حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2018–MB–TR–27 |
H. 12 Muharrem 1440 M. Cumartesi, 22 Eylül 2018 |
Kötü Ekonomik Durumu Tedavi Etmek, Onu Var Eden Yozlaşmış Siyasi Vakayla Olmaz, Aksine İslami Otoriteyi Yeniden Ümmete Vermekle ve Bütün İşlerimizde İslam’ı Uygulamakla Olur
İl il dolaşan Razzaz hükümeti, temasları sırasında yeni vergi tasarısının yanı sıra Ürdün’deki ekonomik düzen ve siyasal sisteme yönelik de halkın yoğun tepki ve protestosuyla karşılaştı. İnsanlarla yaptığı görüşmeler sonrası şimdi hükümet, yasayı meclise sunmaya hazırlanıyor. Hem de hükümetlerin suç ortağı, halkın yaşadığı sefalet, yoksulluk, mutsuzluk ve zilletin enstrümanı olan meclise.
Hükümet, gelir vergisi kanunu tasarısını, batıl yolla insanların cebindeki kuruşu alma kanun taslağını pazarlamak için IMF’den kredi almanın yolunun bu kanunu onaylamak olduğu mottosunu türetti. Hukuk İşleri Bakanı Mübarek Ebu Yemin yaptığı açıklamada, “IMF’nin onayı olmadan müttefik veya dost bir devletten hibe ya da yardım alamayız.” dedi. Çünkü borç ödemeleri ve bu borçların birikmiş faiz ödemeleri için IMF’nin onayı şarttı.
Hükümetin bu ısrarının sebebi, ardışık hükümetlerin devletin tüm kaynaklarını tüketmiş olmasıdır. Başbakan Ömer Razzaz, Ürdün’ün brüt dış borç stokundaki artışı önceki altı başbakan döneminde yapılan hükümet harcamalarına bağladı. Öyle ki 2003-2007 yılları arasında kamu harcamaları GSYİH’nın yüzde 40’ını oluşturuyor. Başbakan Yardımcısı Ricai El Muaşir, yeni gelir vergisi kanunu tasarısını mükemmel olarak niteledi ve ulusal çıkar için olduğunu söyledi. Dahası IMF’nin, hükümetten vergi kanun tasarısını şuan ki haliyle mecliste onaylanması talebinde bulunduğunu belirtti. Sanki IMF sözcüsü ve çalışanı gibi konuştu. Hatta meclisin bu kanunu onaylamayacağına dair söz verdi. Oysa ardışık hükümetlere güvenoyu veren, zül ve zillet yasalarını onaylayan bu meclis değil midir?
İşte bugünlerde tanık olduğumuz Ürdün’deki ekonomik manzara budur. Yakın uzak herkes için bu manzara aşikârdır. Kitlesel protesto gösterilerinde, Ürdün’deki politik, ekonomik ve yaşam koşullarına karşı derin bir hoşnutsuzluk dillendirildi. Eğitim, sağlık ve ulaşım hizmetlerindeki yetersizlik, eksiklik ve çaresizlik, hükümetlerin vergi koymak için ileri sürdükleri en önemli gerekçelerdir. Yüzde 18’lere varan işsizlik oranı, gelir ve satış vergisi artışları, tüketim projeleri, özelleştirilen kamu iktisadi kurumları, oldukça düşük fiyatlara peşkeş çekilen kamu malları, sınırsız güvenlik harcamaları yine vergi koyma gerekçeleri arasındadır. IMF, internet sitesinden yaptığı açıklamada, “Gelir vergisi reformu sayesinde Ürdünlü yetkililer, son yıllarda hızla artış görülen güvenlik harcamalarını karşılayabilecekler.” dedi. Oysa bu giderler, “terörle” mücadele adı altında İslam’a karşı savaşta Amerika başta olmak üzere sömürgeci kâfir güçler ile yapılan ittifakın bir ürünüdür.
Ürdünlüler, 1989’dan beri uygulanan IMF reçetelerinin makroekonomik performansın iyileşmesine hiçbir katkıda bulunmadığını çok iyi bilirler. Tersine bütçe açığı devam etmektedir. 2018 Temmuz ayı sonunda kamu borcu, yaklaşık 39,8 milyar dolardır yani GSYİH’nın yüzde 96,4’üne tekabül etmektedir. Ürdün hükümeti ve rejiminin gönül rızasıyla uyguladığı IMF politikaları ve reçetelerinin sonucu ekonomik büyüme yüzde 1,9 olmuştur.
Ürdün’ün içinde bulunduğu ekonomik krizin nedeni, İslam ümmetinin akidesinden neşet etmeyen yürürlükteki kapitalist ekonomik sistemdir. Ürdün’deki bu ekonomik kriz, siyasi temelli bir krizdir. Tarihi de ta Ürdün devleti ve rejiminin doğuşuna dayanır. Rejimin menşei, sömürgeci kâfirdir. Köklü çözümü, verimsiz kapitalist ekonomik politikalarda aramak külliyen yanlıştır. Yaşadığımız bu bozuk vakayı, çözümün kaynağı kılmak tamamen hatalıdır. Aksine çözüm, politik olmalıdır. Entelektüel ve politik açıdan Batı bağımlısı ve yanlısı olan, Yahudi varlığıyla güvenilir bağı olan mevcut rejim, zenginliklerimizin kullanımını yasaklayan yozlaşmış kapitalist ekonomik sistemi uygulamayı seçmiştir. Rejimin ekonomik otarşi politikası yok, aksine uluslararası ekonomik anlaşmalar ve politik çıkarlar uyarınca hareket etmektedir. Ürdün ve İslam dünyasındaki sorunlar için radikal ve pratik çözüm, İslam otoritesini ümmete vermek ve tüm işlerinde İslam’ı kapsamlı şekilde uygulamaktır. Kâfir Batının hegemonyasını sonlandırmak, hatta kovmak ve ülkemizdeki varlığına ve işlerimize müdahalesine son vermektir. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
وَلَنْ يَجْعَلَ اللهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا“Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.”[Nisa 141]
İslam’ın ekonomik sistemine gelince, fert fert her insanın temel ihtiyacını karşılayan, lüks ihtiyacını karşılamasına olanak sağlayan, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi tebaanın temel ihtiyaçlarını güvence altına alan tek sistemdir. Ekonomik problemi, kapitalizmde olduğu gibi servetin üretimi ve üretim unsurlarına sahip olmak olarak değil, servetin bireylere dağılımı olarak tanımlayan yegâne sistemdir. Hizb-ut Tahrir, İslam’dan aldığı ekonomik vizyonunu İslam’da ekonomik sistem adlı kitabında yayımladı. Ayrıca benimsediği ekonomik politikasını, şeri hükümleri delilleriyle birlikte zikreden Hilafet Devletinin Anayasa Taslağı adlı eserinde açıkladı. Yanı sıra İslami ekonomik sistemin tüm yönleriyle ekonomik soruna ilişkin çözümünü açıklamak amacıyla onlarca seminer, ders ve konferans düzenledi.
İslami ekonomik sistemin en önemli özelliği, devlet mülkiyeti, kamu mülkiyeti ve özel mülkiyet arasında ayrım yapmasıdır. En belirgin özelliği, altın ve gümüşe dayalı para sistemidir. Ekonomik temel sorunu, Batılı düşüncede olduğu gibi üretim sorunu değil, dağıtım sorunu olarak görür. Her tebaanın petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarında hakkı olduğu, devletin bu hakkı gözettiği esasına göre hareket eder. Dolayısıyla İslam Devleti, istisnai durumlar hariç işlerini yürütmek için tebaasına vergi koyma gereksinimi duymaz, çünkü yeterli kaynağa sahiptir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]
Ey Müslümanlar! Ey Ürdün halkı!
Adaletsizliğe, suskunluğa, tutuklamalara, yolsuzluğa, yoksulluğa, işsizliğe, vergilere karşı kitlesel protesto ve azami gayretin olduğunu görüyoruz. Ancak bu kitlesel protestolar ve uyanış, İslami kimlik ve akidemizden uzak olmamalıdır. Değişim çalışması sırasında ekonomi dâhil hayatın her sorununa çözüm üreten İslam Şeriatına mensup olduğumuzu unutmamalıyız. Ekonomik, politik ve sosyal sorunlarımız için çözümler ortaya atan rejime, politikacılara ve hükümete aldanmamalıyız. Çünkü bu sorunlar, rejimin ürettiği vakanın türevleridir. Rejim, bir hükümeti her an başka bir hükümetle değiştirebilir. Rakamları manipüle etmekte bir sakınca görmez. Vergi muafiyetini artırabilir ya da vergi tavanını yükseltebilir. Düzenbaz yöneticiler, hakkımızda bir zimmet ve bir ahit gözetmezler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor:
مَا مِنْ عَبْدِ يَسْتَرْعِيهِ اللَّهُ رَعِيَّةً، يَمُوتُ يَوْمَ يَمُوتُ، وَهُوَ غَاشٌّ لِرَعِيَّتِهِ، إِلَّا حَرَّمَ اللَّهُ عَلَيْهِ الْجَنَّةَ“Allah bir halkın başına getirip de, öldüğü gün tebaasını aldatmış olarak ölen hiç bir kul yoktur ki, Allah ona cenneti haram etmesin.”
Hizb-ut Tahrir olarak biz, eminiz ki İslami yönetim ve hayat sisteminden başka kurtuluş yoktur. Ekonomik ve politik kriz ve sorunları, transfer etmek fayda etmez. Yamalı geçici çözümler, hızla yok olacak ve yamadaki yırtık iyice genişleyecektir...
Bu nedenle sizi Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurmak ve Allah’ın Şeriatını uygulamak için halkına yalan söylemeyen liderle çalışmaya davet ediyoruz. Ayrıca sizinle temas kurmaya, her türlü politik mesele ya da ümmetin sorunu hakkında vizyonumuzu açıklamaya daima hazırız. İslami hayatı yeniden başlatmaya ilişkin siyasi ve entelektüel vizyonumuzu, kitaplarımızı, bildirilerimizi resmi sitemizde, sosyal medyada ve facebook sayfamızda bulabilirsiniz.
ولَوْ أَنَّ أَهْلَ الْقُرَىٰ آمَنُوا وَاتَّقَوْا لَفَتَحْنَا عَلَيْهِم بَرَكَاتٍ مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَلَٰكِن كَذَّبُوا فَأَخَذْنَاهُم بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ“O ülkelerin halkı inansalar ve sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapıları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik.” [Araf 95]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: |