Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK–BA–2020–MB–TR–44 H. 21 Zilka’de 1441
M. Pazar, 12 Temmuz 2020

Pakistan’ın Laik Hükümdarları, Batıyı Hoşnut Etmek için Putperestliği ve Müşrikliği Destekliyorlar

Bir kez daha Tahir Mehmood Ashrafi önderliğindeki Pakistan Ulema Konseyi, sömürgeci yönetimi desteklemek için bir “Fetva” yayınladı. Bu sefer fetvada devlet pahasına İslamabad’da bir Hindu tapınağı inşa edilmesini onayladı. Beklenildiği gibi bu resmi “Fetva” nın delilleri, Kur’an ve Sünnet değil, laik belgeler ve açıklamalardır. Batı önünde laik kimliğe sahip olduğunu göstermek için can atan Pakistan Müslüman Birliği-N, İslamabad’ın H-9-2 sektöründe Hindu tapınağı inşası için büyük bir arsa verdi. Khawaja Asif tüm dinlerin eşit olduğunu iddia etti. Pakistan Halk Partisi Hindu “Holi “ festivalini kutladı ve tapınağın inşasını destekledi. Bajwa-İmran rejimi, Hindu Tapınağı ve Sih Gurdwara’nın inşası için devlet hazinesini ardına kadar açtı. Gerçekten de laik yönetici elit, Batının Pakistan Müslümanlarına laik düşünceyi ve yasaları zorla dayatan rejimlere tolerans gösterdiğini biliyor. En son 9 Temmuz’da eski ABD Güney ve Orta Asya Dışişleri Bakan Yardımcısı Alice G. Wells, İmran Han’ın tapınağın inşasıyla ilgili tutumunu övdü. Bunun dini hoşgörü ve ılımlılık vizyonu olduğunu söyledi.

Batı uygarlığı, insanın Yaratıcısıyla olan ilişkisini entelektüel temelde ele almaz. Hristiyan dünyası dini farklılıkları çözemedi ve bu başarısızlık, Batı dünyasını uzlaşmacı laikliğe doğru itti. Laiklik, Yaratıcının varlığı sorununu akıl temelinde çözmez. Aksine dini, entelektüel söylemin dışında bırakır ve onu özel bir mesele olarak kabul eder. Laik düşünce, dini akıl temelinde değerlendirmediği için tüm dinlerin eşitliği fikrini ortaya attı. Laik duruşa göre tevhidin mabedi olan bir cami ile şirkin mabedi olan tapınak arasında hiçbir fark yoktur. Batı, uygarlığının akıl ve kanıtlara dayandığını iddia eder, ancak insanın en önemli meselesi olan yaratıcısıyla ilişkisini entelektüel tartışma alanı dışında tutar. Dünyaya acımasız, materyalist bir uygarlık empoze etti, öyle ki insanlık, baskısı altında inim inim inlemektedir.

Tam tersine İslam, dünyaya tevhit düşüncesini sundu, Allah’ın varlığını doğrulamak için entelektüel kanıtlar ortaya koydu. Mekke kâfirleri, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Kuran’ı kendisinden getirdiğini iddia ettiğinde, Allah Subhânehu ve Teâlâ Kureyş’e meydan okudu. Eğer iddianızda doğru iseniz, Kuran’ın bir benzerini getirin buyurdu. İslam’ın diğer tüm dinler karşısındaki doğruluğu, üstünlüğü, dürüstlüğü güçlü kanıtlarından kaynaklanmaktadır. Müslümanlar, tüm dinlerin eşit olduğu fikrini kabul etmezler. İslam ümmeti, İslam davetinin taşıyıcısıdır. Bu çağrıyı tüm dünyaya taşımak, tüm insanlığı tek hak dine hidayet etmek ile sorumludur.

Laik, liberal, politik ve askeri liderlik, Batı uygarlığını seviyor. Devlet aygıtlarını kullanarak Batı uygarlığını, sistemini ve değerlerini bize dayatmakta ısrarcı. Ancak Pakistan Müslümanları, tevhide sıkı sıkıya inanıyorlar, İslam’a çağırıyorlar, putperestliği ve şirki zulmün en kötüsü olarak görüyorlar. Diğer tüm dinleri batıl görüp reddediyorlar. Elbette İslam’ın emriyle, gayrimüslimlerin İslam Devletinde dinlerine göre yaşamalarına izin verilir, ancak İslam Devleti inançsızlık ve şirkin hamisi olamaz. Bu nedenle diğer dinlere ibadet yerleri inşa etmek için fon sağlayamaz. Bu konu sadece tapınakların inşasıyla sınırlı değildir, inançsızlığın korunması, uygulanması veya yayılması da böyledir.

Bu yöneticiler bizden değil, aksine İslam dünyasındaki Batı uygarlığının hamisidirler. Bu yöneticilerin düşünceleri, değerleri, duyguları ve politikaları, Müslüman kitlelerin düşüncelerinin tam tersidir. Pakistan’ın net bir yönü yok, çünkü yöneticiler, kitlelerin kabul etmediği Batı politikalarını uyguluyorlar. Bu nedenle her zaman devlet, entelektüel ve politik olarak Müslüman kitlelerle kavgalıdır. Bu sömürgeci sistem, Pakistan’ın Batının kölesi olarak kalmasının sigortasıdır. Pakistan sadece halkının kalbindeki İslam ideolojisi ile kalkınacaktır. Sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet İslam’a çağıracak, İslam’ı uygulayarak Müslümanların hayatını, servetini, onurunu ve kutsallıklarını koruyacak, ayrım yapmadan Müslümanların ve gayrimüslim vatandaşların işlerini güdecektir. Bütün Müslümanları tek bir yönetim altında birleştirecek ve İslam’ın tüm dünyaya hâkim olmasını sağlayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ  Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah’tır.[Tevbe 33]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER