- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Batıl Ehli, Allah Yolundan Alıkoymak İçin Paralar Harcıyorlar
Peki Ya Sizler Ne Yapıyorsunuz Ey Hak Ehli?!
Hak ve batıl arasındaki çatışma, Kuran’ın birçok ayetinde zikredilen inkar edilemez bir gerçektir; zira Azze ve Celle Kehf suresinde şöyle buyurmuştur: وَيُجَادِلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالْبَاطِلِ لِيُدْحِضُوا بِهِ الْحَقَّ“Kâfir olanlar ise, hakkı batıla dayanarak ortadan kaldırmak için batıl yolla mücadele verirler.” [Kehf 56] Muhammed suresinde şöyle buyurmuştur: ذَلِكَ بِأَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا اتَّبَعُوا الْبَاطِلَ وَأَنَّ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِن رَّبِّهِمْ“Bunun sebebi, inkâr edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır.” [Muhammed 3]
Nitekim ilim sahipleri bu gerçeği kabul etmişlerdir; işte Seyyid Kutub (Allah ona rahmet eylesin) çatışmayı şöyle ifade ediyor; “Hak ile batıl, İslam ile cehalet, şeriat ile tağut, hidayet ile dalalet arasında tereddüt etmeyin.” Bunu Şeyh İbn Âşur (Allah ona rahmet etsin) da desteklenmiş ve şöyle demiştir: “Hak ile batıl arasındaki çatışma kadim bir mesele olup beşeri sistemin üzerine kurulu olduğu yasalardan biridir…” Peki ya kâfirlere ve yanlış yola sapmış olanlara karşı hoşgörülü olan ve Müslüman kadın ve çocukları öldüren suçlulara ve zalimlere af çağrısı yapan birini nasıl görmeliyiz?! Nasıl olur da dinimize savaş açtığını ilan edenlere, masum insanları yok edenlere ve kan dökenlere karşı sert davranmayız ve onları düşmanlar olarak görmeyiz?!
Nitekim Allah, Rasulü’ne, kafirlere ve düşmanlara karşı şiddetli ve sert olmasını emretmiştir: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ“Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!” [Tevbe 73] Her kim Allah’ı seviyorsa, O’nun ve Rasulü’nün düşmanlarından nefret etmelidir; zira bu, samimi ve saf sevginin gereklerinden biridir. Ayrıca ona, müminlere karşı merhametli ve yumuşak olmasını emretmiştir. Zira Allahu Teala, Rasulü’ne şöyle demiştir: وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ“Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.” [Şuara 215]
Müslümanların kafirlerle olan ilişkilerindeki yol işte budur; şirkte ısrar ettikleri ve hevalarına uydukları sürece onları düşmanlar olarak bilmeleri gerekir; dolayısıyla bir Müslümanın, küfür ve azgınlıklarında ısrar ettiklerinden dolayı onlara karşı sert davranması ve onlara merhamet etmemesi gerekir.
Müminlerin kâfirleri dost edinmeleri, daha iyi olanı daha kötü olanla değiştirmeleri akıl işi midir Allah aşkına?! Peki onlar, dalalet üzere olanlara ve hidayete karşı savaşanlara mı tabi olacaklar? Batılı hak ile mi değiştirecekler?
Kur’an “Furkan” olarak adlandırılmıştır; çünkü hak ile batılın, hidayet ile dalaletin, Allah katından inen şeriat ile insanların koyduğu kanunların arasını ayırmaktadır. Kim hakkın yanında durur ve onu savunursa, iyilik yapmış ve doğru yola gitmiş olur; her kim de batılın yanında durur ve onu savunursa, kötülük yapmış ve doğru yoldan sapmış olur.
Allah, hak yolu açıklamış ve onu tek “doğru yol” olarak kıldığı gibi onun dışındakileri ise kendilerine uyanları doğru yoldan saptıran darmadağın yollar olarak belirlemiş ve batıl ehlinin de her zaman hakka karşı savaştıklarını, hakkı insanların hayatından söküp atmaya ve içerisinde yıkım ve kayboluş olan habis mefhumları yaymaya çalıştıklarını vurgulamıştır.
Nitekim onlar (batıl ehli), egemen sistemleri olan (kapitalist sistem) aracılığıyla, zehirli mefhumlarını yaymak, onu egemen kılmak, böylece bekalarını ve dünya liderliklerini garanti altına almak için çifte standartları alışkanlık haline getirmişlerdir. Dolayısıyla onlar, halkların kendi kaderini tayin hakkı sloganlarını atıyorlar, insan haklarını savunduklarını ve özgürlükleri garanti altına aldıklarını iddia ediyorlar ancak gerçek tüm bunları yalanlıyor ve kendi hükümlerini koyduklarını ve eşyaları ve eylemleri çelişkili isimlerle adlandırdıklarını teyit ediyor; böylece yüzlerindeki maskeler düşmüş ve hakikatleri ortaya çıkmıştır. Onlar için Gazze, Filistin ve Suriye’de öldürme, hatta soykırım meşru olup bunu meşru müdafaa ve terörle mücadele olarak görüyorlar; ama halkların gasp edilen topraklarını savunmasını, işgalin doğrudan ve dolaylı olarak yağmaladıklarını geri almasını ise terörizm ve saldırganlık olarak görüyorlar!
Kâfirlerin dostlarının ve İslam düşmanlarının işledikleri katliamlar, soykırımlar ve ihlaller meşru bir mesele olup onu bütün güçleri ve büyük devletleriyle destekliyorlar. Mübarek topraklar ve Suriye’deki mustazafların zulmü ortadan kaldırma ve düşmanlarla savaşma çabalarına gelince; bunların hepsi terörizmdir ve herkes buna karşı koymak için seferber olmalıdır.
Küfür milleti, Müslümanları yok etmek ve onların İslami mefhumlarının kökünü kazımak için birleşmiştir. İman ehline gelince; devletini ve güçlü kalesini kaybedip Allah’ın şeriatıyla hükmedecek ve onun adil hükümlerini uygulayacak olan Halifesiz kalmasının ardından parçalanmış ve zayıflamış olup düşmanları ona eziyet ediyorlar.
Küfür milleti bugün, İslam’ın geri dönmesi ve güçlenmesi çağrısında bulunan her nefse zarar vermek için birbirlerini destekliyor; zayıf ve masumlara karşı işlenen ihlalleri ve savaş suçlarını destekleyip finanse etmekte hızlı davranıyorlar ve iddia ettikleri “düşünce özgürlüğü ve ifade hakkını” garanti altına aldıkları halde İslam’a ve Müslümanlara kötülük yapan herkese karşı sessiz kalıyorlar!
Israel Hayom gazetesi yayınladığı bir raporda, Yahudi varlığının 7 Ekim 2023’ten bu yana ABD’den 22 milyar Dolardan fazla askeri yardım aldığını ortaya çıkarmıştır. Gazete, başlangıçta 2.4 milyar Dolar değerinde 10,000 tondan fazla mühimmat gönderildiği ve bu miktarın Ağustos 2024’e kadar beş kat artırılarak 50,000 tona çıkarıldığı eklemesinde bulunmuştur.
Ayrıca rapora göre Washington, “Demir Kubbe” savunma sistemi füzeleri, hassas güdümlü bombalar, “CH-53” tipi ağır nakliye helikopterleri, “AH-64 Apache” tipi saldırı helikopterleri, 155 mm top mermileri, sığınak delici bombalar ve zırhlı araçlar da dahil olmak üzere çeşitli gelişmiş askeri teçhizat göndermiştir. Gazete, Yahudi varlığındaki üç büyük silah üreticisi şirketlerin toplam gelirlerinin, Gazze’ye yönelik saldırının başlamasının ardından %15 oranında artarak 13,6 milyar Dolara ulaştığına dikkat çekmiştir.
İşte süper bir devletin başarıları;“terörizm” olarak adlandırdığı şeyle mücadele etmek için işgal devletine savaş yardımları gönderiyor ve güvenliğini ve medeniyetini tehdit eden “teröristlerle” mücadele iddiasıyla bebekleri, çocukları, kadınları ve yaşlıları öldürüyor ve camileri ve hastaneleri yıkıyor!Yani savunmasız bir halkın yok edilmesinde ve masum insanların öldürülmesinde bu gaspçı devletle omuz omuza veriyorlar.
Avrupa Birliği, hükümetten sonra Yahudi varlığının üniversitelerine en fazla fon sağlayan ikinci kurumdur; ayrıca bunu, Fransa’daki Paris Dauphine Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ivar Ekeland Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda açıklamış ve Yahudi varlığının üniversitelerde yürütülen araştırmaların “İHA ve füze gibi ileri teknolojilerin geliştirilmesini ve uzun vadeli araştırma ve geliştirme programlarının uygulanmasını” kapsadığını belirtmiş ve “İsrail’de” üniversiteler ile ordu arasında yakın bir ilişki olduğunu ve “İsrail” askeri saniyelerinin üniversitelerin aldığı uluslararası destekten faydalandığını” söylemiştir. Ve şöyle ekledi: “AB araştırma fonlarının nihayetinde “İsrail” askeri sanayisini desteklediği çok açıktır.”
İslam ve Müslümanlarla savaşmak için para harcıyorlar, Yahudi varlığını ve üniversitelerini finanse ediyorlar, onun varlığını ve mevcudiyetini tehdit edebilecek her türlü tehlikeye karşı koymak için onun askeri sanayisini geliştirmesine destek oluyorlar.
Taberi, şu ayet-i kerimenin tefsiri hakkında şöyle diyor: إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ لِيَصُدُّوا عَن سَبِيلِ اللَّهِ فَسَيُنفِقُونَهَا ثُمَّ تَكُونُ عَلَيْهِمْ حَسْرَةً ثُمَّ يُغْلَبُونَ وَالَّذِينَ كَفَرُوا إِلَى جَهَنَّمَ يُحْشَرُونَ “Şüphesiz ki inkâr edenler mallarını, (insanları) Allah yolundan alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Kâfirlikte ısrar edenler ise cehenneme toplanacaklardır.” [Enfal 36]
“Ebu Cafer şöyle demiştir: Allahu Teala diyor ki: Allah’ı ve Rasulü’nü inkâr edenler, mallarını harcıyorlar ve mallarını, Allah’a ve Rasulü’ne iman edenleri Allah’a ve Rasulü’ne iman etmekten alıkoymak için Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve O'na iman edenlerle savaşanları güçlendirmek amacıyla müşrik dostlarına veriyorlar. Mallarını daha da harcayacaklar, sonra bu harcadıkları onlar için حَسْرَةً“Yürek acısı” olacaktır. Şöyle diyor: Yani onlar için pişmanlık olacaktır; çünkü onların malları boşa gidecek ve Allah’ın nurunu söndürme ve küfür kelimesini Allah'ın kelimesinden üstün tutma konusunda umut ettikleri ve arzuladıkları şeyleri başaramayacaklardır; Çünkü Allah Kendi kelimesini yüceltmiş ve küfrün kelimesini alçaltmıştır. Sonra müminler onlara galip gelecek, Allah da Kendisini ve Rasulü’nü inkâr edenleri cehennemde toplayacak ve orada onlara azap edecektir. Böylece onlardan yaşayanlar ve ölenler için büyük bir yürek acısı ve pişmanlık olacaktır! Yaşayana gelince; malıyla savaşacak, hiçbir fayda elde edemeden boşuna gidecek ve yenilmiş, mağlup olmuş, mahrum bırakılmış ve soyulmuş bir şekilde geri dönecektir. Helak olana gelince; öldürülmüş ve mahrum olmuş bir şekilde hızla Allah’ın ateşine atılacak ve orada ebedi olarak kalacaktır; Allah’ın gazabından O’na sığınırız.”
Bakın işte Amerika ve Avrupa Birliği çok para harcıyorlar ve bu paraları da Gazze ve Filistin halkına karşı güçlendirmek ve bu dinin geri dönüşü ve zaferi için çağrıda bulunan her İslami nefisle savaşmak için Yahudi varlığına veriyorlar. Allah yolundan alıkoymak ve İslam ve ehliyle savaşmak için paralarını harcayanların akıbeti işte budur; çünkü Allah onları, yürek acısı ve ebedi cehennemde kalmakla tehdit etmiştir.
Her ne kadar batıl ehli bu çatışmada bazı turları kazanmış ve hak ehline de birtakım felaketler tattırmış olsa da final turu, Allah’ın izniyle batıla karşı hakkın, küfre karşı imanın ve zulme karşı adaletin olacaktır. Zira Azze ve Celle, muhkem ayetinde şöyle buyurmuştur: وَيُرِيدُ اللهُ أَن يُحِقَّ الحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَيَقْطَعَ دَابِرَ الْكَافِرِينَ * لِيُحِقَّ الْحَقَّ وَيُبْطِلَ الْبَاطِلَ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ“Oysa Allah, sözleriyle hakkı gerçekleştirmek ve (Kureyş ordusunu yok ederek) kâfirlerin ardını kesmek istiyordu. Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın hakkı ortaya çıkarması ve batılı ortadan kaldırması içindi.” [Enfal 7-8]
Ey İslam ümmeti: Rabbinizin dosdoğru yolu işte budur; öyleyse ona tabi olun ve şu tek gaye için birleşin: İslam'ın sancağını ve kelimesini yüceltmek. O halde samimi evlatlarınızla birlikte çalışın, onları destekleyin ve tek kaygıları, sadece sayesinde size Allah'ın mümin kullarına vaat ettiği izzet ve iktidarı yeniden kazandıracak Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak olan muhlislerin saflarında yer alın.
وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Zinet Es-Samit