzerinde bıraktığı devasa etkileri, Sinvar’ın gitmesiyle bitmeyecektir. Aynı şekilde Sinvar’ın ölümü, ona hak ettiği kahramanlığı vermiştir; çünkü Sinvar elinde silahıyla ölmüştür ve bu da onu, kardeşlerine cihat ve kahramanlık yolculuğunu sürdürmeleri için bir örnek haline getirmiştir. Hadari tarihi iki bin yılı aşan Gazze, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ikinci dedesi Haşim bin Abdülmenaf’ın naaşını barındırma onuruna sahip olup Allah’ın izniyle her aç gözlü işgalciyi yerle bir edecek ikinci Hittin ve Ayn Calut olacaktır; bu ise aziz olan Allah’a hiç de zor değildir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak