حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
No: RD–BA–2019–MB–TR–03 |
H. 12 Cumâde’l Ûlâ 1440 M. Cuma, 18 Ocak 2019 |
İdari Yöneticilerin Suçları Önleme Yasası İle Hizb-ut Tahrir ve Gençlerine Karşı Devam Eden Mücadelesi, Mücrim Rejimin İslam ve Dava Erlerini İle Mücadele Ettiğinin Kanıtıdır
Müslüman evlatlarından bir grubun, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodu üzere Allah Subhânehu ve Teâlâ için çalışmayı suç sayması ve suçlularla eşit görmesi yüreğimizi sızlatıyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
أَمْ نَجْعَلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَالْمُفْسِدِينَ فِي الْأَرْضِ أَمْ نَجْعَلُ الْمُتَّقِينَ كَالْفُجَّارِ“Yoksa biz iman edip Salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?” [Sad 28]Yine Allah Subhânehu ve Teâlâşöyle buyuruyor:
أَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمِينَ كَالْمُجْرِمِينَ مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ“Müslümanları mücrimlerle bir tutar mıyız hiç? Ne oluyor size böyle, nasıl hükmediyorsunuz?”[Kalem 35-36]
İdari yöneticilerin Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı yaptıkları şey tam da bu. Beşir El Himşeri, Yahya El Habbas, Ahmed Zeki ve öncesinde diğer gençler bu zalim ve haksız eşitliğin tanığıdır. İdari yöneticiler, mahkemenin bir yıl gibi uzun süre ev hapsi ve 100 bin dinar kefaletle serbest bıraktığı Hizb-ut Tahrir gençlerini idari olarak tutukladı. Bu konuda Suçları Önleme Yasası’nın kendilerine verdiği yetkilere dayandılar. Söz konusu yasa insanlara baskı yapmalarına, onurlarını ihlal etmelerini ve isimlerini (D) dosyasına eklemelerine olanak veriyor! Dosya, mahkemenin serbest bıraktığı ama güvenlik güçlerinin valiye havale ettiği her düşünür, dava eri, dava adamı ve tutuklu aktivistin isimlerini içeriyor. Bu dosyaya bakma yetkisi, (Güvenlik Konseyi) adlı bir komitededir. Vali başkanlığındaki komite, istihbarat, önleyici güvenlik güçleri, kamu güvenliği ve İçişleri Bakanlığı temsilcilerinden oluşuyor. Komite, listede geçen isimleri görüşmek üzere her hafta toplanır ve istihbarat teşkilatının önerileri doğrultusunda tutuklu hakkında karar verir.
Suçları Önlenme Yasası, idari yöneticiye haklarında nihai karar vermek için hırsızlık, uyuşturucu ve diğer suçlardan yargılananların dosyalarına mutlak bakma yetkisi verse de (d) dosyasında isimleri geçenler bundan muaftır. Bu yetki, istihbarat servisinin kararlarına uyan güvenlik komitesine aittir. Komite, (hırsızlık, uyuşturucu, insanlara saldırı…) gibi suçları önlemek için çıkarılan bu yasayı onurlu insanlara zorbalık yapmak ve bastırmak için bir araç olarak kullanmaktadır. Dindar ve temiz gençler grubuna karşı bu nefret ve kin niye? Yoksa bu, İslam ve Müslümanların en azılı düşmanı olan sömürgeci kâfir Batı ülkelerine sadık rejim ve yöneticilerin talimatı mı?
Biz, Hizb-ut Tahrir gençlerinin maruz kaldığı baskı, zulüm ve adi suçlularla eşit görülmelerini, mahkeme serbest bıraktıktan sonra keyfi tutuklanmalarını ümmete havale ediyoruz. Sebepsiz yere ve gerekçesiz şekilde sürekli gözaltına alınıyorlar. Ya da kadın ve çocuklarına işkence ve zulüm yapmak için bulundukları yerlerden uzak cezaevlerine konuluyorlar... Bu gençlerin tek suçu, fikri ve siyasi yolla İslam davasını taşımak için Allah’a söz vermiş olmalarıdır. Çünkü onlar, Raşidi Hilafeti kurmak ve İslam davasını taşımak için çalışırlar. İnsanlar, Ürdün’deki rejimin Allah ve Rasûl’ünü razı eden bu eylemleri yasaklanması, önlenmesi ve işleyenlerin cezalandırılması gereken bir suç olarak gördüğünün farkındalar. Rejim, “İman edip Salih ameller işleyenler”ile “Yeryüzünde bozgunculuk çıkaranları”eşit görüyor. Eğer rejim, bu muamele ile dava erlerinin iradesini kırabileceğini sanıyorsa, bilsin ki Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metodu üzere Allah için çalışanların iradesi sarsılmaz dağ gibidir. Gücünü ve dayanağını Allah’tan alır. Bu irade hem rejim hem de arkasındaki güçlere isyan etmiştir. Asla yumuşamaz ve kırılmaz. Çünkü biz, Allah’ın rızasını aramak için bu işe koyulduk... Dava erleri karşısında duranlara Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözünü hatırlatıyoruz:
إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَاباً مُّهِيناً * وَالَّذِينَ يُؤْذُونَ الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ بِغَيْرِ مَا اكْتَسَبُوا فَقَدِ احْتَمَلُوا بُهْتَاناً وَإِثْماً مُّبِيناً“Allah ve Rasûl’ünün incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”[Ahzab 57-58]
Dava erlerine yapılan bu iğrenç uygulamalar, tuhaf değil. Çünkü İslam Risâlet’inin başından beri Kureyş, Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile sahabesine her türlü zulüm ve işkenceyi reva görmüştür. Ancak Kureyş’in bu uygulamaları, ümmet düşmanı sömürgeci kâfir Batıyı razı etmek için uygulanan bu işkence ve zulüm kadar ağır olmamıştır. Batı, bu amaç için tepemize atadığı yöneticiler yoluyla bin bir türlü işkence yapmaktadır!
وَاتَّقُوا يَوْماً تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ“Allah’a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının.”[Bakara 281]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Ürdün Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Telefon: http://www.hizb-jordan.org/ |
E-Mail: info@hizb-jordan.org |