حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: PKu2013BAu20132012u2013RSu2013TRu20130015 |
H. 24 Cumâde’s Sânî 1433 M. Çarşamba, 16 May 2012 |
-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir / Pakistan Resmî Sözcüsünün Eşinden, Keyâni'ye, Zerdâri'ye ve Bütün Amerikan Ajanlarına Açık Bir Mektup
Ey Amerika'nın Köleleri!
Çok iyi biliyorsunuz ki; Hizb-ut Tahrir / Pakistan Resmî Sözcüsü olan eşim Navit Butt, 11 Mayıs 2012 Cuma günü saat 12:30'da çocuklarımızı okuldan eve getirirken evin kapısına ulaşmadan önce gizli servis personellerinden sekiz on kişi onun üzerine çöreklenmiş ve onu, genellikle Pakistan İstihbarat Birimi ISI'nın kullandığı araçlardan olan Suzuki tipi bir cipin içerisine koymuşlardır. Buda komşularımızın gözü önünde gerçekleşmiştir. Zira bir görgü tanığı, istihbarat araçlarından birinin Navit'in arabasının yolunu kestiğini ve siyah pantolon ve benekli gömlek giyimli sekiz on adamın "güvenlik" diye bağırarak araçtan indiklerini ve resmî elbise giymiş olan istihbarat görevlilerinin de bu adamlara eşlik ettiklerini söylemiştir. Buda çocuklarımın çok korkmalarına yol açmış ve bunun etkisiyle eve ağlayarak girmişlerdir. Benim, en büyüğü on ve en küçüğü iki yaşında olmak üzere dört oğlum vardır.
Eşimin, onu kaçırmanızı gerektirecek bir "suçu" olmadığını çok iyi bildiğiniz gibi "ilahınız" Amerika'nın neden bunu bir suç olarak gördüğünü de çok iyi bilmektesiniz. Zira benim eşimin tek "suçu", İslam dünyasında en büyük bir hizib olan ve İslamî hayatı yeniden başlatarak İkinci Raşidi Hilafet'i yeniden kurmak için çalışan Hizb-ut Tahrir'in Pakistan Resmî Sözcüsü olmasıdır.
Müşerref, 2003 yılında Hizb-ut Tahrir'e yasak koymuştur. Çünkü hizib, hızlı bir şekilde aralarında ileri gelenlerinde olduğu tüm insanların güvenini kazanmaya başlamıştır. Sonuçta ortada, 57 devletçik olmasının yerine tek bir emirin altında İslamî tekbir devletin olmasını istemeyen herhangi bir Müslüman yoktur. Bundan dolayı bu fikrin geniş bir şekilde kabul görmesinden aşırı şekilde korkan Amerika size, Hizb-ut Tahrir'i yasaklamanızı dikte etmiştir. İşte o günden itibaren gizli servisler, Hizb-ut Tahrir'in üyelerine karşı acımasızca tutuklama, sıkıştırma ve kaçırma operasyonları kampanyası başlatmışlardır. Nitekim eşimi de birçok kez kaçırmaya çalışmışlardır. Zira onu kaçırmaya çalışan polis memurları onun çevresini kuşatmışlar ancak Allahu [Subhânehu ve Te'âla] her defasında onu korumuş ve kurtarmıştır. Hatta yasaklamadan hemen önce de kaçırılma tehditleri altında yaşıyorduk. Bu tehditse; kendisini İslamî olarak adlandıran ve rolü de İslam'ın ve Müslümanların düşmanlarına karşı Müslümanları korumak olması gereken birimler tarafından İslamî bir ülkede olmaktadır. Ancak çok üzücü olansa bu kurumların, sizin gibi Amerika'nın kuklası olan kişileri korumak için paralı asker olarak çalışmaya devam etmeleridir. Hatta onlar, İslam'ın Pakistan'da kamil bir şekilde tatbik edilmesini istemelerinden dolayı Müslümanlara karşı casusluk yapmaktalar, muhlisleri kaçırmaktalar ve onları cezaevlerine atmaktadırlar. Halbuki Pakistan, İslam adıyla ortaya çıkan topraklar olup bu Müslümanların tek "suçları da", İslam için seslerini yükseltmeleri ve Allah'ın kelimesini Allah'ın arzında yüceltecek olan daveti yaymalarıdır. Çünkü onlar, İslam tüm dünyaya egemen oluncaya kadar mücadele edeceklerdir.
Ey kendisini yok pahasına Amerika'ya satanlar; sizler, bu gibi iğrenç ve ödlek amellerinizle Hilafet Devleti'nin kurulmasını engelleyeceğinizi mi sanıyorsunuz? Yada bizleri tehdit ederek onun için çalışmaktan vazgeçireceğinizi mi sanıyorsunuz? Hayır! Vallahi hayır! Bilakis sizlere, Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in muhatabı olan Kureyş liderlerine söylediğini söyleriz; Vallahi bu dini terk etmem için sağ elime güneşi sol elime de ayı koysalar Allah onu hakim kılıncaya yada ben bu uğurda can verinceye kadar onu asla terk etmem. Ey ümmetin hainleri ve bu dinin düşmanları, dilediğinizi yapın! Allah'a ve ordusuna savaş açan Amerika, İngiltere ve Avrupa gibi Müttefikiniz ve "İlahlarınız" için dilediğiniz kadar paralı asker toplayın! Görün bakalım galip olan kim olacak?
Navit Butt gibi bir adamı kaçırmakla ne elde ettiniz? Yoksa Hilafet'e olan davetin duracağını mı sanıyorsunuz? Yoksa hasta olan bir adamı kaçırmaları için sekiz on baltacıyı göndererek onu mahkemesiz yada kanunsuz bir şekilde gizli zindanlarınıza sürüklemelerini başarmanızdan dolayı Amerika'nın tapınaklarında alkış ve onur mu elde edeceksiniz? Kendisiyle hükmettiğiniz yasanızı ve orman kanununuzu kutlarız!
Gizli servis görevlileri, sizin açınızdan olana gelince; sizlere derim ki; Allah'tan ittika edin ve İslam'ı ve Müslümanları korumak için çalışmamanızdan dolayı size yazıklar olsun. Zira sizler bu eylemlerinizle, bizim en büyük düşmanımızın çıkarı için Allah'a, Resulüne ve müminlere hıyanet etmektesiniz. Nitekim Keyâni, Zerdâri ve Gilâni'nin ellerinden, Kabileler Bölgesi, Afganistan ve Pakistan'ın dört bir tarafındaki masum Müslümanların kanları damlamaktadır. Yoksa sizler, bu eylemlerinizle ailenizin ekmek ve suyunu sağlayacağınızı mı sanıyorsunuz? Aslında sizler, bu ülkeyi yok etmenizden dolayı hem kendinizin hem de çocuklarınızın geleceğini yok ediyorsunuz. Gerçekten sizin geçim kaynağınız nereden gelmektedir? Ahiret hayatının olduğu ebedî hayata gelince; şüphesiz sizler, oradaki fırsatınızı kaybetmektesiniz. O halde Allah'tan ittika edin. Çünkü sizler, kafir değil Müslümanlarsınız. Dolayısıyla sizlerin, İslam'a yada küfre olan bağlılığınızı belirlemeniz gerekmektedir. Yani ya Gilâni, Keyâni ve Zerdâri ile yada Hizb-ut Tahrir ve Müslümanlarla birlikte olacaksınız? İyi biliniz ki; o hainlerin yönetimi, sizin amellerinize bağlı olmasının yanı sıra sizin omuzlarınıza dayalıdır. Şayet onları ayaklarının altından sarsmaya karar verirseniz bu dünyada kurtuluşa erenlerden ve ahirette de Allah'ın kendilerini hayırla mükafatlandırdığı kimselerden olacaksınız.
Ey Keyâni, Zerdâri ve Gilâni! "Habibullah Selim" ve eşimi derhal serbest bırakınız! İyi biliniz ki; onların esir olarak kaldıkları günler uzadıkça sizlerin de cürümlerinizden dolayı yaklaşan cezalarınız da artacaktır. Zira Hilafet'in, işlemiş olduğunuz tüm cürümlerinizden dolayı sizleri muhasebe edeceğini çok iyi bilmelisiniz. Vallahi onun geleceği gün, gerçekten çok yakındır. İşte o gün, darağacının ipleri sizin boynunuza dolanacak ve mücrimlerin sonu, onları dikkate alanlar için daima bir ders ve ibret olacaktır!
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |