حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Bürosu
No: |
H. 11 Muharrem 1433 M. Salı, 06 Aralık 2011 |
Suriye Rejiminin Arap Birliğinin Protokolunu Kabul Etmesi; İnsanların İradesini Kırmakta Başarısız Olduktan Sonra Zaman Kazanmak İçindir
Suriye dışişleri bakanlık sözcüsü Cihad Makdisi Pazartesi günü 05/12/2011'de Şam'ın Arap Birliğinin gözlemci gönderme önerisine olumlu yanıt verdiğini açıkladı. Şam'da gazetecilere konuşan Makdisi şöyle anlattı: ‘Suriye hükümeti Suriye'de sekiz aydan beri devam eden şiddete son vermeyi hedefleyen öneriye; Suriye'nin bu dayanışmadan çıkaracağı anlayışa göre olumlu yanıt vermiştir'. Suriye rejiminin tutumunu hiç değiştirmeyecek bu şartlı kabul ile alakalı açıklama; Arapların ard arda verdiği sürelerden dolayı 1000 kişiden fazla şehit düştükten, şehirlere kuşatıp tanklarla girdikten, rejimin kendisini rezil edecek ve iddia ettiği gibi gerçek düşmanının (İsrail) değil de kendi halkının olduğunu görecek şekilde evleri içindekilerle birlikte toplarla bombaladıktan sonra yapılmıştır. Fakat bu açıklamanın yapıldığı sırada Suriye rejiminin katliamları şehirden şehire durmaksızın devam ettiği halde, acaba bu aldatıcı ve sahte kabulun gerçeği nedir? rejimin onu kabul etmesine zorlayan şey nedir?
Suriye'deki gelişmeleri gözlemleyen kişi Suriye rejiminin korkunç bir plana göre hareket ettiğini görecektir. Rejim bu planın iç kısmını oluşturmaktadır. Şöyle ki; rejimin istihbaratı ve çeteleri mümin ve savunmasız halk hakkında insanlığın en iğrenç cinayetlerini işlemek, devrimi etkisiz hale getirmek için devrimin yönetim kadrosunu takip ettikten sonra öldürmek, devrimin yayılmasını engellemek için insanlardan ve askerlerden olabildiğince katletmek, halkın içine korku ve teslimiyet yerleştirmek için işkencenin ve zilletin en şiddetlisini açıkça işlemek, geleceği kötü olan Beşşar rejiminin yıkıldığı takdirde dışarıya doğru yayılabilecek iç ve etnik savaşın olabileceğini tehdit etmek... Beşşar ve babasının rejimini üreten Amerika ise bu planın belirgin olan dış kısmını oluşturmaktadır; Onunla birlikte kendi ürünü olan Arap Birliğinden bir kısım devletler, İslami Dayanışma Örgütü, Türkiye ve İran da bulunmaktadır. Planın bu kısmı ise; devrimi yok etmek amacıyla Suriye rejimine ard arda süre vermek, içeride iç savaşın çakabileceğini ve bu savaşın bölgeye yayılabileceğini korkutmak suretiyle Suriye'deki Müslümanlara karşı yapılan desise ve entrikaların devamını oluşturmaktadır. Zira Beşşar'ın ağzı aynı sözü söylemede Amerikan başkan yardımcısı Joseph Biden'in ağzı ile birleşti. Bu planın devamı olarakda Türkiye'ye söz konusu seçeneğin öncülüğüne yetki vermek suretiyle Suriye rejimine karşı her hangi bir uluslararası operasyonun gerçekleşmesini engellemektir. Zira Türkiye bu hususta (bu rejim hesabına) en çok oyalama yapanlardan biridir. Bu iki tarafın attığı adımlar; alternatif sağlanıncaya kadar Suriye rejiminin can çekişme sürecini uzatmada birleşmektedirler.
Rejimin işlediği cinayetlere ve uluslararası entrikalara rağmen devrim devam etti. Hatta rejimi değiştirmek için devrimin alevi ve azimeti daha da arttı. Onunla birlikte de ordudan ayrılma rejime karşı çok büyük tehlike arz edecek ve onu gerçekte tehdit edecek şekilde arttı. Özellikle ayrılan askerler gösterileri korumaya geçip güvenlik güçleri ve çetelerle çatışmaya girince daha da arttı. Zira bu iğrenç rejim bu durumun kendi varlığını tehdid etmek suretiyle -ordu arasında- daha fazla ayrılmaların artacağından emin olamaz. Suriye rejiminin tutumunun değiştirmeye zorlayan husus işte budur. Yoksa rejimin emin olduğu Arap Birliği veya uluslararası kararlar değildir. Zira Suriye rejimi kendi tutumunu Arap Birliğinin kararlarına göre değil, insanların iradesini kırmada başarısızlığından dolayı değiştirdi. Nitekim Esad devrildikten sonra onun ve ailesinin geleceğini tertip etmek için Rus-Amerikan görüşmelerin var olduğuna dair haberler geçmektedir. Arap Birliği de kendi tutumunu; insanların direnişini gözlemledikten ve rejimin de onları kendi otoritesine boyun eğdirmekten aciz kaldıktan sonra sergiler. Rejimin devrilişinin yaklaştığı herkesçe anlaşılınca Arap Birliği; alternatifin bulunmasında kendi rolünü oynayacaktır. İşte onun devreye girmesinin sebebi budur.
Ey sabit dağlar gibi direnen, sabr eden ve ayaklanan Müslümanlar!
Zevale mahkum olan bu rejimin cürüm ve cinayetlerine karşı dağların bile dayanmadığı fakat sizin direnmeniz ve dayanmanız, buna da ordu arasında cereyan eden ayrılmaları katacak olursak, işte rejimi yok etmeye yeterlidir. ‘Allah-u Ekber' ve 'Allah'tan başkasına asla eğilmeyiz' gibi taşıdığınız imani sloganlar, ordudan ayrılanların oluşturduğu birliklere ‘Halid Bin Velid Bölüğü' ve 'Usame Bin Zeyd Bölüğü' gibi mubarek isimler vermeleri, gösterilerin Cuma günlerinde veya diğer günlerde camilerden hareket etmeleriniz, alimlerin buna katılması, insanların tutuklamalara, öldürmelere ve zillete maruz kalmasına rağmen devamde devam etmeleri...İşte bunların hepisi devrimin hayırlı olduğunun müjdesidir. Ayrıca bu devrim; Allah-u Teala'yı razı edecek değişimle özdeşleşirse ve sadece O'na ibadet edip kendi dinini bütün dinler üzerine hakim kılmak gayesile sınırlı kalırsa, şüphesiz bu durum sizin rejimin sizi düşürdüğü bu kötü musibeti Allah katında size sevabın kat kat verileceği güzel bir mükafaata dönüştürmenize imkan sağlayacak, sizi kör ve dalalet değil Rabbleri katında basiret ve hidayet üzere ayaklanan halkların önüne geçirecektir. Böylece hakkıyla tarihe şanlı olarak girecek, dünyayı da ahireti de kazanacaksınız. Zira Allah'ın izniyle onun katında rıza ise her şeyden büyüktür.
Ey Müslümanlar!
Şu kesindir ki Suriye rejimi size karşı hayatında bir kere için dahi olsa asla sadık olmayacaktır. Kendisi vakit kazanıp sizi oyalamaya çalışıyor, çünkü o biliyor ki size karşı sürdürdüğü öldürme işini durduramaz yoksa yok olur. Zira o halkların kanını ememek üzere beslenen kan emici türündendir. Her ne kadar Allah-u Teala'ya olan imanınız; direnişinizin ve rejimin iradesini kırmanızın kaynağı olmakla birlikte, fakat Allah-u Teala'nın nizamını, sizin kurtuluşunuzun can simiti ve gemisi yapınız, Raşidi Hilafeti ikame etmek suretiyle evrensel bir proje erbabı olunuz. Zira Resulullah (صلى الله عليه وسلم) onun ahir zamanda vuku bulacağını ve Şam'ın da Dar-ul İslam olacağını müjdelemiştir. Ey sabreden Müslümanlar Resulullah (صلى الله عليه وسلم)'in buyurduğu gibi olun: "أَلا إِنَّ رَحَى الإِسْلامِ دَائِرَةٌ، فَدُورُوا مَعَ الْكِتَابِ حَيْثُ دَارَ، أَلا إِنَّ الْكِتَابَ وَالسُّلْطَانَ سَيَفْتَرِقَانِ، فَلا تُفَارِقُوا الْكِتَابَ، أَلا إِنَّهُ سَيَكُونُ عَلَيْكُمْ أُمَرَاءُ يَقْضُونَ لأَنْفُسِهِمْ مَا لا يَقْضُونَ لَكُمْ، إِنْ عَصَيْتُمُوهُمْ قَتَلُوكُمْ، وَإِنْ أَطَعْتُمُوهُمْ أَضَلُّوكُمْ"، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللَّهِ، كَيْفَ نَصْنَعُ؟ قَالَ:"كَمَا صَنَعَ أَصْحَابُ عِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ، نُشِرُوا بِالْمَنَاشِيرَ، وَحُمِلُوا عَلَى الْخَشَبِ، مَوْتٌ فِي طَاعَةِ اللَّهِ خَيْرٌ مِنْ حَيَاةٍ فِي مَعْصِيَةِ اللَّهِ" ‘'Şüphesiz İslam değirmeni dönmektedir ve siz de onun döndüğü istikamette dönün. Şüphesizki (bir zaman için) Kitap (Kur'an) ve otorite (devlet) birbirinden ayrılacaktır, fakat siz Kitap'tan asla ayrılmayın. Şüphesiz başınıza öyle emirler(yöneticiler)geçecek ki kendi nefisleri için hoşlanırken sizin için hoşlanmayacaklardır. Bu durumda eğer siz onlara karşı gelirseniz sizi öldürürler. Fakat eğer onlara itaat ederseniz sizi saptırırlar. Dediler ki: Ey Allah'ın Resülü! Nasıl yapalım? Dedi ki: Tıpkı Meryem oğlu İsa'nın taraftarlarının yaptığını yapın. Onlar demir testerelerle kesilip çarmıha gerilmişlerdir. Şüphesiz Allah yolunda ölüm O'nun itaatsızlığında hayattan daha hayırlıdır''.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |