حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Tunus Vilayeti
Medya Bürosu
No: TN–BA–2016–MB–TR–15 |
H. 27 Şa'bân 1437 M. Cuma, 03 Haziran 2016 |
Hizb-ut Tahrir, İslam Şeriatını Uygulamak için Çalışır, Bu bir Suç Mudur?
Kemal el-Cendubi, 04 Haziran 2016 Cumartesi günü başkent Kongre Sarayı’nda düzenlenmesi planlanan Hizb-ut Tahrir konferansının yasaklanmasını şu sözlerle savundu:
“Konferansın sloganının, tüm terörist İslami gruplarca benimsenen tekfirci düşünce ile doğrudan bir bağlantısı vardır” ve “Bu konferansın düzenlenmesine izin vermek, Hilafet sisteminin meşruiyetini kabul etmek ve dolayısıyla Tunus sivil devleti ve siyasal sisteminin şeklini belirleyen anayasa hükümlerini ihlal etmek demektir.” [Tunus, bağımsız ve özgür bir devlettir, dini İslam, dili Arapça, yönetim sistemi de cumhuriyettir.]
el-Cendubi’nin bu açıklamasına yanıt olarak biz de deriz ki:
1- İslam Devletini kurmak için şiddeti yöntem olarak benimseyen örgütlerle Hizb-ut Tahrir’in hiçbir bağı yoktur. Kaldı ki fiziksel eyleme başvurmadan fikri çatışma ve siyasi mücadele yaparak Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna uyan Hizb, İslami hayatı yeniden başlatmak için 1953 yılında kurulduğunda daha bu örgütler hayatta bile değildi. Parti tarihi bu gerçeğin kanıtıdır. Hizbin daveti, İslam dünyasının doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar dünyanın her tarafına yayılmıştır.
2- Hilafet Devleti isteği, İslami Şeriatın bir farzıdır. Nitekim Kuran ve Sünnette geçen katı deliller bunu kanıtlar. İslam, ruhani ve kehanet dinidir, bünyesinde yönetim ve devlet sistemi barındırmaz diyen oryantalistlerin söylemlerine teşvik eden aykırı seslerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
3- Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Şeriatını uygulamak için çalışmak meşrudur. Bu meşruluk, laiklik ilkesine ve Batılı sömürgeciliğe bağımlılık kuralına dayalı bir sistemden izin ve ruhsat almayı gerektirmez. Sömürgecilik, zenginliklerimizi yağmalamak, ülkemize egemen olmak ve bizi faydacı materyalist Batı uygarlığı sistemine entegre etmek için çalışıyor.
4- Biz Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bizi İslam ile onurlandırdığı bir milletiz ve nimet olarak da bu yeter. Biz, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bizi insanlar için çıkarılmış en hayırlı olmak ve İslam davetini tebliğ ederek insanlara şahitlik yapmak için onurlandırdığı bir ümmetiz. Kuzey Afrika ve Endülüs’e İslam’ı yaymak için Müslüman ordulara komutanlık eden selefimiz Ukbe b. Nafi bunun en güzel örneğidir.
5- Tunus anayasası ve kanun her şeyin üstündedir argümanına gelince, absürt bir argümandır. Çünkü el-Cendubi’nin dayanağı anayasa, insan yapımı bir anayasadır ve kendisiyle çelişiyor: Nasıl Tunus’un dini İslam der de sonra İslam’ı yasaklayarak ve İslam için çalışanları suçlu kategorisine sokarak kendisiyle çelişebilir? Cumhuriyet rejimi, İslam ile taban tabana zıt bir rejimdir. Tunus Müslümanları İslam’dan başka bir rejim tanımazlar. Çünkü İslam ve İslam hükümleri üstündür, üstün gelinmez.
يُرِيدُونَ لِيُطْفِؤُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.” [Saff 8]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Tunus Vilayeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: 71345949 / 21430700 http://www.ht-tunisia.info/ar/ |
Fax: 71345950 E-Mail: tunis@htmedia.info |