Birkaç gün önce Kasrin’de başlayan, daha sonra dalga dalga diğer şehirlere yayılan protestolar, İslam’ın adalet ve ihsanla güdülmesini emrettiği işlerin rejim tarafından ihmal edildiğini gösterir. Biz, yalan vaatler, marjinalleştirme ve işleri kötü gütme gibi rejim zulmüne tanık olduk ve hâlâ da oluyoruz.

Bu olaylar karşısında aşağıdaki hususlara dikkat çekmek kaçınılmazdır:

Yöneticilerin ihmalkârlığını ve işleri kötü gütmelerini reddetmek farz olduğu gibi insanların haklarını talep etmeleri de farzdır hatta şeran arzu edilen bir şeydir. Bu nedenle biz, siyasi doğasını koruduğu, şiddet ve başkaldırı eylemlerine dönüşmediği sürece bu protestolardan yanayız.

1. 1.İşsizlik, geçim sıkıntısı, işleri kötü gütme, yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma ve oportünizm, İslam akidesine zıt, bozuk ve hatalı kapitalist ideolojiyi uygulamanın bir tezahürüdür. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: 

ومَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى“Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” ^{[Taha 124]}

1. 2.Bu rejim, İslam’ı elinin tersiyle iterek kendisini sömürgeci kâfir Batının kollarına attı. Batının talimatlarına rıza gösterdi. Uluslararası örgütler ve Batı ülkelerinin tanıklığıyla böbürlendi. Ancak bu kuruluşlar ve ülkelerin, sadece kendi sistemleriyle övündüklerini unuttu. Bu ülkeler bu sistemlerini şirketlerin çıkarlarına hizmet etsin diye ülkemize getirdiler. Ülkemize ve diğer Müslüman ülkelere gelen şirketler, hem servetimizi yağmalamakta hem de çocuklarımızın enerjilerini vampir gibi emmektedir.

Ey Tunus halkı!

Size sunulan yamacı çözüm kırıntılarına sakın aldanmayın. Bunlar sadece birer ağrı kesici ve geçici uyuşturucudur. Başarılı oldukları kabul edilse bile bu çözümleri temel amacı, bazı sıkıntılarınızı bir süreliğine de olsa hafifletmektir. Çok geçmeden o sıkıntılar tekrar nüksedecektir. Bilin ki temiz ve saf akideden fışkıran adil şeri hükümleriyle yüce İslam ideolojisi, birey ve toplumun temel ihtiyaçlarının garantörüdür. Yoksulluk, işsizlik ve yolsuzluğun ortadan kaldırılmasının yegâne güvencesidir. İslam Devletinde yönetici, insanların işlerini güden gerçek bir çobandır. Hiçbir şey onu bundan alıkoyamaz. Müslüman çocukları açken, o tok olmaz. Müslüman çocukları, vali ve yetkililerin zulüm ve adaletsizliğinden kıvranırken, o zevki sefa sürmez. Müslüman çocukları kaçmak için kendisini denize atarken ve bazıları da kahırdan kendini ateşe verirken, o sarayında rahat uyumaz.

Hizb-ut Tahrir olarak biz, size seslenerek diyoruz ki, dosdoğru Allah’a ibadet etmenin, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamanın, yalnızca O’na itaat etmenin, bizim için seçip beğendiğine uymanın, bir daha asla dönmemek üzere ülkemizden bozuk sömürgeci kapitalizm ve onun ajanlarının kökünü kazımanın zamanı gelmiştir. Artık her basiret sahibi şunu fark etmelidir ki bizi, bu duruma düşüren bu sistem için yegâne köklü çözüm, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak üzere bizimle çalışmaktır. Hilafet Devletinde Ukab bayrağı, ülkemiz ve diğer Müslüman ülkeler üzerinde onurla dalgalanacaktır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُـوا اسْتَجِيبُـوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُـولِ إِذَا دَعَـاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُـوا أَنَّ الله يَحُـولُ بَيْنَ الْمَـرْءِ وَقَلْبِـهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَـرُونَ ”Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}