- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Soru Cevap
ABD-Taliban Görüşmeleri
Soru:
Afgan Talibanı kaynakları, Doha’da ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ile altı günlük görüşmelerde önemli ilerleme kaydedildiğini ve ABD’nin anlaşmanın tamamlanmasının ardından 18 ay içinde askerlerini çekeceğini söyledi. Yapılan bazı açıklamalara göre ise Doha anlaşması hâlâ taslak halindedir ve şuana dek hiçbir bağlayıcılık özelliği yoktur. 27 Ocak 2019’da Reuters, ikinci tur görüşmelerin 25 Şubat 2019’da yapılacağını söyledi... Ancak asıl soru şudur: Uzun yıllar süren cihattan sonra Taliban, Amerika’nın tuzağına düştü mü? Bu nasıl oldu? İşler nereye gidiyor? Allah mükâfatınızı artırsın.
Cevap:
İlk önce 16 Ağustos 2017’de yayınlanan (ABD’nin Afganistan Stratejisi) başlıklı soru cevapta geçenleri hatırlatmakta fayda olacağını düşünüyorum. Soru cevapta, ABD ve NATO müttefiklerinin, Afganistan’da askeri zafer elde edemediklerini, Afganistan bölgelerinin çoğunda kontrolün bilfiil Taliban’da olduğunu belirtmiş, ajan Afgan hükümetinin, bu Amerikan savaşını yürütmekten aciz kaldığını, başkent ve diğer bazı bölgeleri zorla kontrol ettiğini söylemiştik. Ayrıca ABD-Trump’ın Afganistan politikasını gözden geçirdiğini kaydetmiştik: “Bu gözden geçirme Afganistan arenasını serinletme, ABD varlığını askeri üslerle sınırlama, bu üsleri tehlike anında kullanma ve misyonlarını sanki “IŞİD” karşıtıymış gibi gösterme yönünde seyredecektir... Amerika, Taliban’ın ayartılmasını kolaylaştırmak için Pakistan’ın rolünü yeniden aktif hale getirecektir. Bu rol gereği Pakistan Silahlı Kuvvetleri Komutanı, Kabil’deki kukla hükümet ile masaya oturması, pazarlığa tutuşması, Afganistan’daki Amerikan politik sistemine katılımını sağlamak için Taliban’a karşı fazla yumuşak ve sempatik davranabilir... Amerika, Afganistan’daki seçeneklerinin giderek tükendiğini ve Hindistan seçeneğinin de iflas ettiğini fark etmesinin ardından Afganistan’daki kukla Amerikan yönetimine entegre etme umuduyla Taliban ile müzakere yoluna başvurdu. Taliban liderlerini müzakereye sürüklemek için de Pakistan yönetimindeki ajanlarını kullandı... Ancak bütün bu girişimler fiyaskoyla sonuçlandı. Hem politik hem de askeri açıdan Amerika, Afganistan konusunda hiçbir başarı elde edemedi...” Fakat Amerika, bölgedeki ajanlarına dayanarak başarıya ulaşmaktan hiçbir zaman ümidini kesmemiştir. Zira Afganistan’daki askeri ve mali kaybı uykularını kaçırmaktadır... ABD’nin Afganistan krizi gözden geçirildiğinde şunlar görülür:
Birincisi: Amerika, büyük bir borç içerisindedir. Bu borç, 2008’de krize maruz kalan ve etkilerini hâlâ sürdüren ekonomisini tehdit ediyor. Amerika, Ortadoğu’daki yani İslam ülkelerindeki savaşlara yedi trilyon dolar harcadığını, ama Başkan Trump’ın da dediği gibi hiçbir şey elde edemediğini düşünüyor. Trump, 22 Ocak 2017 tarihinde Twitter hesabından attığı tweette “Ortadoğu’da aptalca 7 trilyon dolar harcadıktan sonra şimdi kendi ülkemize yatırım yapma zamanı” diye yazdı. BBC’nin, 9 Ocak 2016 tarihinde Amerikalı Forbes dergisinden aktardığına göre “Afganistan savaşı, şuana dek Amerika’ya bir trilyon 70 milyar dolara, 2400’ün üzerinde askeri kayba, on binlerce yaralı, kalıcı deformasyon ve sakatlıklara mal olmuştur. Bu büyük insan ve finans kaybına rağmen Amerika, Taliban hareketini yok edemedi.”
İkincisi: Amerika, Taliban’ı askeri olarak yok edemeyince, hezimete uğradığını göstermeksizin Afgan savaşından kurtulmanın tek seçeneğinin Taliban ile müzakereye tutuşmak olduğunu gördü... Bu seçenek, Amerika’nın halen Afganistan’da yürürlükteki stratejisidir. ABD Dışişleri Bakanlığı, belirli bir misyonu yerine getirmek üzere Zalmay Halilzad’ı ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi olarak atadı. Bu bile bu seçeneğin ABD için hayati öneme sahip olduğunu teyit eder. “ABD Dışişleri Bakanlığı, yaptığı önceki bir açıklamada, Halilzad’ın misyonunu şöyle özetledi: Taliban’ı müzakere masasına oturtmak amacıyla ABD çabalarını koordine etmek ve yönetmek...” [12.01.2019 Anadolu Ajansı] Bu nedenle Amerika, Taliban’ı müzakere masasına oturtmak ve bunun için baskı yapmak seçeneği üzerinden yürüdü. Amerikan’ın, Afgan savaşından kurtulma vizyonu, yeni değil. İlk başta Amerika, Taliban ile rejim arasında müzakere hattı kurma faaliyetleri yürüttü, ancak bu girişimler fiyaskoyla sonuçlandı... Böylece ABD’nin, Taliban ile Afgan rejimi arasında arzuladığı müzakereler, kukla hükümet olduğunu gerekçesiyle Taliban tarafından reddedildikten sonra ABD ile müzakere safhasına geçildi... Ardından Taliban, Afgan rejiminin kurucusu Amerika ile müzakere masasına oturmaya karar verdi!
Üçüncüsü: Şunun belirtilmesi ve bilinmesinde fayda vardır; ABD, Taliban’ı barışçıl müzakerelere ikna etmek için habis yollarla gerekli ortam ve atmosferi hazırladı. Ortamı hazırlamak için hem ajanları hem de ajanları dışındaki yöneticiler aracılığıyla Afganistan ve bölgede bazı eylemlerde bulundu:
1- ABD, Taliban liderlerine özellikle de müzakere karşıtlarına karşı hava saldırıları düzenledi. “ABD’li yetkililer, Amerika’nın dün Cumartesi günü Afgan Talibanı lideri Ahtar Mansur’a karşı insansız hava aracı ile saldırı düzenlediğini söyledi... ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Ahtar Mansur’u “Afgan hükümeti ile Taliban arasında barış ve uzlaşıyı engelleyen biri” olarak nitelendirdi. [22.05.2016 Dünya El Vatan] Yani Ahtar Mansur, Obama yönetimi sırasında müzakereleri reddetmesinden ötürü hedef alındı. Amerika, Trump yönetimi sırasında da hava saldırılarını sürdürdü. NATO “kesin destek” misyonu tarafından Çarşamba akşamı yapılan basın açıklamasında, “22 Temmuz’da ABD tarafından Kapisa vilayetine bağlı Tagab ilçesindeki Afgan özel güvenlik kuvvetlerini desteklemek amacıyla düzenlenen hava saldırısında iki Taliban komutanı öldürüldü.” [25.07.2018 sputniknews] Bu olaydan hemen sonra başka bir Taliban lideri daha öldürüldü. “Afganistan’daki ABD güçleri sözcüsü Albay Dave Butler, “Dün ABD’nin düzenlediği hava saldırısı sonucu Taliban lideri Molla Manan’ın öldüğünü doğrulayabiliriz. Siyasi bir çözüme doğru ilerliyoruz” dedi. [02.12.2018 CNN Arabic]
2-İran, Taliban’a elini uzattı. Bunun üzerine Taliban, İran’ın “Amerikan karşıtı bir devlet” olduğu düşüncesiyle güvende olduğunu sandı. Bu yüzden bazı liderleri İran’a sığındı. İran’dan dönerken sınırda büyük olasılıkla Amerikan-İran koordinasyonunda suikasta uğrayan Molla Ahtar Mansur olayından ders çıkarmamış olmalı ki İran’a güvenmeye devam etti... İran, Taliban’ı Amerikan siyasi çözümüne doğru itti. “İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Taliban temsilcilerinin pazar günü başkent Tahran’da İran Dışişleri Bakan Yardımcısı ile kapsamlı müzakereler yaptıklarını açıkladı. İran, Afganistan’da etkin olmaya başlayan diğer İslami grupların önünü kesmeye çalışıyor. Görüşmenin Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani’nin bilgisi dâhilinde gerçekleştirildiğini belirten bakanlık sözcüsü, görüşmelerin Taliban ile Afgan hükümeti arasındaki müzakerelerin ana hatlarını belirlemeyi amaçladığını belirtti... [31.12.2018 euronews]
3- Katar, Doha’da bir Taliban ofisi açtı. Taliban, Katar’ın tanımasının kendisini güçlendireceğini düşünürken, Katar, Taliban’la müzakereler için ABD ile koordinasyon içerisinde bu ofisin açıldığını belirtti. Katar, ambargo ülkeleri ile yaşanan kriz sırasında “Eski CIA direktörü David Petraeus’un yaptığı açıklamaların yeterli olduğunu söyledi. Petraeus, Doha’da Taliban ile Hamas arasında gerçekleşen görüşmenin, ABD hükümetinin isteği doğrultusunda gerçekleştiğini kaydetti. Aslında bu, Katar’ın gizleyecek hiçbir şey yapmadığını kanıtlar. Bu herkesin arkasından değil bilgisi dâhilinde olmuştur... Ayrıca Hamas ve Taliban, Filistin ve Taliban sorununa bir çıkış yolu bulmak için ABD’nin talebiyle Doha’da bulunmaktadır.” [04.07.2017 www.al-sharq.com] Katar, Taliban’a yanında olduğu, desteklediği ve tanıdığı zannını verdi. Taliban da bu tuzağa düştü... “Abluka” ülkelerinin Katar’a yönelik açıklamaları şiddetlenince ve Trump yönetimine yalvarmaya, rejimini korumak için para ödemeye başlayınca, İngiliz ajanı Katar, Trump yönetiminin Suudi tehlikesini hafifletmesi umuduyla Taliban’ı müzakere masasına oturtarak Amerika’ya şirin görünme yaklaşımını yoğunlaştırdı... Böylece Amerika, Taliban’ı barış müzakerelerine ikna etme mevzusu ve hizmetini, Körfez’deki rakip devletçikler arasında rekabet konusu haline getirdi. BAE, müzakereleri Abu Dabi’ye, Suudi Arabistan Cidde’ye taşımak için Katar’la rekabet içerisine girdiler... Ayrıca Reuters, müzakerelerde yer alan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir Taliban komutanından “Aslında Suudi Arabistan ile Katar arasında yaşanan anlaşmazlık, barış sürecini tamamen mahvetmiştir. ... Suudiler ateşkes ilan etmek için gereksiz yere baskı yapıyorlar.” dediğini aktardı. [14.01.2019 sputniknews] Bu şiddetli çelişki ve anlaşmazlık nedeniyle Taliban, çelişki gibi görünen ama aslında aynı doğrultuda ilerleyen, ABD ile müzakereler yönünde ilerleyen üç Körfez ülkesinin pençesi arasında kaldı. Suudi Arabistan’daki Amerikan ajanları ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’daki İngiliz ajanları, ABD’ye hizmet ve rızasına nail olmada aralarında kıyasıya rekabet ettiler. Fakat bu batıl rekabet sırasında Taliban temposu tutan bu ülkeler, Amerikan müzakereleri ve siyasi çözüm için mutabakata vardılar. İngiltere, rejimi savunan Katar’ın bu yaklaşımına karşı çıkmıyor. BAE’yi ise başka amaçlar uğruna Amerikan ajanları ile ön cepheye koydu.
4- Taliban konusunda mihenk taşı pozisyonundaki Pakistan’a gelince, Taliban’dan ve Pakistan ordusunun Pakistan Talibanı’na karşı başlattığı şiddetli çatışmalardan vazgeçti. Taliban ile atmosferi yumuşattı ve temaslarını arttırdı. 25 Temmuz 2018’de İmran Han, Pakistan Başbakanı olunca Taliban’a yakınlık gösteren açıklamalar yaptı. Taliban’ın ona güvenmesi nedeniyle koşullar daha da hazır geldi. ABD müzakerelerine düşürmek için bunun kurulan bir tuzak olduğunu fark edemedi... Öyle de oldu, Taliban tuzağa düştü ya da “kendisini düşürdü”. Böylece aynı delikten, ABD politikasını uygulayan Pakistan hükümetinin deliğinden iki kez ısırılmış oldu. Afganistan’da yönetime gelmesi için 1996 yılında Taliban’ı destekleyen Pakistan, 2001 yılında ve sonrasında oğul Bush’un gerçekleştirdiği saldırılar karşısında Taliban’ı tek başına bıraktı, hatta Pakistan içinde Taliban’ın peşine düşerek ABD saldırılarına ortak oldu... Amerika, Taliban’ı ortadan kaldıramayınca, müzakerelere dönme kararı aldı. Çünkü müzakereler, Amerikan çözümü ve Pakistan’daki nüfuzunu korumanın yegâne seçeneğidir. Bunun üzerine İslamabad da yeni Amerikan stratejisini uygulamak ve Afganistan’daki Amerikan nüfuzunu koruma amacıyla Taliban’la atılan eski köprüleri yeniden inşa etti. Böylelikle Taliban bir kez deliğe düştü! Oysa her şey açık ve nettir. Pakistan Başbakanı İmran Han, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın Afganistan barış sürecinde kendisinden yardım istediğini söyledi. Pakistan Geo TV’sine konuşan Han, “Günün erken saatlerinde ABD Başkanından, Afganistan barış görüşmelerinde Pakistan’ın rol oynamasını isteyen ve Taliban’ı müzakere masasına oturtmak için yardım talebinde bulunan bir mektup aldığını belirtti...” [03.12.2018 sputniknews] Yaptığı bu açıklamadan iki sonra ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Halilzad ile İslamabad’da görüşen Pakistan Başbakanı, ABD’nin Afganistan stratejisine göre hareket edeceklerini vurguladı. “Öte yandan İmran Han, “Pakistan’ın, Afgan barışı ve uzlaşısı için siyasi çözüm istediğini” kaydetti.” [05.12.2018 www.masrawy.com] Pakistan Başbakanı İmran Han Salı günü yaptığı açıklamada, “Afgan barış sürecini desteklemek için elinden gelen her şeyi yapacaklarını söyleyerek, son günlerde Abu Dabi’de Taliban ile ABD arasında gerçekleşen diyaloğa katkıda bulunduklarına dikkat çekti.” [18.12.2018 www.youm7.com] 19 Kasım 2018’de Twitter hesabından açıklamalarda bulunan İmran Han, Pakistan’ın Amerika için yaptığı hizmetleri sıraladı: “... Pakistan, ABD’nin terörle mücadelesine katılmaya karar verdi. Pakistan, bu savaşta 75.000 kayıp verdi ve ekonomisi 123 milyar dolar zarara uğradı. ABD ise 20 milyar dolarlık bir “yardım” da bulundu...” Pakistan eski savunma bakanı Khawaja Asif ise, kendisi de dâhil olmak üzere Pakistan yöneticilerinin ihanet ettiklerini vurguladı. 19 Ocak 2018’de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “ABD için yaptıklarımızdan ötürü kanımız akmaya devam ediyor. Bizim olmayan savaşlara girdik. ABD’nin çıkarları ile uyumlu olacak şekilde dinimizi yeniden şekillendirdik. Hoşgörülü ahlakımızı mahvettik. Onu bağnazlık ve hoşgörüsüzlük ile değiştirdik.” ifadelerini kullandı. Bu sözlerden daha açık ve net hiçbir şey yoktur. Pakistan, başkasının savaşına girdi. Amerika için Müslüman çocukların kanını akıttı... Amerikan çıkarlarına hizmet etmek için İslam dininin değerleri mahvetti... Pakistan’ın Afganistan’daki rolü ile Türkiye ve Erdoğan’ın Suriye’deki rolü ve ABD’ye hizmet etmek için silahlı gruplara yaptığı baskılar ve onları Amerikan çözümlerine zorlaması arasında benzerlik var. Oysa Amerika, Erdoğan’ı defalarca aşağılamıştır!
5- Afganistan içindeki yerel konjonktür ve Taliban’ı müzakere masasına, siyasi çözümlere itmek için kullanılan Amerikan ajanları ile Amerikan olmayan ajanların bölgesel hareketlilikleri böyledir. Taliban, ister yüzünü Pakistan’a ister İran’a ister Suudi Arabistan’a ister Katar’a isterse BAE’ye dönsün, ABD’nin Afganistan’daki nüfuzunu korumak için Amerikan müzakereleri hattında ilerlediğini görecektir! Bununla birlikte eğer Taliban, Amerika ile müzakerenin riskleri ve müzakereleri kabul etmeye ikna etmek için kötü niyetli ve çarpık taktikler kullanılması konusunda azami gayret gösteren Amerikan ajanlarının baskıları hakkında kafa yormuş olsaydı... Eğer 17 yıllık cihadın, Amerika’ya yaşattığı askeri ve finansal krizin derinliği hakkında kafa yormuş olsaydı... Eğer Amerikan terörü ve küstahlığına direnen herkesi terörist olarak yaftalayan Amerika’nın, terörist kabul ettiği Taliban ile müzakere masasına oturma konusundaki ısrarı hakkında kafa yormuş olsaydı... Evet, bütün bunlar hakkında kafa yormuş olsaydı, ABD’nin Afganistan’da gayrı resmi şekilde hezimet duyurusunda bulunduğunu görürdü. Dolayısıyla bu yenilgiler ABD’yi çökertmeden önce, çöken süper gücün kusuru ifşa olmadan ve açığa çıkmadan önce ABD Afganistan’dan çıkmak istiyor... Yapılması gereken, müzakerelerle savaşa ara vermek değil, bu durumdan istifade ederek şiddetli baskı yapmak ve dolayısıyla Amerika’nın yerilmiş ve kovulmuş olarak çıkmasını sağlamaktır. Çünkü Amerikan tarafına güvenilmez.
لَا يَرْقُبُونَ فِي مُؤْمِنٍ إِلّاً وَلَا ذِمَّةً وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُعْتَدُونَ “Onlar bir mümin hakkında ne akrabalık ne de antlaşma gözetirler.” [Tevbe 10] Taliban, müzakerelerde ne kadar ödün verirse versin, hatta Amerikalı temsilciler yüzüne gülse bile Afganistan’daki nüfuzunu koruma dışında verilen tavizler ABD’yi asla razı etmeyecektir. Kalplerinde sakladıkları ise daha büyüktür!
Bütün bunlardan ötürü Taliban’ın açıklamaları ile altı günlük Doha müzakerelerinin görüşmelerde ilerleme kaydedilmesi için iyi bir başlangıç olarak kabul edilmesi gerçekten acı verici.
A- Siyasi analist Vahid Mücde, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Taraflar, yabancı güçlerin çekilmesi konusunda büyük ölçüde mutabakat sağladı. Afganistan, dünyanın hiçbir yerinde tehdit oluşturmayacak. Önerilen barış sürecine uluslararası himaye sağlamak için Taliban’ın üzerine düşeni yapacağını belirten Mücde, bazı teknik meseleler ve anlaşmanın formülasyonu nedeniyle Doha anlaşmasında bir sonuca varılamadığını söyledi.” [26.01.2019 Anadolu Ajansı]
B- 26 Ocak 2019 günü Reuters’e açıklamalarda bulunan Taliban yetkilileri, “Bazı maddelerin nihai anlaşmaya dâhil edilmesi için Washington ile anlaştıklarını söyledi. Taslak anlaşmada, anlaşmanın imzalanmasının ardından 18 ay içerisinde ABD askerlerinin ülkeden ayrılması maddesi yer aldı. Buna karşılık Taliban, El Kaide veya IŞİD’in Amerikan askerlerine karşı saldırı düzenlemek için Afgan topraklarını bir üs olarak kullanmasını önleme taahhüdünde bulundu...” Taslak metninden, El Kaide ve IŞİD’e izin verilmeyeceği açıkça anlaşılıyor... Amerika, Taliban’a sistemde bir yer vermek istiyor. Buna karşılık ondan diğer örgütlerin karşısında durması için güvenceler talep ediyor. Aynı zamanda onu bu amaç için de kullanmak istiyor.
7- Ayrıca ABD’li yetkililerin yaptığı açıklamalar ile Taliban yetkililerinin yaptığı açıklamalar örtüşüyor:
A- “ ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Katar’da Taliban’la ile yapılan altı günlük görüşmelerin ardından Twitter hesabından yaptığı paylaşımında “Buradaki toplantılar, geçmiştekilerden daha verimliydi. Önemli hususlarda ciddi ilerleme kaydettik.” ifadelerini kullandı. [26.01.2019 Deutsche Welle]
B- ABD Savunma Vekili Sekreteri Patrick Chanahan, 28 Ocak 2019 günü düzenlediği basın toplantısında, Taliban’la barış görüşmeleri hakkında “Gerçekten şu anda benim anladığım (görüşmeler) cesaret verici.” dedi. [28.01.2019 El Hurra]
8- Dolayısıyla Doha taslak anlaşması, sapa sağlamken ajan hükümetlerin yumuşattığı Taliban duvarında açılmış büyük bir gedik olarak kabul edilebilir. Kabil hükümeti ile asla müzakere etmeyeceğine dair Taliban’dan yapılan bazı muhafazakâr açıklamalara rağmen ve her şey üzerinde anlaşma sağlanması gerektiğini, aksi halde hiçbir şekilde anlaşma olmayacağını söyleyen ABD açıklamalarına rağmen tarafların yapacağı başka müzakere turları, Doha müzakerelerinin kazandırdığı ivme ve ajanların güçlü iteneğine bağlıdır. O yüzden 17 yıllık savaşın ardından Afganistan’daki açmazdan kurtulmak için nihayet Amerika lehine tünelin sonunda bir ışığın belirdiğini söyleyebiliriz... Ancak Taliban içindeki samimiler akımının estireceği fırtınalar, anlaşmanın boşa çıkmasını sağlayabilir ve böylece Amerika’nın Afgan savaşından çıkmak için güvenli yol olarak gördüğü ışık sönebilir.
9- Bu nedenle Taliban ve Haçlı Amerika ile NATO işgaline karşı direnen mücahitler, Amerika ve kuklası rejime ödün vermemeli, ortak olmamalı, Amerika’yı yenik ve zelil bir şekilde çıkışa zorlamak için direnişe devam etmelidir. Savaş, bir saatlik sabırdır. Amerika, mücahitlerin iradesini kıramayınca müzakereleri kabul etmek zorunda kaldı. Taliban, müzakere bataklığına saplanmaktan sakınmalıdır! Amerikalılar ve Batılılara göre müzakere bataklığı, savaşla elde edemediklerini müzakereler yoluyla elde etmek için yani bir damla bile kan akıtmadan veya hiç bir para harcamadan hasmı masada yenmek için karşı tarafın tavizi anlamına gelir. Pragmatik politik kavramlarına göre bu böyledir... Amerika, cani bir saldırgandır. Saldırganlığı ve cürümleri yüzünden hesaba çekilmelidir. Zira katliam işledi, yaraladı, sakat bıraktı, milyonlarca Afganlıyı yerinden etti, ülkeyi yıkıma uğrattı. İşlediği suçlar, saymakla bitmez, sayılamaz. Bu suçlar, eski Sovyetler Birliği’nin Afganistan’da işlediği suçları andırıyor, hatta geçiyor... Zelil ve bozguna uğramış bir şekilde ülkeden kovulan Sovyetler Birliği gibi ABD de aynı akıbete maruz kalabilir. Yeter ki Taliban, Amerika ile uğrunda savaşa çıktığı yolda sabır ve sebat eylesin. Allah Subhânehu ve Teâlâ, düşmandan sayıca çok daha az olsalar bile sabredenleri ve sebat edenleri zaferle müjdelemiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُمْ مُلَاقُو اللَّهِ كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَلِيلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَثِيرَةً بِإِذْنِ اللَّهِ وَاللَّهُ مَعَ الصَّابِرِينَ “Allah´ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah´ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.” [Bakara 249] Afganistan’da kurulu kukla rejime katılmak yerine onu ortadan kaldırmak ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in doğuşunu müjdelediği Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet olan İslami yönetimi kurmak için çalışılmalıdır.
ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”
لِمِثْلِ هَذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ “İşte Çalışanları bunun için çalışsın.” [Saffat 61]
H.01 Cumade’s Sânî 1440
M.06 Şubat 2019