ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Pakistan’daki askeri varlığı ile ilgili bir açıklama yaptı. Bu açıklama, ABD elçiliklerinin, konsoloslukların ve istihbarat üslerinin kapatılmasını, tüm ABD’li diplomatların, istihbarat birimlerinin ve paramiliter personelin ülkemizden kovulmasını gerektirir. 5 Ocak 2017 günü giderayak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, “Çıkış Müzekkeresinde”ülkemizde “Yüksek Teknoloji Taktik Güvenlik Operasyon Merkezinin” olduğunu söyledi. Hâlbuki diğer operasyon merkezleri, Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi sadece istila ve işgal sonrası kurulmuştur! Müzekkere ayrıca diplomatik misyonları korumak bahanesiyle ABD askerlerinin konuşlandırılmasına açık çek veren Deniz Güvenlik Hizmetleri (MSG) programının varlığını da kabul etti. Kelimenin tam anlamıyla bir kale olan başkentteki yeni ABD Büyükelçiliği dâhil ABD diplomatik misyonları, 31 Temmuz 2015 yılında açıldı ve 85 milyon dolara mal oldu. Bu elçilik, işgal altındaki Irak’ın ardından dünyadaki en büyük ABD Büyükelçiliğidir. Ayrıca Pakistanlı Müslümanlar, Pakistan’da 44 FBI ofisi olduğu ile ilgili raporları da unutmamalıdır. FBI’ın Pakistan’da kalıcı bir rolü olduğunu söyleyen ABD’nin Pakistan Büyükelçisi Wendy Chamberlin, “Orada sürekli FBI ajanlarımız olacak. Sadece iki haftalığına gelip gidenler değil, yerleşik olanlar da var”dedi. ^{[12 Mayıs 2002 New York Times]}

Bu tür ABD kaleleri ve casusluk karakolları, Müşerref’in Amerikalılara Pakistan kapılarını açmasından bu yana Pakistan’ı istikrarsızlaştıran “terör ağının” omurgasını oluşturmaktadır. Terör ağları, ülkemizde kaos saldırılarını orkestra etmek için ABD’nin gözü, kulağı ve elidir. Kaos, Amerikan dış politikasının doğrudan bir sonucudur. Özellikle de düşük yoğunluklu çatışma ve “örtülü operasyonların.” Düşük yoğunluklu çatışma, iç istikrarı hırpalar. Yeteneğimizi somurur, potansiyelimizi tüketir. “Daha fazlasını yapmamız için” sürekli ABD müdahalesine haklı gerekçe verir. Amerikan desisesi olan örtülü operasyonlar ve “sahte bayrak” saldırıları, Güney Doğu Asya’dan Latin Amerika’ya kadar tüm dünyada elçilikler ve istihbarat gözetiminde yürütülmektedir. Çatışma, kesinlikle bir ülkeyi bitirir. Pakistan’ın şu anki yöneticileri, ABD için kapıları açık tutuyorlar. Bu terörist devletle ittifak kuruyorlar. İhanetlerini fersah fersah genişletiyorlar. Oysa Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَا مِنْ عَبْدٍ يَسْتَرْعِيهِ اللَّهُ رَعِيَّةً يَمُوتُ يَوْمَ يَمُوتُ وَهُوَ غَاشٌّ لِرَعِيَّتِهِ إِلَّا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ  “Hiçbir yönetici yoktur ki Müslüman tebaasını idare eder, sonra onları aldatmış bir halde ölürse, muhakkak ki Allah, ona cenneti haram kılar.”^[Müslim]

Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları! ABD’nin topraklarımızdaki zehirli varlığını ortadan kaldırarak Müşerref, Keyâni ve Rahil’in döşediği yolu temizlemek sizin görevinizdir. Silahlı kuvvetlerimiz ve samimi kabile savaşçıları, silahlarını bölgedeki Amerikan varlığına çevirmedikçe fitne ve kaos sona ermeyecektir. Bu ABD varlığı, karmaşık planların kaynağıdır. Uzun süredir askeri ve sivil hedeflere yönelik terör eylemlerinin finansmanı ve sofistike silahların tedarikçisidir. Bu varlık, topraklarımızda var olduğu sürece bu yıkıcı savaşın sona erdiğini göremeyeceğiz. Hatta şuan kaybettiklerimizden çok daha fazlasını kaybedeceğiz. Emin olun çok yakında yeniden kurulacak olan Hilafet, silahlı kuvvetleri ve aşiret savaşçılarını bölgedeki Amerikan varlığı ile savaşmak için derhal seferber edecektir. Kalplerine korku salacak, şeytanın vesvesesini bile unutacaklardır. Ümmete karşı besledikleri hırsı param parça edecektir. Tüm bunlar bir saat içinde mümkündür, eğer siz yeniden İslam’ın devlete, anayasaya ve otoriteye dönüşü için Hizb-ut Tahrir’e nusret verir ve sadece Allah’tan korkan bir askeri komutanı başa getirirseniz.