- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Cumhuriyet’i Kur’an ile Kutlamak
Ne yazık ki mevcut siyasi yönetim kadrosu da merhum Erbakan’dan beri süregelen batıl ve şirk içeren siyaset biçimini ve ona ait kavramları müslümanlara benimsetme gayretini tüm gücüyle devam ettirmektedir.
Asıl laik benim, asıl demokrat benim“ diye her fırsatta gürleyen ve bu kavramları müslümanların zihnine sokan Necmettin Erbakan’ın öĝrencileri bugün Cumhurbaşkanlıĝı resepsiyon külliyesinde 29 Ekim Cumhuriyet bayramı açılışını Kur’an tilaveti ile yapıyor. Hedef aynı hedef, müslümanların hislerini okşayarak bu siyaseti onlara benimsetmek.
Akıl alacak iş deĝil. Demokrasiyi ve laikliĝi içeren Cumhuriyet, Allah (svt)‘nın bizlere baĝışlamış ve emanet etmiş olduĝu Kuran‘ı Kerim’‘in nizamına taban tabana zıt. Bu içi şirk dolu zorba nizamın müslüman siyasiler tarafından uygulanıyor olması durumu deĝiştirmez. Ey siyasiler, Cumhuriyet çatısı altındaki meclisinizde İslamiyet’in nesini uyguluyorsunuzki Cumhuriyet bayramını Allah’ın yüce kelamı ile kutluyorsunuz? Cani Rusya’ya ihtiyaç hissetmek, zorba yahudilerle dostluĝu hayati önem arz etmek ve yer yüzünde fitne ve fesadın baş taşeronu olan Amerika’nın arkasından laĝım faresinin koşuşturduĝu gibi koşuşturmak o mukaddes Kitab’ın neresinde yazıyor gösterebilirmisiniz? Siz gerçekten çok aşırı gidiyorsunuz ve siz Allah’ın öfkesinden hiçmi korkmuyorsunuz?
Külliye’de okunan Ayet „Rablerine karşı gelmekten sakınanlar…“ diye başlıyor. Hiç mi kalbinize inmiyor bu sözler? Yoksa, ayette „Rab“ kelimesi okunurken başka bir rabmı geçiyor zihninizden? Bir dediĝini iki etmediĝiniz Amerika, mesela? Sormak lazım, ne de olsa amelleriniz tüm haliyle bunu gösteriyor. Eĝer öyle ise bilinki, ayetin devamında gelen ebedi Cennet’i vaad edemez o efendileriniz. Tam aksine, gün gelir artık lazım olmazsanız ve ansızın atar sizleri bir kenara da, geçerken dönüp bakmaz bile yüzünüze.
Bir de utanmadan, 15 Temmuz Şehitlerini anma münasebetiyle okutuyorsunuz o yüce Kelam‘ı. Tayyip bey, oynama böyle çirkin oyunları, alet etme o şehitleri kirli siyasetine. Ekranlarda gördük; analar sokaĝa çıkan evlatlarına abdest aldırdıki, Din’i koruyun, canınızı ortaya koyun diye. Sokaĝa çıkan o evlatlar „Allah, İllallah, Allah’u ekber“ diye haykırdılar tanklar ve namlular önünde. Onların hiç biri cumhuriyeti, laikliĝi savunmadı orada. Eĝer ki müslümanların sana sevgileri var ise, o da seni kendilerinden biri olarak gördükleri için, müslüman olduĝun için, bunu böyle bilesin.
Evet, şüphesiz o gece şehit olan evlatlarımız Allah’ın vaadetmiş olduĝu Cennet’i hak ettiler. Müjdeler olsun analarına ve babalarına.
Tayyip bey, sen ise o gece kaybedenlerden oldun. Allah (cc) sana o gece fırsatların fırsatını verdi, ama ne yazkki göremedin. Adeta elinin tersi le ittin bu fırsatı. Ne olurdu o gece ekranlarda seni izleyen o toplumu cumhuriyeti ve domekrasiyi korumaya çaĝıracaĝına, İslamiyet’in nizamına çaĝırsaydın?
“Ey müslüman kardeşlerim, bu zamana kadar hata ettim. Allah’ın ve sizlerin huzurunda tövbe ediyorum. Gelin birlikte mücadele edelim. Allah için, nizamı için, Raşidi Hilafet’i kurmak için haydi birlikte dökülelim sokaklara” deseydin? Hangi güç durdurabilirdi o hayırlı toplumu? Bırak Türkiye’yi, Dünya’nın neresinde olursa olsun hangi Müslüman dururdu ki evinde? Selahaddin ile, Fatih ile, Şeyh Said ile anardı seni tarih kitapları. Yer yüzünde ve en önemlisi Allah indinde kazananlardan olurdun.
Ya şimdi? Kaybedenlerdensin kalbi mühürlü adam. Sen resepsiyonunda Kur’an okuturken aynı anda, Bursa resepsiyonunda alkol ikram ediliyor şehitlerin şerefine. Yarasın ayıpsanacak bir durum deĝil bu: Cumhuriyet deĝilmi, gayet normaldir!
Hizb-ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Kamil Yüksektepe