حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2018–MB–TR–33 |
H. 1 Rabi-ul Evve 1440 M. Cuma, 09 Kasım 2018 |
Ürdün Rejimi Sadece Doğalgaz Anlaşmasını Değil Yahudi Varlığı İle Yapılan Bütün Anlaşmaları İptal Edip İlişkileri Kesmelidir
Müslüman ülkelerdeki rejimler, gaspçı düşman Yahudi varlığı ile ilişkilerde normalleşme seyrine gitseler de sıcak ve samimi ilişkiler kursalar da savaş halini sona erdiren anlaşmalar yapsalar da Müslümanlar ile bu aşağılık yaratık arasındaki düşmanlık ruhu devam ediyor. Halk her fırsatta Yahudi varlığının Filistin veya Ürdün halkına yönelik devam eden saldırılarına, işgalci düşman ile imzalanan zillet anlaşmalarına, rejimin sergilediği bağımlılık ve uşaklığa karşı gösteri ve etkinlikler düzenliyor. El Bakura ve El Gamr arazilerinin kiralanması ve imzalanan doğalgaz anlaşmasına karşı kitlesel protestolar yapıyor. Bütün bunlar, Ürdün rejimi ile ümmet arasında kopukluk ve ayrışmanın olduğunun delilidir. Ayrıca düşman ile imzalanan anlaşma uyarınca doğalgaz boru hattının topraklarından geçişine izin vermeyen ümmetin evlatlarında var olan iyiliğin kanıtıdır...
Ürdün rejiminin, Yahudi varlığı ile Vadi Araba’da utanç ve zillet anlaşması imzalaması, diğer pek çok anlaşmaya kapı araladı. Bahreyn Kanalı, serbest bölge ve demiryolu anlaşmaları gibi güvenlik ve ekonomik düzeyde anlaşmalar imzalandı. Ürdün halkının karşı çıkmasına rağmen imzalanan doğalgaz anlaşmasını unutmuş değiliz. Bütün bu anlaşmalar, Vadi Araba ürünüdür. Hükümet sözcüsü Cemane Ganimat, sözcülük görevine atanmadan önce 9 Kasım 2014’te yazdığı bir makalede şöyle demişti: “Hükümet unutuyor, işgalci varlık, Vadi Araba başta olmak üzere doğalgazdan çok daha önemli olan önceki pek çok anlaşmalara bağlı kalmamıştır. Sözünde durmayan, anlaşmalara saygı göstermeyen “İsrail”in, Ürdün ekonomisini stratejik olarak düşmana bağlayan doğalgaz anlaşmasına bağlı kalacağını kim garanti edebilir ki?”Peki ne değişti? Hükümet sözcülüğüne geldikten sonra yoksa hükümet sözcüsünün görüşü mü değişti?
Ürdün halkı ve uzmanlar, Filistinlilerden yağmalanan ve gasp edilen ithal doğalgaz anlaşmasının ekonomik fizibilitesi ve Ürdün halkına sağladığı faydasını sorguladılar. Ürdün’ün enerji ihtiyacı için çeşitli alternatifler söz konusu. Güneş enerjisi, doğalgaz zengini Er Raşta sahasının yeniden aktifleştirilmesi, bolca bulunan ve küresel rezervlerde Ürdün’ü zirvelere taşıyacak olan kaya gazının çıkarılması gibi elektrik çok daha düşük maliyetlere üretilebilir. Dahası sıvılaştırılmış gaz limanı sayesinde yeni sahaların keşfiyle günlük üretimi 6 milyar metre küpe ulaşan Mısır’dan gaz ithal edilebilir. Tüm bu alternatifleri elinin tersiyle iten rejim, Yahudi varlığından tiksinen ümmetin aksine sapkınlığına devam etmektedir. Çünkü rejimin öncelikli görevi, bu varlığı güçlendirmek ve Ürdün’ü çelimsiz bırakmaktır ki düşmanları karşısında hak talebinde bulunmasın. 10 milyar dolarlık gaz anlaşması, Yahudilerin yeni Leviathan sahasına yatırım yapmasını ve ihracata hazır hale getirilmesini sağlayacaktır. Ayrıca Ürdün’ü bu pis yaratığın ipoteğine bırakma gibi stratejik boyutu da söz konusu. Daha da önemlisi, işgalci düşman ile bu tür anlaşmalar yapmak şeri açıdan haramdır. Ümmet ve Ürdün halkının onur ve itibarını zedeler.
Filistin sorunu, kutsal toprakları işgal edilmiş bir ümmetin sorunudur. Ona İslami zaviyeden bakmak, İslam akidesi ve ondan fışkıran şeri hükümleri baz almak gerekir. Filistin, üzerinde Mescidi Aksa ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sı gibi kutsal mekanları barındıran bir İslam toprağıdır. Kafir Batı yapımı Arap rejimlerinin işbirliğiyle Yahudiler bu toprakları işgal edip üzerine pis varlıklarını kurmuşlardır. Filistin’in kurtuluşu, barış yapmak, küçük düşürücü dostluklar kurmak, normalleşme seyrine girmek, Yahudi varlığını korumak, ülke ve halk üzerinde hâkim olmasını sağlamak ve hayatta kalması için ülke zenginliklerini emrine amade vermek yerine o pis varlığın kökünü kazımak için çalışma yapmakla olur. Bugün bütün ümmet, rejimlerin zincire vurduğu ve kendilerini himaye için kullandıkları ordular arkasında Allah yolunda cihat etmenin özlemini çekiyor. Bunları yapmaktan acizse, en azından rejim, Vadi Araba ve benzer anlaşmaları iptal etmeli ve diğer zillet anlaşmalarına gerekçe teşkil eden bu yolu tamamen kesmelidir. Ki işgal altındaki tüm toprakların kurtuluşu için maddi güç bulana değin Yahudi varlığı ile doğal düşmanlık haline geri dönülsün. Gaz anlaşmasını iptal etmek rejime zarar vermez. Halkın geçici memnuniyeti uğruna El Bakura ve El Gamr arazilerinin kiralanmasını iptal ettiği gibi belki gaz anlaşmasını da iptal edebilir. Ümmet bu sözleşmelerin iptal edilmesinin göz boyamak için olduğunu biliyor. Yahudilere karşı artık savaş ruhuna bürünmekten başka bir yolun olmadığının da bilincinde. Bunun yolunun da Nübüvvet metodu üzere Râşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak olduğunun farkında. Râşidi Hilafette Halife, ümmetin işlerini şeri hükümlere göre güdecek, ülke ve halkı açgözlü düşmanlardan koruyacak, pis yaratık Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için ümmete önderlik edecektir.
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللّهِ حُكْماً لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |