- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Bu Büyük Şerefe Kim Nail Olacak Ey Müslüman Ülkelerdeki Subaylar?!
Müslüman orduların subaylarına ve mensuplarına; ey ümmetin kalkanı ve keskin kılıcı, ey Yemen, Mısır, Cezayir, Ürdün, Şam, Türkiye, Necd, Hicaz, Pakistan ve diğer Müslüman ülkelerdeki İslam'ın askerleri ve ey ümmetin umudu ve koruyucuları:
Siz ey askerler, aranan bir umut ve ümmetin arzuladığı büyük değişimi gerçekleştirebilecek gizli bir güçsünüz. Sizler, İslam ümmetinin izzetini yeniden tesis etmek için yaslandığı dayanak, hakkı yeniden tesis edecek ve ümmeti tiranların prangalarından ve sömürgecilerin tahakkümünden kurtaracak olan kaldıraçlarsınız. Sizler sadece emirleri uygulayan bireyler değilsiniz; aksine sizler, bu ümmetin evlatları ve koruyucuları ve bu ümmeti savunmak ve onu ümmetler arasındaki saygın yerine geri döndürmek için büyük sorumluluk sahiplerisiniz.
Ey kahramanlar, iktidardaki rejimler ve onların takipçileri olan örgütler, partiler ve akademisyenler, size doğrudan hitap etmeyi her zaman göz ardı etmişlerdir. Nedeni apaçık ortadadır; zira bu rejimler orduları, dinin ve ümmetin koruyucusu olmak yerine kendilerinin özel mülkü ve kendi koltuklarının ömrünü uzatmak ve Batı'daki efendilerinin çıkarlarına hizmet etmek için kullanılan bir kontrol ve baskı aracı olarak görmektedirler. Onlar, size hitap etmeyi kendi bekaları için bir tehdit olarak görüyorlar, çünkü onlar, sizler hak olan çağrıya icabet ettiğiniz gün dengeleri altüst edecek bir güç olduğunuzu biliyorlar.
Nitekim bu rejimler orduları, ümmetin kurtuluşu için bir güç olmaktan kendi halkları için baskı araçlarına dönüştürmüş ve sizleri, ümmetin kutsallarını savunmak için ön saflarda olmanız yerine ümmetin düşmanlarının saflarında savaşmak zorunda bırakmışlardır. Bakın işte topraklarımızı ve kutsallarımızı kirleten işgali görmezden gelirlerken nasıl da sizden silahlarınızı din kardeşlerinizin göğüslerine doğrultmanız talep ediliyor! Nasıl olur da ümmetin düşmanlarının gündemlerini uygulamak için yönlendirilirsiniz de hakkı savunmaktan, dininizi ve ümmetinizi korumaktan alıkonursunuz?!
Ordulara hitap etmenin faydasız olduğu sözü, batıl bir argümandır; bu ajan rejimlerin, kendi sorunlarına çözüm bulmak için nasıl da ümmetin düşmanlarına, Güvenlik Konseyi'ne ve uluslararası sisteme başvurduklarını görmediniz mi? Onların hitap ettikleri kişiler, ümmetimizin başına belayı açanlar, işgale destek verenler ve ümmetin birliğini parçalayanlardır. Ey subaylar ve askerler size yapılan hitap hak olan bir hitaptır; sizden tiranların zincirlerinden kurtulmanızı, gücünüzü dininize yardım etmeye yönlendirmenizi ve dininize ve ümmetinize karşı görevlerinizi yerine getirmenizi isteyen İslam’ın hitabıdır.
Sizin gerçek görevinizin sömürgecilerin çizdiği sahte sınırları korumak olması caiz olmadığı gibi zalim yöneticilerin emirlerini uygulamak olması da caiz değildir. Ayrıca biz sadece emir alan köleleriz demeniz de size uygun değildir; Allah Celle ve Âla’nın şu kavlini işitmediniz mi: إِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِئِينَ “Şüphesiz Firavun ile Hâmân ve askerleri yanlış yolda idiler.” [Kasas 8] Dolayısıyla zalimlerin askerlerinin günahı, bizzat zalimlerin günahıyla eşittir. Bu yüzden sizin en büyük göreviniz, Allah'ın çağrısına icabet etmek ve ümmeti zulmün ve işgalin prangalarından kurtarmak için çalışmaktır.
Ey Müslüman askerler, galip gelecek olanlar Allah’ın askerleridir; içinizde Allah’ın zafer ve galibiyet müjdelediği Allah’ın askerleri olmanızı sağlayacak birçok hayır bulunmaktadır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَإِنَّ جُنْدَنَا لَهُمُ الْغَالِبُونَ “Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir.” [Saffât 173] Ancak bunun şartı, mezhepçiliğin, kehanetçiliğin ya da cumhuriyetin askeri değil, sadece Allah’ın askeri olmanızdır.
Ey Müslüman askerler: Kudüs'ün kurtarılması ve İslam sancağının yüceltilmesi ile sizin aranızda iki engel vardır: Ajan yöneticileri devirmek ve İslam ümmetini parçalayan yapay sınırları kaldırmaktır. O halde kendinizi sömürgecilerin çizdiği yan sorunların içine hapsetmeyin, aksine ümmetinizi ajan rejimlerinden ve kafir Batı'nın hegemonyasından kurtarmak için harekete geçin.
Ey Kinane ülkesindeki, Hilafetin son kalesi Türkiye'deki, Harameyn eş-Şerifeyn topraklarındaki, mübarek Şam'daki ve Ürdün Ribat topraklarındaki askerler: Gazze Haşim'deki halkımızın başına neler geldiğini işitiyor ve görüyorsunuz; peki sizler Allah'ın şu çağrısının neresindesiniz: وَقَاتِلُوا فِي سَبِيلِ اللهِ الَّذِينَ يُقَاتِلُونَكُمْ وَلَا تَعْتَدُوا إِنَّ اللهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ “Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.” [Bakara 190] Peki sizler Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu vasiyetinin neresindesiniz: مَنْ مَاتَ وَلَمْ يَغْزُ وَلَمْ يُحَدِّثْ بِهِ نَفْسَهُ مَاتَ عَلَى شُعْبَةٍ مِنْ نِفَاقٍ “Bir kimse savaşa çıkmadan veya onu gönlünden geçirmeden ölürse bir çeşit nifak üzere ölmüş olur.”? [Müslim rivayet etti.]
Cihad çağrısına kulak vermemek ve aşağılayıcı gerçekliğe rıza göstermek ve ümmeti milletlerin kuyruğu haline getirmek, sizleri yerinizde oturma günahına maruz bırakır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمْ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, «Allah yolunda savaşa çıkın!» denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz?” [Tevbe 38]
Ey askerler; Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ “İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” [Buhari rivayet etti.] Bu yüzden sizin öncelikli meseleniz Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafeti kurmaktır; zira ümmeti birleştirecek, mukaddesatları kurtarmak ve İslam'ı yaymak için Allah yolunda cihada yönelecek olan siyasi varlık Hilafettir.
Size düşen ülkelerinizi yöneten ve görevinizi yapmanızı engellemek için sizi pençesiyle sıkıca kavrayan bu ajan rejimleri devirmektir. Zira sahte sınırları pekiştiren ve sizin servetlerinizi yağmalayan ve dininizle savaş sömürgeci kâfir Batı'nın emirlerine boyun eğen bizzat bu rejimlerdir.
Ey askerler; Fatihlerin varisleri ve İslam sancağını dünyanın doğu ve batısında dalgalandıran bir ümmetin evlatları olduğunuzu sakın unutmayın. Sizler, Allah'ın kelamını yüceltmek için fetihler gerçekleştiren ve ordulara komutanlık eden Sahabelerin torunlarısınız. Bu yüzden nefsinizin tiranların elinde bir araç olmasına razı olmayın ve silahlarınızı ümmetin düşmanlarının göğsüne doğrultulmak yerine halkınıza karşı kullanılmasını kabul etmeyin.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللهَ اشْتَرَى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنْفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ “Allah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler.” [Tevbe 111] Peki Allah'ın rızasına nail olmanın ve O'nun cennetini kazanmanın yolu Allah yolunda cihat etmek değil midir?
Ey askerler: Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: تُقَاتِلُونَ الْيَهُودَ، حَتَّى يَخْتَبِئَ أَحَدُهُمْ وَرَاءَ الْحَجَرِ فَيَقُولُ: يَا عَبْدَ اللهِ الْمُسْلِمَ، هَذَا يَهُودِيٌّ وَرَائِي فَاقْتُلْهُ “Yahudilerle savaşacaksınız; hatta onlardan biri bir taşın arkasına saklanınca taş şöyle diyecektir; ey Abdullah, ey Müslüman, arkamda bir Yahudi var, (gel) onu öldür.” [Buhari rivayet etti.] Bu, Allah Subhanehu’nun ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in vaadidir; ancak bunun gerçekleşmesi, saflarınızı birleştirecek ve Allah yolunda sizlere önderlik edecek bir Halifenin sancağı altında Allah'ın dini için samimi askerler olmanıza bağlıdır.
Ey ümmetin dört bir yanındaki askerler; gaflet uykunuzdan uyanın, tiranların zincirlerini kırın ve kendilerine zafer vaat eden Allah'ın askerleri olun. Rabbinizin şu çağrısına da icabet edin:وَأَعِدُّوا لَهُمْ مَا اسْتَطَعْتُمْ مِنْ قُوَّةٍ “Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet hazırlayın.” [Enfal 60] Öyleyse ümmeti birleştirecek, mukaddesatları özgürleştirecek ve İslam'ı izzet ve onuruna geri döndürecek Hilafeti kurmak için çalışın; işte Hizb-ut Tahrir gençlerinden oluşan kardeşleriniz sizin aranızda, sizinle birlikte sizleri, Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak olan hak davete destek vermeye davet ediyorlar; Allah’ın izniyle onlar, Hilafetin temellerini atmak için hazırlıklarını yaptılar.
Allah’ım, bizleri senin muhlis askerlerinden eyle ve bizleri, Senin dinini ikame etmek ve ümmetine yardım etmek için çalışma şerefiyle rızıklandır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ebu Bekir Celilî – Yemen