Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK-BA-2020-MB-TR-32 H. 15 Şevvâl 1441
M. Cumartesi, 06 Haziran 2020

IMF Dayatması PTI Bütçesindeki Vergilerin Aksine Hilafet, Gelirlerini İslami Yükümlülüklerini Yerine Getirmek İçin Harcayacak, Ekonomik Sıkışıklık Yaşamayacak, İhtiyaçlarda Kesintiye Gitmeyecektir

Yıllardır olduğu gibi Pakistan bütçesi üzerinde tek etkin güç IMFdir. Her ne kadar PTI hükümeti, yerel ihtiyaçlara dayalı ulusal bütçe büyümesinden bahsetse de. Gerçek şu ki Maliye ve Gelir Başbakan Danışmanı Dr. Abdul Hafeez Shaikh ile Pakistan Merkez Bankası Başkanı Dr. Rıza Bakır, 8 Nisan 2020de bir niyet mektubu imzaladı. Mektupta Pakistan korkunç IMF şartlarına bağlandı. Pakistan bütçesinin omurgasını oluşturan IMFnin vergi politikası, ulusal ekonomide sıkışıklık yaratırken, Pakistan ekonomisi ve borcuna yatırım yapan Batılı kapitalistlerin kar marjını maksimuma çıkarıyor. Nisan 2020de IMF, 20/114 nolu IMF Ülke Raporunu yayınlandı. Raporda IMF, PTI hükümetinin imtiyaz ve istisnaları kaldırarak vergi tabanını genişleten mali reformlarınıövdü. IMF planı, Pakistan’ın can çekişen ve az gelişmiş ekonomisi üzerindeki kapitalist vergi yükünü iki katına çıkarmayı amaçlıyor. IMF, 2019/2020 yılı için 4,600 milyar dolar vergi talebinde bulunurken, 2024/25 yılı için 10.000 milyar dolar üzerinde bir vergi artışı öngörüyor.

IMF, talep daralmasıyaratmak için ağır vergiler getiriyor. Talep daralması doğal olarak yerel ekonomiyi yavaşlatacak. IMF, talep daralmasıile yerel ekonomik faaliyetleri boğuyor, döviz harcamalarını azaltıyor, böylece kuru desteklemeyi amaçlıyor. Mali disiplintasarruf tedbirleri, yerel sübvansiyon ve bağışlarda kesintiye gidilmesi ile kur üzerindeki baskıyı hafifletiyor. IMFnin döviz kurunu destekleme ısrarı, Pakistan gibi gelişmekte olan ekonomilere verdiği kredilerle para kazanan yabancı alacaklıları korumak içindir. IMF’nin iddiasına göre GSYH oranından daha yüksek bir vergi, ekonomiyi istikrara kavuşturacak, Pakistanın kendi ayağı üstünde durmasını sağlayacak. Oysa gerçekte bu, Batılı alacaklılar ve yatırımcılar uğruna Pakistan ekonomisine manipülasyon yapmaktır.

Kapitalistlerin vergiye bakışı, küçük bir grubun ve iktidar sistemindeki zengin elitin etkisinden kaynaklanıyor. Bu, mülkiyet özgürlüğünün bir sonucudur. Mülkiyet özgürlüğü, zenginliklerin bir avuç elitin elinde toplanmasına yol açtı. Demokraside zengin iş insanları ve bireyler, kampanya fonları ve diğer araçlar ile yasama meclislerindeki temsilcilerinin sponsorluğunu yapıyorlar. Böylece bütçe harcamalarında bu kişilerin çıkarları gözetiliyor. Büyük kapitalistler, kaynak dağılımıveya kaynak tahsisiya da özel sektör girişim teşvikigibi gerekçelerle vergi artışına gidiyorlar, kitleleri ağır vergi yükü altında eziyorlar. Vergi indirimleri ile büyük servet birikimi yapıyorlar, kriz anında hükümetten destek paketi bile alıyorlar. Müslüman ülkelere gelince, sömürgeciler, ganimeti paylaşmak için yerel kapitalist seçkinlerin türemesine izin veriyorlar. Çünkü yerel ekonomiyi mahveden kapitalist sistemin devamı çıkarlarınadır.

İslamın gelirlere bakışı, Batı kapitalizminden tamamen farklıdır. İslam, özel mülkiyete dokunulmazlık zırhı giydirir. Diğer bireylerin ve devletin ihlallerine karşı özel mülkiyeti korur. Böylece Kuran ve Sünnetten delillere dayalı Şeri gerekçeler ile ancak vergi alınabilir.

İslam’da Beytül Mal (Devlet Hazinesi) Müslümanlar üzerine farz olan gelir kaynaklarını belirlemiştir. Beytül Malın sabit gelir kaynakları, zekât, haraç, öşür, cizye ve feydir. Hayvandan, ekinlerden, meyvelerden, paradan, her türlü ticaret ve ticari mallardan zekat alınır. Nisap miktarına ulaşan mallarının üzerinden bir yıl geçmişse, zekât Müslümanlara farz olur. Arazi sahibinin tahmini tarımsal ürününden haraç alınır, arazide çalışandan haraç alınmaz. İslam Devleti, zengin, yetişkin, erkek gayrimüslim vatandaşlarından cizye alır. Fey ise İslam ordularının yeni ülkeler fethettiğinde devletin elde ettiği savaş ganimetidir. Bu gelir kaynaklarına ek olarak İslam Devleti, petrol, doğalgaz, elektrik ve mineraller gibi kamu mülkiyetinden elde edilen gelirleri denetler. İslam, bu kaynakların özelleştirilmesine izin vermez. Kamu mülkiyetinin denetimini devlete farz kılar. Devlet hazinesi, posta hizmetleri, telefon, internet hizmetleri ve uydu iletişimi gibi iletişim hizmetlerinden gelir elde eder. Yine devlet hazinesi, otobüs, tren, gemi ve havayolu gibi toplu taşıma hizmetlerinden de gelir elde eder. İnsanların işlerine yapılan harcamalar, kamu mülkiyeti ile ilişkili fabrikaların, imalat ve ileri düzeyde teknoloji gibi devlet sermayeli büyük sanayilerin oluşmasına yol açar. İslam Devleti, ayrıca Şeri hükümlere göre topraklarına giren mallardan vergi alır.

Yükümlülüklerini yerine getirmek için Beytül Malın yeterli geliri yoksa, devlet, normal yaşam standartlarına göre temel ve lüks ihtiyaçlarından fazla malı olan zengin Müslümanlardan vergi alabilir. Yoksul ve borçlu olanlar gibi zengin olmayanlardan hiçbir şey alınmaz. Müslüman topluma farz olan şu altı nedenden dolayı ancak vergi alınabilir. 1-cihat. 2- Askeri ve ilintili sanayi. 3- Fakir, muhtaç ve yolda kalana harcamak. 4- Askerler, memurlar, hâkimler, öğretmenler, doktorlar ve ümmete hizmet sunan benzeri kişilerin maaşlarını ödemek. 5- Kamu yolları, okullar, üniversiteler, hastaneler, camiler, su tedariki ve benzer hizmetler gibi yokluğu ümmete zarar veren hizmetler ve bakımı. 6- Kıtlıklar, depremler, seller, salgınlar ve düşman saldırıları gibi acil durumlar.

Ey Pakistan Müslümanları! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى Her kim de benim zikrimden (Kurandan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz. [Taha 124] Ekonomik sefaletimizin nedeni, PTI hükümetinin İslam’ın rehberliğini göz ardı etmesi ve IMF’nin ekonomik egemenliğine teslimiyetidir. Hükümet, zalimane vergiler dayatıyor, bireylerin finansal kapasitesini tamamen göz ardı ediyor, ekonomimizi felç ediyor. Allah Subhânehu ve Teâlânın haram kıldığı yerlere harcama yapıyor, bizi ekstra borca boğuyor. İslam uygulanmadıkça asla dilencilikten kurtulamayacağız, rahat ve huzura kavuşamayacağız. PTI hayal kırıklığından sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için muhakkak ki Hizb-ut Tahrir ile çalışmanın zamanı gelmiştir.

Yıllardır olduğu gibi Pakistan bütçesi üzerinde tek etkin güç IMF’dir. Her ne kadar PTI hükümeti, yerel ihtiyaçlara dayalı ulusal bütçe büyümesinden bahsetse de. Gerçek şu ki Maliye ve Gelir Başbakan Danışmanı Dr. Abdul Hafeez Shaikh ile Pakistan Merkez Bankası Başkanı Dr. Rıza Bakır, 8 Nisan 2020’de bir niyet mektubu imzaladı. Mektupta Pakistan korkunç IMF şartlarına bağlandı. Pakistan bütçesinin omurgasını oluşturan IMF’nin vergi politikası, ulusal ekonomide sıkışıklık yaratırken, Pakistan ekonomisi ve borcuna yatırım yapan Batılı kapitalistlerin kar marjını maksimuma çıkarıyor. Nisan 2020’de IMF, “20/114 nolu IMF Ülke Raporu”nu yayınlandı. Raporda IMF, PTI hükümetinin “imtiyaz ve istisnaları kaldırarak vergi tabanını genişleten mali reformlarını” övdü. IMF planı, Pakistan’ın can çekişen ve az gelişmiş ekonomisi üzerindeki kapitalist vergi yükünü iki katına çıkarmayı amaçlıyor. IMF, 2019/2020 yılı için 4,600 milyar dolar vergi talebinde bulunurken, 2024/25 yılı için 10.000 milyar dolar üzerinde bir vergi artışı öngörüyor.

IMF, “talep daralması” yaratmak için ağır vergiler getiriyor. Talep daralması doğal olarak yerel ekonomiyi yavaşlatacak. IMF, “talep daralması” ile yerel ekonomik faaliyetleri boğuyor, döviz harcamalarını azaltıyor, böylece kuru desteklemeyi amaçlıyor. “Mali disiplin” tasarruf tedbirleri, yerel sübvansiyon ve bağışlarda kesintiye gidilmesi ile kur üzerindeki baskıyı hafifletiyor. IMF’nin döviz kurunu destekleme ısrarı, Pakistan gibi gelişmekte olan ekonomilere verdiği kredilerle para kazanan yabancı alacaklıları korumak içindir. IMF’nin iddiasına göre GSYH oranından daha yüksek bir vergi, ekonomiyi istikrara kavuşturacak, Pakistan’ın kendi ayağı üstünde durmasını sağlayacak. Oysa gerçekte bu, Batılı alacaklılar ve yatırımcılar uğruna Pakistan ekonomisine manipülasyon yapmaktır.

Kapitalistlerin vergiye bakışı, küçük bir grubun ve iktidar sistemindeki zengin elitin etkisinden kaynaklanıyor. Bu, mülkiyet özgürlüğünün bir sonucudur. Mülkiyet özgürlüğü, zenginliklerin bir avuç elitin elinde toplanmasına yol açtı. Demokraside zengin iş insanları ve bireyler, kampanya fonları ve diğer araçlar ile yasama meclislerindeki temsilcilerinin sponsorluğunu yapıyorlar. Böylece bütçe harcamalarında bu kişilerin çıkarları gözetiliyor. Büyük kapitalistler, “kaynak dağılımı” veya “kaynak tahsisi” ya da “özel sektör girişim teşviki” gibi gerekçelerle vergi artışına gidiyorlar, kitleleri ağır vergi yükü altında eziyorlar. Vergi indirimleri ile büyük servet birikimi yapıyorlar, kriz anında hükümetten destek paketi bile alıyorlar. Müslüman ülkelere gelince, sömürgeciler, ganimeti paylaşmak için yerel kapitalist seçkinlerin türemesine izin veriyorlar. Çünkü yerel ekonomiyi mahveden kapitalist sistemin devamı çıkarlarınadır.

İslam’ın gelirlere bakışı, Batı kapitalizminden tamamen farklıdır. İslam, özel mülkiyete dokunulmazlık zırhı giydirir. Diğer bireylerin ve devletin ihlallerine karşı özel mülkiyeti korur. Böylece Kuran ve Sünnetten delillere dayalı Şeri gerekçeler ile ancak vergi alınabilir.

İslam’da Beytül Mal (Devlet Hazinesi) Müslümanlar üzerine farz olan gelir kaynaklarını belirlemiştir. Beytül Malın sabit gelir kaynakları, zekât, haraç, öşür, cizye ve feydir. Hayvandan, ekinlerden, meyvelerden, paradan, her türlü ticaret ve ticari mallardan zekat alınır. Nisap miktarına ulaşan mallarının üzerinden bir yıl geçmişse, zekât Müslümanlara farz olur. Arazi sahibinin tahmini tarımsal ürününden haraç alınır, arazide çalışandan haraç alınmaz. İslam Devleti, zengin, yetişkin, erkek gayrimüslim vatandaşlarından cizye alır. Fey ise İslam ordularının yeni ülkeler fethettiğinde devletin elde ettiği savaş ganimetidir. Bu gelir kaynaklarına ek olarak İslam Devleti, petrol, doğalgaz, elektrik ve mineraller gibi kamu mülkiyetinden elde edilen gelirleri denetler. İslam, bu kaynakların özelleştirilmesine izin vermez. Kamu mülkiyetinin denetimini devlete farz kılar. Devlet hazinesi, posta hizmetleri, telefon, internet hizmetleri ve uydu iletişimi gibi iletişim hizmetlerinden gelir elde eder. Yine devlet hazinesi, otobüs, tren, gemi ve havayolu gibi toplu taşıma hizmetlerinden de gelir elde eder. İnsanların işlerine yapılan harcamalar, kamu mülkiyeti ile ilişkili fabrikaların, imalat ve ileri düzeyde teknoloji gibi devlet sermayeli büyük sanayilerin oluşmasına yol açar. İslam Devleti, ayrıca Şeri hükümlere göre topraklarına giren mallardan vergi alır.

Yükümlülüklerini yerine getirmek için Beytül Malın yeterli geliri yoksa, devlet, normal yaşam standartlarına göre temel ve lüks ihtiyaçlarından fazla malı olan zengin Müslümanlardan vergi alabilir. Yoksul ve borçlu olanlar gibi zengin olmayanlardan hiçbir şey alınmaz. Müslüman topluma farz olan şu altı nedenden dolayı ancak vergi alınabilir. 1-cihat. 2- Askeri ve ilintili sanayi. 3- Fakir, muhtaç ve yolda kalana harcamak. 4- Askerler, memurlar, hâkimler, öğretmenler, doktorlar ve ümmete hizmet sunan benzeri kişilerin maaşlarını ödemek. 5- Kamu yolları, okullar, üniversiteler, hastaneler, camiler, su tedariki ve benzer hizmetler gibi yokluğu ümmete zarar veren hizmetler ve bakımı. 6- Kıtlıklar, depremler, seller, salgınlar ve düşman saldırıları gibi acil durumlar.

Ey Pakistan Müslümanları! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.”[Taha 124] Ekonomik sefaletimizin nedeni, PTI hükümetinin İslam’ın rehberliğini göz ardı etmesi ve IMF’nin ekonomik egemenliğine teslimiyetidir. Hükümet, zalimane vergiler dayatıyor, bireylerin finansal kapasitesini tamamen göz ardı ediyor, ekonomimizi felç ediyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın haram kıldığı yerlere harcama yapıyor, bizi ekstra borca boğuyor. İslam uygulanmadıkça asla dilencilikten kurtulamayacağız, rahat ve huzura kavuşamayacağız. PTI hayal kırıklığından sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için muhakkak ki Hizb-ut Tahrir ile çalışmanın zamanı gelmiştir.
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER