حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)
Medya Bürosu
No: FLu2013BAu20132014u2013MBu2013TRu201320 |
H. 7 Muharrem 1436 M. Cuma, 31 Ekim 2014 |
Basın Açıklaması Kudüs Kan Ağlarken, Mescidi Aksa İşgalci Yahudilerin Cürümlerinden İnim İnim İnlerken Filistin Yönetimi ve Yöneticiler Yahudi Varlığı İle Entrika Kuruyorlar
Kudüs, aylardır kan ağlıyor. Muhammed Ebu Ahdayr, Abdurrahman eş-Şaludi ve son olarak Mu'taz Hijazi gibi masum insanlar şehit üstüne şehit düşüyor. Namaz kılmak isteyenlerin Aksa'ya girmelerine izin verilmiyor. 30 Ekim 2014 Perşembe günü de tamamen Müslümanlara kapatıldı. Cuma günü namaz kılacak olanlara sınırlama getirildi. Kudüs halkı köşe bucak kovalanıyor, Yahudi yerleşimcilerin arabaları ile eziliyor, kadınlara saldırılıyor, suikasta maruz kalınıyor ya da işgal kuvvetleri tarafından soğukkanlılıkla yakılıyorlar. Ya da tutuklanıp hapishanelere atılıyorlar. Filistinli yetkililer ise işgalcilerden izin alarak Mescidi Aksa'yı ziyaret ediyor. İşgali reddeden Mescidi Aksa'daki samimi murabıtların varlığı, zamansal ve mekânsal olarak Mescidi Aksa'nın bölünmesine karşı direnenler, yönetimin tavizkar politikalarını ve Yahudiler karşısında süklüm püklüm büklüm olmasını reddedenler onları tedirgin ediyor.
Kudüs, Arap rejimlerinin özellikle hava sahasını ve Ürdün topraklarını Yahudilere açan ve onlarla aşağılık Vadi Araba anlaşmasını imzalayan Ürdün yöneticilerinin desiseleriyle Yahudiler tarafından işgal edilmesinden beri işgalci varlığın Mescidi Aksa, Kudüs ve Kudüs halkına karşı işlediği cürümler, bir gün olsun bile durmadı. Üstelik işgalci varlığın cürümleri, Filistin yönetiminin, Ürdün, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye ve İslam dünyasındaki bütün mücrim rejimlerin yöneticilerinin, efendilerine olan sonsuz itaatkârları sonucu günden güne gitgide artıyor. Bu hain yöneticilerin kimileri, Güvenlik Konseyi ve büyük devletleri, Kudüs ve Kudüs halkını kurtarmak için acilen müdahaleye çağırarak iyi bir iş yaptığını sanıyor. Herhalde onlar, çıkarılan kararlarla Filistin'i Yahudilere peşkeş çekenin, dahası onları silah ve para ile destekleyenin, işlediği suçları uluslararası forumlarda kamufle edenin Güvenlik Konseyi ve büyük devletler olduğunu unutuyorlar.
İşgalci varlık, Yahudiler ile savaşmak için can atan kışlalardaki orduların, Kudüs ve Kudüs halkının yardımına koşmak için seferber olabileceklerini bilseydi, Mescidi Aksa ve tüm Filistin halkına karşı işlediği cürümler artarak devam edebilir miydi? Gazze savaşı günlerinde Yahudilerin güvenliği uğruna emniyet güçlerini seferber etmesi ve kutsal olarak tanımladığı güvenlik koordinasyonu sonucunda Batı Şeria'dan Yahudi varlığına tek bir kurşun bile sıkılmadığı ile övünen bir Filistin yönetimi liderinin olduğunu gördüğü sürece Yahudi varlığı, cürümlerini niye durdursun ki? Kudüs ve kutsal yerleri satan o hain lider değil midir?
Bar Lev hattını geçip Yahudi ordusunu darmadağın eden kahraman Mısır ordusunu, Sina ve Mısır içinde kardeşleri ile bir iç savaşa sokan, insanlara düşmanın kutsal toprakları gasp eden Yahudi varlığı değil, Gazze ve Sina halkı olduğunu telkin eden Mısır yöneticileri olduğu sürece Yahudi varlığı cürümlerinden niye vazgeçsin ki? Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye ve diğer rejimlerin İslam'a ve Müslümanlara karşı savaşta Amerika'nın yanında yer aldıklarını, Gazze, Kudüs ve tüm Filistin'e saldırıldığında sessiz kaldıklarını gördüğü sürece onların ne diyeceğini niye kale alsın ki? Oysa bir grup fedailerin yardımıyla siyasi liderliğe karşı gelerek onur savaşında işgal ordusuna haddini bildiren destansı Ürdün ordusu değil midir? O halde tüm bölgenin orduları harekete geçse nasıl olur ki? Yahudi varlığı diye bir varlık ortada kalır mı hiç? Rejimler, Filistinli yetkililer ve yöneticilerin görevlerini ihmal etmelerine, orduları kışlalarda tutan yöneticilere sessiz kalan bazı gruplar, bu ihanetlerinin hesabını nasıl verecek ki? Bu nedenle yöneticilerin cürümlerini görmezden gelen, kurtuluş ordularının seferber edilmesine teşvik etmeyen, Filistin sorununu, Filistinlilerin sorunu görüp, onu Filistinli gruplara hasreden ve Yahudi saldırılarına verilmesi gereken yanıtı sadece Filistin halkının sorumluluğu olarak kabul eden herkes, işgalci ve hain yöneticilerin suçuna ortak demektir. Bunlar, dünyada rezil rüsva olacaklardır. Ahiret azabı ise daha şiddetli ve daha korkunçtur. Keşke akledenlerden olsalardı.
Diğer Müslümanlar ve Hizb-ut Tahrir olarak biz, Allah'ın izniyle bu mübarek topraklardan Yahudi varlığının kökünün kazınılacağına inanıyoruz. Biz, yöneticilerin gasp ettiği İslam otoritesini onlardan geri alıp Müslümanların Halifesine vermek için çalışan ümmetin öncüleriyiz. O Halife ki Yahudi varlığını ortadan kaldırmak, Amerika ve Batının İslam dünyasındaki nüfuzunu sona erdirmek için ümmetin ordularını harekete geçirecek, onları ülkelerine kadar kovalayacaktır. Tabii ülkeleri diye bir şey kalırsa! Bu, Allah'a o kadar da zor değildir.
وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَن يَكُونَ قَرِيبًا
"Ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Yakın olsa gerek!" [İsra 51]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mübarek Toprak (Filistin) Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 0598819100 www.pal-tahrir.info |
E-Mail: info@pal-tahrir.info |