حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT-BA-2024-MB-TR-26 |
H. 6 Rabi-ul Evve 1446 M. Pazartesi, 09 Eylül 2024 |
Farz Olan, İşgalin İhlallerini Durdurmak Değil, İşgali Tamamen Sona Erdirmek İçin Çabaları Yoğunlaştırmaktır
Hâlâ Endonezya’dan doğuda Fas’a kadar Müslüman ülkelerinin bakanları, Yahudi varlığının gerek Batı Şeria’da gerekse Gazze Şeridi’nde Filistinli kardeşlerimize uyguladığı ihlalleri durdurmak için çabaların yoğunlaştırılmasından dem vuruyorlar. Bu nedenle hem başbakanlar hem de dışişleri bakanları düzeyinde toplantılar düzenleniyor, başkanlar ve bakanlar arasında telefon görüşmeleri gerçekleştiriliyor, bazen taleplerde bulunuluyor, bazen kınanıyor ve bazen de protesto ediliyor. Hatta bazıları, tıpkı Türk yetkililerin de açıkladığı gibi, ticari ilişkileri kesme tehdidinde bulunarak kendisine çizilen sınırları aşabiliyor. Bazıları da saldırıların durdurulması talebiyle yürüyüş ve gösteri yapmaları için halkı sokağa çağırıyorlar, ama sokağın işgalin sona erdirilmesi talebini görmezden geliyorlar. Çünkü bu taleplerin, kendi kararını veremeyen, iradesi elinden alınmış bu aciz siyasi düzen altında gerçekleşmeyeceğini biliyorlar...
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Türk, Mısır, Ürdün, Bahreyn ve Gambiyalı mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerde, Filistin meselesindeki son gelişmeler, Gazze’de ateşkesin sağlanması ve Filistin halkının haklarının desteklenmesi konuları ele alındı. Yapılan bu görüşmeler, Müslüman ülkelerinin “Filistin Devleti” ve “kardeş” Filistin halkının meşru haklarını geri kazanmak Arap ve İslam dünyası arasındaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla yürütülen çabaların bir parçası. Bu temaslar, Yahudi varlığının ağır ihlallerini derhal durdurmayı hedeflemektedir. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Mısır Cumhurbaşkanı ile iki telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmelerde, Gazze ve Batı Şeria’daki saldırıların, ihlallerin ve gerilimin durdurulması için çabaların yoğunlaştırılması gerekliliği ele alındı.
Bundan önce, 18 Ekim 2023 tarihinde Faysal bin Farhan başkanlığında Cidde’de düzenlenen İİT Açık Katılımlı İcra Komitesi toplantısı kararlarına tanık olduk ve sonuç bildirgesinde de belirtildiği gibi alınan kararlar, Filistin meselesinin merkeziliğini teyit etmekten ve Filistin halkının haklarını desteklemekten ve Filistin Devleti’nin “uluslararası meşruiyet” temelinde kurulması çağrısında bulunmaktan ve Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’ni savaş suçlarını ve ihlallerini durdurmak için sorumluluklarını üstlenmeye çağırmaktan öteye geçmedi... vb.
16 Mayıs 2024 tarihinde Bahreyn’de gerçekleştirilen Arap Zirvesi’nde de aynı kararlar alındı. Bu kararlar arasında en dikkat çekici olanlar şunlardı:
- “İsrail”in Gazze’ye yönelik saldırısının derhal durdurulması ve “İsrail” işgal güçlerinin tüm bölgeden çekilmesi çağrısında bulunuldu.
- İşgal altındaki Filistin topraklarına Birleşmiş Milletler’e bağlı uluslararası koruma ve barışı koruma güçlerinin konuşlandırılması önerildi.
- Filistin halkının zorla yerinden edilmesine yönelik her türlü girişimin kabul edilemez olduğu kaydedildi.
- (İsrail)in Refah’ın güneyine düzenlediği operasyonlar ve Refah Sınır Kapısı’nı ele geçirmesi şiddetle kınandı.
- “Ürdün yardım konvoylarına” yapılan saldırılar kınandı ve bu saldırılara karşı uluslararası bir soruşturma talebinde bulunuldu.
- Tüm taraflara itidal çağrısı yapıldı, bölgeyi ve halklarını savaşın tehlikelerinden ve artan gerilimden korumak gerektiği vurgulandı.
- Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, 18 Nisan 2024 tarihinde alınan Filistin devletini tam olarak tanıma kararını yeniden gözden geçirme çağrısı yapıldı.
Kendilerinin de itiraf ettiği gibi, bu liderlerin toplu veya bireysel olarak peşinde koştukları nihai amaç, Amerika’nın onlarca yıl önce nihai çözüm olarak sunduğu iki devletli siyasi çözümdür. Batı Şeria’ya uluslararası kuvvet konuşlandırılması talebinde bulunuyorlar ama işgali sona erdirmek ya da Filistin’i özgürleştirmek akıllarına bile gelmiyor.
Bir yandan bu liderler, bu önlemlere çağrıda bulunurken ve saldırıları kınarken, diğer yandan bu varlık ile diplomatik ve ticari ilişkilerini sürdürüyorlar. Hatta savaşında ve saldırılarında bu varlığa eşi benzeri görülmemiş destek sağlamak için sınırlarını bile açıyorlar. Mutant varlığın, Amerika ve Batılı ülkelerin silah ve asker desteğiyle işlediği savaş suçlarına doğrudan katkıda bulunuyorlar. Gazetecilik araştırmaları, bu varlığa destek için kara köprüsü gibi yöntemler kullanıldığını ortaya koydu. Birleşik Arap Emirlikleri’nden başlayıp Arap Yarımadası ve Ürdün üzerinden doğrudan bu varlığa giden kara köprüsü, sıkı güvenlik önlemleri altında korunmakta, halkın bu açık ihaneti reddeden tepkilerinden etkilenmemesi için bu varlığa giden TIR’lara sıkı güvenlik sağlanmaktadır.
Aynı durum Türkiye için de geçerli, zira Babülmendeb Boğazı’nın kapatılması ve mal, yakıt ve silah yüklü gemilerin geçişinin zorlaştırılmasına rağmen Türkiye’nin ihracatı artmaya devam ediyor. İngiliz Middle East Eye sitesi, Filistin gümrükleri üzerinden Yahudi varlığına ihracat yapan bir dizi Türk şirketinin verilerini paylaştı. Türk İhracatçılar Birliği’nin verilerine göre, 2024’ün ilk sekiz ayında Filistin’e ihracatta %423 oranında devasa bir artış kaydedildi. Geçen yılın aynı döneminde 77 milyon dolar olan ihracat bu yıl 403 milyon dolara yükseldi. Raporda, ağustos ayının özellikle dikkat çekici olduğu ve bu ayda Türkiye’den Filistin’e yapılan ihracatın %1156 oranında arttığı, geçen yıl 10 milyon dolar olan ihracatın bu yıl 127 milyon dolara yükseldiği belirtiliyor.
Bu yöneticilerin ihanet örnekleri sayılamayacak kadar çok ve açıklamaya gerek kalmayacak kadar barizdir. İslam ümmeti bu ihanetlerden tamamen beridir, onların kınama ve protesto açıklamalarının aldatıcı olduğunu biliyor. Yoğun çaba olarak adlandırdıkları girişimlerin yalan ve her düzeyde yaptıkları toplantıların başarısız olduğunun da farkındadır. Ümmet, halkın desteğinden yoksun olan bu yöneticilerin iktidardan devrilmelerinin an meselesi olduğunu biliyor. Ordularda, samimi milletvekilleri veya siyasetçilerde bir vehin olmamış olsaydı, beklenen değişimi gerçekleştirecekler ve Filistin’deki mazlumlara ve diğer ezilenlere yardım edeceklerdi. Bu, ancak Amerika veya Britanya’nın emirlerine göre hareket eden bu zayıf ve kukla rejimlerin yıkılmasıyla mümkün olacaktır. Zira bu rejimlerin ajan oldukları, zayıflıkları ve ihmalkârlıkları artık hiç kimse için bir sır değildir.
Hizb-ut Tahrir olarak biz, ümmetin gayretini bilemekten, onu doğru yola sokmaktan, güç ve kuvvet ehlinden nusret talep etmekten asla bıkmayacağız. Çünkü güç ve kuvvet ehlinin vereceği nusret, ümmetin otoritesini geri almasına, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin Sünnetine göre yöneten bir halifeye biat etmesine, böylece bu hain rejimlerden kurtulmasına, uluslararası komplocu düzenini yerle yeksan etmesine, yeryüzündeki mazlumlara yapılan zulüm ve saldırıları sona erdirmesine olanak sağlayacaktır.
وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |