Perşembe, 17 Safer 1446 | 2024/08/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Sorular-Cevaplar

بسم الله الرحمن الرحيم

Soru-1: Şahsiye Kitabının 3. cüzünün 106. sayfasındaki "Aleyhi's Selam'ın Sükut Etmesi" konusunda şöyle geçmektedir: "Bir kimse, Nebi Aleyhi's Selam'ın önünde veya döneminde onun bildiği ve karşı çıkmaya muktedir olduğu bir fiil işlese o da buna sükut etse..." Bir sonraki sayfada ise şöyle geçmektedir: "Resulün, buna karşı çıkmaya muktedir olması..."

Bu kaydın, yani "Resulün, buna karşı çıkmaya muktedir olması" şeklindeki bir kaydın Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in hayatında fiili bir vakası var mıdır? Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], risaleti tebliğ etmeye, daima münkere karşı çıkmaya ve gerektiğinde açıklama yapmaya muktedir olduğu halde herhangi bir vakitte bu fiile karşı çıkmaya muktedir olmaması düşünülebilinir mi? Bunu açıklamanızı rica ediyoruz.

Cevap-1: Aleyhi's Salatu ve's Selam'ın sükut etmesi açısından olana gelince; Usulcüler, herhangi bir meseleyi tarif ederlerken tarifin egyarına mani ve efradını câmi olması için onu tüm yönleriyle kuşatırlar.

Bunun içindir ki onlar, burada bu tarifte bu kaydı, yani "karşı çıkmaya muktedir olduğu" kaydını koydular ki hiçbir kimse tarife itiraz edemesin ve beşere isabet eden herhangi bir sebepten dolayı karşı çıkmaya muktedir olamamanın Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'e de isbabet etmesi ihtimalinin olduğunu söyleyemesin. Dolayısıyla sükut etmesi, ikrar etmesine dair bir delil değildir!

Velhasıl: Bu kayıt, tarifi egyarına mani ve efradına câmi kılmak babındandır. Yoksa Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in döneminde bunun fiili bir vakıası yoktur. Nitekim el-Âmidî, İhkâm adlı eserinde "muhtemelen SallAllahu Aleyhi ve Sellem, karşı çıkmasına engel olan bir mania olduğundan dolayı buna karşı çıkmamıştır" sözlerini delil göstererek sükut etmeye karşı çıkanlara cevap verirken tarifteki bu kayıt hakkında şöyle demiştir: "Bu kişilerin belirttiği bir manianın olması ihtimali aklen mümkün olsa da -resul açısından- aslen bu mümkün değildir."

Soru-2: Alimler, besmelinin Fatiha veya diğer surelerden bir ayet sayılması hakkkında ihtilaf ettiler. Bazıları, tevatür olmaması gerekçesiyle buna karşı çıkarlarken bazıları, Mushaf'ta yazılı olarak geçtiği gerekçesiyle kabul ettiler ve bir takım hadisleri bu görüşlerine delil getirdiler. Bu meselede sahih olan hangi görüştür? Bu gibi bir meselede ihtilaf olması caiz midir? Allah, sizleri mübarek kılsın.

Cevap-2: Besmeleye gelince; Neml suresinin şu ayetinin, إِنَّهُ مِنْ سُلَيْمَانَ وَإِنَّهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ "Bu (mektup) Süleyman'dandır, Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla (başlamakta)dır."bir parçası olarak Kur'na-il Kerim'dendir. Fatiha'nın veya diğe surelerin başındaki besmeleye gelince; sureden bir ayet mi yoksa sadece surelerin arasını ayırmak için mi olduğu hakkında ihtilaf vardır. Bu ihtilafın bir sakıncası yoktur. Çünkü her iki gurup da Neml suresindeki besmelenin Kur'an'dan bir ayet olduğunu kabul etmektedirler. İhtilaf, Tövbe suresi dışında surelerin başındaki durumundadır. Yani surelerin veya Fatiha suresinin başındaki besmele, bir ayet midir yoksa değil midir..? Madem ki hepsi, Neml suresindeki besmelenin Kur'an'dan bir ayet olduğunu kabul etmektedir o halde surelerin başındaki durumunda ihtilaf edilmesi, salahta Fatiha'nın veya diğer surelerin başındaki besmelenin müçtehitlerin istinbat ettiği şeri hükümlere göre açık veya gizli okunmasının veya hiç okunmamasının dışında bir şeye etki etmez.

Bu kategoriden diğerleri: « Soru-Cevap Soru-Cevap »

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER