- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru Cevap
Amerika-Kuzey Kore Zirvesi
Soru:
ABD Başkanı Trump, Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim ile 12 Haziran 2018’de Singapur’da bir zirve düzenledi. Zirve sonunda ortak bir belge imzalandı. Alelacele uzlaşı sağlandı. Oysa her iki lider arasındaki gerginlik geçtiğimiz yıl zirveye ulaşmış, nükleer silah kullanma tehdidinde bulunulmuştu. Bu kadar hızlı nasıl uzlaşı sağlanabilir? Uzlaşının içerik ve sonuçları nelerdir?
Cevap:
Gerçeğin açığa çıkması için aşağıdaki hususlara bir göz atmak gerekiyor:
1- Amerika, sürekli ve giderek dozajı artan tehditler yoluyla Kuzey Kore ile nükleer silahsızlanma anlaşması imzalamak istedi. Ancak bu tehditler işe yaramadı ve Kuzey Kore tehditlere boyun eğmedi. Nükleer program ve silahlarından vazgeçmedi... Bunun üzerine Amerika, diplomatik, politik ve ekonomik baskılar gibi farklı yöntemlere başvurdu. Bu taktik gereği Amerika, Çin’in Kuzey Kore’ye baskı yapması için yoğun çaba sarf etti. 23 Nisan 2017 tarihli soru cevapta şöyle demiştik: “Bütün bu sebeplerden dolayı Amerika şuan Kuzey Kore ile savaşa girmeye hazır değil. Elinde bundan başka çözüm de yok. Çin’in Kuzey Kore üzerinde baskı kurmasını bekliyor ve bunu hızlandırmak için çalışıyor... Çin’i Amerika’ya boyun eğmesi ve nükleer silahlardan arınmak için Pyongyang üzerinde baskı kurması gerekliliğiyle tehdit ediyor...”ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Doğu Asya ve Pasifik işlerinden sorumlu bakan yardımcısı Susan Thornton, yaptığı açıklamada, “Amerika’nın barışçıl yöntemlerle Kore Yarımadası’nı nükleer silahlardan arındırarak Kuzey Kore ile olan bu sorunu çözmek istediğini belirtti.” [17.04.2017 Russia Today] Çin’in Kuzey Kore’ye uyguladığı baskıyla ve Çin üzerinden taraflar, diplomatik temasa geçtiler. Kuzey Kore, ekonomik yaptırımlar yoluyla baskı altına alındı, uluslararası izolasyona uğratılarak siyasi abluka uygulandı. Boyun eğmesi ve nükleer silahsızlanmaya hazır olması için Kuzey Kore’ye karşı propagandanın fitili ateşlendi. Buna ek olarak Kuzey Kore ile yakınlaşma sürecine giren ve ona karşı uluslararası açılım gösteren Güney Kore yoluyla ve doğrudan ekonomik gelişme vaadinde bulunuldu.
2- Çin aracılığıyla diplomatik gizli temaslar başladı. Eski Dışişleri Bakanı Tillerson, Temmuz ayında Çin üzerinden Kuzey Koreliler ile iletişime geçti. Tillerson, Kuzey Kore’yi yeryüzünden silme tehdidinde bulunan Trump’ın pervasız yaklaşımına itiraz etti. Trump’ın tehditler savurduğu bir sırada Tillerson, Çin’de Kuzey Koreliler ile gizlice görüşüyordu! Kuzey Koreliler, Trump’ın tehdidini duyduklarında, müzakereleri yarıda keserek Çin’den ayrıldılar... Bu yüzden öfkelenen Tillerson, Başkan Donald Trump’ı 20 Temmuz’da gerçekleşen bir toplantıdan sonra “moron” olarak nitelendirdi. Üst düzey üç yetkili, 04 Ekim 2017 günü NBC’ye verdiği demeçte, Tillerson’un bunu ulusal güvenlik ekibinin önünde söylediğini belirttiler. Trump, Tillerson’un Amerika’nın Kuzey Kore ile doğrudan iletişim kanalları olduğunu açıklamasından bir gün sonra Twitter hesabı üzerinde bir açıklama yaptı. Trump, “Harika Dışişleri Sekreterim Rex Tillerson’a “Küçük Roket Adam”la görüşmeye çalışırken vakit harcadığını söyledim. Enerjini sakla Rex, yapılması gerekenleri yapacağız!”ifadelerini kullandı. Başkan Yardımcısı Mike Pence, Kış Olimpiyat Oyunları’na katılma bahanesiyle gittiği Güney Kore’de Kuzey Koreliler ile görüşme yaparken, görüşmeler sırasında da benzer tehditler oldu. 07 Şubat 2018’de Tokyo yakınlarındaki Yokota Hava Üssüne giden ABD Başkan Yardımcısı, buradaki birliklerde görev yapan ABD askerlerine hitaben bir konuşma yaptı. Pence, “ABD’nin her zaman barış için çalışacağını ve daha iyi bir gelecek için her zamankinden daha çok çalışacaklarını...”söyledi. [07.02.2018 Reuters] Pence, Kuzey Kore sınırına 80 km uzaklıktaki Pyongyang’da düzenlenen Kış Olimpiyatları’nın açılışına katılma bahanesiyle gideceği Güney Kore’de Kuzey Kore yetkilileriyle yapacağı görüşmenin hazırlıkları yapılırken böyle bir konuşma yaptı... Ama Pence, üç gün sonra 10 Şubat 2018’de yaptığı açıklamada, “Bizler, nükleer ve balistik füze programından kesin olarak vazgeçene kadar Kuzey Kore’yi izole etmeye devam edeceğiz.” dedi. [10.02.2018 el-Arabiya] Bu yüzden Kuzey Kore, Pence’le yapacağı toplantıyı iptal etti. Bütün bunlar, Trump tarafından izlenen politik taktiğin, müzakereler ve diplomatik temaslar sırasında hasmına baskı yapmak ve onu istediği kıvama getirmek için tehditler savurmak olduğunu gösteriyor. CIA başkanı iken Mike Pompeo’nun yaptığı açıklamalar da bunu teyit eder. Pompeo “Başkan Trump, Kuzey Kore ile olan krize diplomatik çözüm bulmak için yoğun çaba sarf ediyor. Ancak CIA, Başkana başka seçenekler dizisi de sunmaya çalışıyor.” şeklinde konuştu. [23.01.2018 Reuters] Böylece diplomatik çözüm, tehdit edici diğer seçeneklerle harmanlanmaktadır. Görünüşe göre bu yöntem yani diplomatik görüşmeler sırasında tehdit yordamı, Tillerson’un pek hoşuna gitmemiş olmalı ki Trump, Dışişleri bakanı iken kendisine sıkıntı veren bu yöntem yüzünden onu görevden aldı...
3- Bu yöntem de Kuzey Kore’ye pek fayda etmedi. Tehdit olduğunda, Kuzey Koreliler müzakereleri yarıda kesiyorlardı. Şayet Çin devreye girmemiş olsaydı, bu zirve gerçekleşmezdi. Bu yüzden Trump, “Kim ile gerçekleştirilen zirve sonrası Singapur’da düzenlediği basın toplantısında, “Bu tarihi zirveye verdiği destekten ötürü Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e teşekkür etti.” [ 12.06.2018 AFP] Çin, taviz vermesi için Kuzey Kore’ye baskı yaptı. Çin haber ajansı Xinhua’nın 28 Mart 2018’de bildirdiğine göre Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, 25-28 Mart 2018 tarihleri arasında Çin’e resmi olmayan bir ziyaret gerçekleştirdi. Görüşmede iki lider, dünya ve Kore Yarımadası’ndaki durumu kapsamlı şekilde ele aldılar. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuzey Koreli mevkidaşına Çin’in Kore Yarımadası’nın nükleer silahsızlanma amacına sadık kaldığını, barış ve istikrarı sağlamanın garantörü olduğunu, sorunun diyalog ve müzakerelerle çözülmesi gerektiğini söyledi.” Kuzey Kore resmi haber ajansının aktardığına göre “Devlet Başkanı Kim Jong-un, iki ülke arasında süregelen dostluk geleneği uyarınca yeniden devlet başkanı seçilen Şi Cinping’i şahsen tebrik etmek için Çin’e bir ziyaret gerçekleştirdi... Çin’e yaptığı ilk ziyaretin, Kore Yarımadası’nda barış ve istikrarın sağlanmasına katkıda bulunacağına dair umudunu dile getirdi. ABD ve Güney Kore ile diyaloğu sürdürmeye ve iki ülke lideriyle görüşmeler yapmaya hazır olduğunu açıkladı... Kim Jong-un “Güney Kore ve ABD bizim iyi niyetli çabalarımıza karşılık verirse, Kore Yarımadası’nın nükleer sorunu çözüme kavuşabilir” dedi.” Bu yüzden Trump, 28 Mart 2018 tarihinde Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda, ziyaretin başarılı geçmesinden ötürü sevincini ifade etti. “Dün gece Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’den, Kuzey Kore lideri Kim ile görüşmelerinin çok iyi gittiği ve Kuzey Kore liderinin kendisiyle görüşmeyi dört gözle beklediği mesajını aldığını açıkladı.”Çin, kendi çıkarları için Kuzey Kore’yi Amerika’ya kurban etti. Kuzey Kore’ye baskı yaptı. Kuzey Kore liderini küstah Trump’la görüşmeye ve ödünler vermeye hazır hale getirdi. Çin, baskı politikasına, Güvenlik Konseyi’nde alınan kararlara ve Kuzey Kore’ye uygulanan yaptırımlara bilfiil katkıda bulundu. Bu, nükleer programında Kuzey Kore’nin taviz vermeye hazır hale getirilmesinde etkili oldu. Çünkü Kuzey Kore, Çin’in destek ve yardımını kaybederse, Çin’in de kendisini abluka altına almak ve baskı yapmak için çalışacağını ve dolayısıyla sıkıntı ve acılara maruz kalacağını düşünüyor! Onun için Kuzey Kore, ödün verdi! Çin Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Kore’nin aldığı kararda oynadığı etkin rolü dile getirerek, “Pekin’in, Kore Yarımadası’nda olumlu bir rol oynadığını söyledi.”[23.05.2018 AFP, Reuters] Çin, komünist yoldaşı olsa bile hiçbir ticari kazanç sağlamayan hatta onun yüzünden ticari zarara uğrayan müttefikini Amerika ile ticari çıkarını korumak için satabileceğini gösterdi. Büyük komünist devlet, diğer komünist devletleri ve müttefikini korumak yerine ticari kazanç hesabı yaptı! Çin, Kuzey Kore’yi nükleer silahlardan arındırmaya çalışan Amerika’nın, bu meseleyi Çin’i çevrelemek, Doğu ve Güney Çin denizi üzerindeki hegemonyasını önlemek için kullandığını galiba fark edemedi!
4- Çin’in zirveyi memnuniyetle karşılaması, Kuzey Kore’nin Amerika yararına nükleer silahlarından vazgeçmesini açıklaması bunu doğrulamaktadır. Üst düzey Çinli diplomat ve Çin Devlet Konseyi Üyesi Wang Yi zirveden sonra yaptığı açıklamada, “Görüşmeyi desteklediğini belirtti ve iki liderin bir araya gelmesini memnuniyetle karşıladı. Pekin’de bir açıklama yapan Wang, Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan tamamen arındırılmasını umduğunu, ancak Pyongyang yönetiminin “makul güvenlik endişelerine” yanıt vermek için bir barış mekanizması oluşturulması gerektiğini söyledi.” [12.06.2018 Reuters] Eğer Çin, yeterli siyasi uyanıklığa ve güçlü siyasi iradeye sahip olmuş olsaydı, müttefiki Kuzey Kore’ye böyle bir baskı kesinlikle yapmazdı! Ancak Çin’in, uluslararası siyaset alanındaki siyasal uyanıklık ve ufku hâlâ dar ve siyasi iradesi de hâlâ zayıftır. Kuzey Kore’yi boyun eğdirme karşılığında Amerika ile ticari ilişkilerinin sağlam kalmasını yeğledi. Uzak alanı ve işlerin nereye varacağını göremedi. Amerika, muhtemelen Kuzey Kore’yi kazanmak için çalışacak ve Çin’den ziyade Amerika ile Kuzey Kore arasında daha çok yakınlaşma olacaktır. Amerika, iki Kore’yi birleştirebilir ya da aralarında federasyon kurabilir ve böylece yeni Kore, Çin’in etkisinden bağımsız bir güç haline gelebilir. 1975’te Paris Sözleşmesi’yle Amerika’nın Güney Vietnam ile Kuzey arasında birlik oluşturmasının ardından Çin’e düşman olan Vietnam örneği daha hafızalardan silinmiş değil!
5- ABD’nin nükleer silahsızlanması masaya yatırılmadan nükleer silahlarının masaya yatırılmasına ve zirve toplantısına onay veren Kuzey Kore’nin bu kararında Çin kilit rol oynamıştır. Hâlbuki yeryüzünde nükleer silah kullanan ve bozgunculuk çıkaran tek devlet Amerika’dır. Ama Çin’in Kuzey Kore’ye yaptığı baskının zirve toplantısına çok büyük etkisi olmuştur. İşte zirvenin gerçekleşme esprisi bu şekildedir... İki gün sürmesi beklenen zirve, bir gün sürdü. Kapsamlı bir çerçeve anlaşması imzalanması, Kuzey Kore’nin Amerika’nın istediklerini ivedilikle yerine getirdiğini gösterir. Kuzey Kore, nükleer programından vazgeçmeye hazır olduğunu kanıtlamak için nükleer test sahasını imha etti ve tutuklu üç Amerikan vatandaşını hemen serbest bıraktı. Trump, bu sevincini “Büyük aşama kaydettik. Görüşme olumlu geçti”ifadeleriyle dile getirdi. Kuzey Kore lideri Kim ise, “Tarihi bir görüşme gerçekleştirdik ve geçmişi geride bırakmaya karar verdik. Dünya büyük bir değişime tanıklık edecek”ifadelerini kullandı. [12.06.2018 Reuters] İki lider, dört maddelik ortak bir açıklama imzaladı: Birincisi: ABD ve Kuzey Kore, iki ülke vatandaşlarının barış ve refah içinde yaşayabilmesi için yeni ilişkiler kurulması için çaba sarf edecektir. İkincisi: ABD ve Kuzey Kore, Kore yarımadasında daimi barışın sağlanması için çalışmayı sürdürecektir. Üçüncüsü: ABD ve Kuzey Kore, 27 Nisan 2018 Panmunjom Anlaşması çerçevesinde Kore yarımadasının nükleer silahlardan arındırılması için çalışmaya devam edecektir. Dördüncüsü: ABD ve Kuzey Kore, hapis düşmüş veya kaybolmuş iki ülke vatandaşlarının için serbest bırakılması/bulunması için girişimlere başlayacaktır. Bu kişiler arasında kimliği belli olanların ise ülkelerine dönüş sürecine hemen başlanacaktır. Trump, anlaşmanın “önemli ve kapsamlı” olduğunu söyledi. Açıklamada Kim “Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan tamamen arındırılmasına bağlılığını”teyit etti. [12.06.2018 BBC] Bu açıklama, ortada bir çerçeve anlaşmasının olduğunu gösterir. Anlaşma, üzerinde mutabık kalınan maddeleri, nükleer silahsızlanma biçimini, mekanizma ve zamanını, denetimini ve anlaşmanın hemen uygulanmasını gerektiren diğer konuları, İran’la yapılan nükleer anlaşmada olduğu gibi detaylıca tanımlayan bir anlaşma değildir...
6- Dolayısıyla ABD’nin, Kuzey Kore ile yürüteceği müzakere ve görüşmelerin yıllarca sürebileceği tahmin ediliyor. Öyle görünüyor ki Trump, hızlıca bir ön anlaşma yapmak ve Kuzey Kore sorununu halletmek istedi. Onun için başarılı olmak dışında dönüşü olmayan tehditler savurdu ve savurduğu tehditler yoluyla Kuzey Kore’yi boyun eğdirdi. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, Çin’in baskısı olmasaydı, Trump’ın savurduğu tehditler böyle bir zirvenin düzenlenmesine, Kuzey Kore’nin nükleer silahsızlanmaya hazır olduğu açıklamasını yapmasına ve böyle bir anlaşmanın imzalanmasına götürmezdi. Onun için Trump, tarihi bir zafer kaydetti. Belki bu zafer, iki buçuk yıl sonra yapılacak ABD başkanlık seçimlerini ikinci dönem için kazanmasını kolaylaştırabilir. Hakkında gündeme gelen ve günümüze değin hız kesmeden süregelen bütün skandallarını, başarısızlık suçlamalarını, aptal ve ahmak olduğu eleştirilerini örtbas edebilir. Trump’ın yaptığı şu açıklamalar da bunu kanıtlar: “Kuzey Kore lideri Kim Jong-un nükleer deneme tesisini imha sözü verdiğini bildirdi... Nükleer silahlarla ilgili durum sona erdiğinde Pyongyang’a yönelik yaptırımlar kaldırılacak... Buluşmayı kabul etmek dışında hiçbir şeyden taviz vermedim... Güney Kore ile düzenlediğimiz pahalı ve provokatif askeri tatbikatları durduracağız... Kim’i uygun zamanda Beyaz Saray’a davet edeceğim... Kim ile nükleer silahsızlanma konusunda bir anlaşma imzaladık, sanırım Kuzey Kore’yi nükleer silahlardan arındırmak için gerekli çerçeveye sahibiz.”[12.06.2018 el-Cezire] Görüldüğü gibi Trump, büyük bir zafer elde ettiğini lanse etmek için Kuzey Kore ile olan gerginliği sona erdirmek istedi.
7- Kuzey Kore gerginliğini yatıştırmak ya da bitirmek, Trump’ın müttefikleri ve düşmanlarıyla gireceği ticaret savaşına odaklamasına yardımcı olacaktır! Trump, önceki yapılan anlaşmaların adil olmadığı iddiasıyla çelik ve alüminyum ithalatına ek gümrük vergisi koyduğunu açıkladığında, müttefikleriyle gerginlik yaşamıştı. Kanada evsahipliğinde düzenlenecek G7 zirvesi öncesinde Trump, 08 Haziran 2018 günü Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, “G7 ülkeleri ile adil olmayan ticari anlaşmaların düzeltilmesini beklediğini ifade etmiş, bu gerçekleşmezse bile bu süreçten daha iyi çıkacaklarını belirtmişti.”Düzenledikleri ortak basın toplantısında alınan bu önlemlerin kabul edilemez olduğunu söyleyen Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Amerika ile ortak bir açıklama yayınlamak için her şeyi kabul etmeye hazır olmadıklarını” belirtti.” [06.06.2018 AFP] Trump, Kanada ve Fransa’yı ABD mallarına büyük vergiler koymakla suçladı. Kanada Başbakanı Trudeau ise “itilip kakılacak değiliz” diye ABD’yi suçladı. 07 Haziran 2018 akşamı Kanadalı bir yetkili gazetecilere yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Pek çok konuda bazı büyük anlaşmazlıklar olacak”[08.06.2018 Reuters]
Fransa-Amerika yakınlaşması için çalışan Fransa Cumhurbaşkanı Macron bile sinirlerini kontrol edemeyerek zıvanadan çıktı. Amerika ile birlikte yürüme çabasını, İngilizlerin iyi becerdiği ama Fransızların beceremediği kıvırma, kandırma ve imalı anlatımı bir kenara bırakan ve “Biz gerekirse altı ülke olarak da devam ederiz”diyen Macron, “Kimse sonsuza dek orada kalmaz”diyerek Trump’ı eleştirdi. [08.06.2018 Reuters] Bir kez daha İngiliz sinsiliği kendini gösterdi. Hem Amerika’nın adamı olarak kalmak hem de başkalarını ona karşı kışkırtmak için verilen tepkilerin kabul edilemez olduğunu göstermek adına İngiltere Başbakanı Theresa May, gazetecilere yaptığı açıklamada, “AB, Amerika’nın koyduğu ek vergilere kontrollü tepki vermelidir ve tepki orantılı ve yasal olmalıdır.” şeklinde konuştu. [08.06.2018 Reuters] Almanya Başbakanı, 10 Haziran 2018 tarihinde Alman televizyonu ARD’ye verdiği röportajda, Trump’ın ortak açıklamadan imzasını geri çekme kararına ilişkin olarak şunları söyledi: “Bu, zor bir durum. Böylesi bir durum bu kez hayal kırıklığı yarattı, ama bu son değil”. Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas da Trump’ın Twitter üzerinden yaptığı açıklamaya bir tepki olarak Twitter hesabında yaptığı paylaşımda, “Trump’ın G7’deki U dönüşü güveni yıktı.”diye konuştu. Kanada’daki G7 zirvesinde yaşanan gerginlik, zirveye katılan diğer ülke liderlerinin Trump’a saldırıya geçmesiyle taçlanmış oldu. Trump, G7 zirvesinin ortak açıklamasından imzasını geri çekmiş ve zirveye başkanlık eden Kanada Başbakanına “hiç dürüst değil ve çok zayıf”suçlaması yöneltmişti. [10.06.2018 AFP] Zirveye geç gelen Trump, daha zirve bitmeden zirveden ayrıldı. Böylece bir ticaret savaşının fitilinin ateşlendiği görülüyor. Trump, 2 Mart 2018’de Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bir ülke başka ülkelerle ticaret yaparken milyarlarca dolar kaybediyorsa, ticaret savaşları iyidir ve kazanması kolaydır.”dedi. Bütün bunlar, ticaret savaşının Amerika için çok önemli olduğunu gösteriyor. Zira Amerika, 2008 yılında patlak veren ve kendisini 20 trilyon dolardan fazla borç batağına sürükleyen mali krizin etkilerinden hâlâ kurtulmuş değil. Ticari mantığa sahip Başkan Trump, “Önce Amerika” sloganıyla Amerikan ekonomisini kurtarmak için çalışıyor. Bu, küresel nüfuzunu dayatmak için kullandığı sürece uluslararası kurumların dağılışının, dolayısıyla dünya düzeninin çöküşünün ve yeni bir uluslararası konumun ortaya çıkışının habercisidir. Zira Amerika, diğer ülkelerle işbirliği yaparak ve ticari dengenin onlardan yana olmasını yeğleyerek dünyanın efendisi olarak kalmak için artık gerekli fedakârlığı yapmıyor. Müttefiklerinin yardımı olmadan sadece ve sadece kendi egemenliği ve ticari kazancını düşünüyor. Onları kanatları altında tutuyor ve peşinden yürümelerini sağlıyor.
8- Amerika, hiçbir anlaşmaya sadık kalmaz. Çıkarları anlaşmanın iptal edilmesini ve topuklarına kurşun sıkılmasını gerektiriyorsa, hemen anlaşmayı iptal eder ya da anlaşmadan çekilir. George W. Bush döneminde 2003 yılında Amerika, Kuzey Kore’ye karşı böyle yaptı. Oğul Bush, 1994’te Clinton döneminde Kuzey Kore ile imzalanan anlaşmayı iptal etti. Şu anki başkan Trump da Kanada’daki G7 zirvesinde müttefikleriyle ortak bir açıklamaya imza attı, ardından anlaşmasını iptal edip bir gün sonra imzasını geri çekti. 2015’de Obama döneminde İran ile imzalanan nükleer anlaşmayı da yine o veto etti. Kuzey Kore ile varılan bu anlaşma da cepte değil. Uzlaşı görüşmeleri start aldığında, Amerika, Kuzey Kore’nin çekinceleri olduğunu gördüğünde ya da maddelerden birini kabul etmediğinde, Kuzey Kore’ye baskı yapmak için anlaşmayı iptal etmekle tehdit edecektir!
Anlaşmaları iptal etmek, küstahlık, kibir, başkalarını önemsememek ve şantaj yapmak, Amerika’nın karakteristik özelliğidir. Bütün bu olgular, er ya da geç çöküşün etmenlerindendir... Allah’ın izniyle Raşidi Hilafet Devleti yeniden birinci devlet koltuğuna oturacak, adaleti ikame edecek, ahdine bağlı kalacak, hidayeti yayacak, hakkı gerçekleştirecek, batılı ortadan kaldıracaktır. İnsanlık mesut ve bahtiyar olacak, her alanda güvenlik ve emniyetin tadına varacaktır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulacağı müjdesini vermiştir.
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”[Ahmed] Bu, Allah’a zor değildir.
H.02 Şevvâl 1439
M.16 Haziran 2018