Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Yahudi Liderler, Ordularına Golan, Marun Ras ve Beyt Hanun'da Bizi Öldürmelerini Emrederlerken Filistin'in Etrafındaki Liderler, Ordularına Kendi Halklarını Öldürmelerini Emrediyorlar Ne Kadar da Kötü Hüküm Veriyorlar

Geçen 15.05.2011 günü, Filistin'in gaspedilişinin yıldönümüydü. Mübarek arz ve etrafındakiler için zor bir gündü. Zira Yahudi varlığı, ordusunu Filistin, Lübnan ve Golan'daki masum insanların başına musallat etti... Cephaneliğinde ne kadar silah varsa boşaltarak onlarca insanı katletti, yüzlercesini yaraladı, gökyüzü füzelerin ve bombaların dumanlarıyla doldu, tertemiz topraklar kanlarla boyandı...

Kurşunların vınıltıları, uçakların ve füzelerin uğultuları ve yükselen dumanlar...Tüm bunlar, Filistin'in etrafındaki yöneticileri gafletlerinden uyandırarak kendi halkları yerine Filistin'i, Filistin'in etrafını gaspeden ve orada fesat saçan şerir Yahudileri düşman edinmeleri için yeterli olmadı... Bu katliamlar, yöneticilerin aklını başına getirmek ve gözlerini düşmana çevirmek için yeterli olmadı. Çünkü onlar, zulmü ve zalimliği protesto ettikleri için tankları, özel kuvvetleri ve cumhuriyet muhafızlarını halklarının üzerine yürüterek onları katletmekle meşguldüler... Böylece Filistin, Lübnan ve Golan'daki işgal altındaki topraklar yerine şehirler ve kırsallar savaş meydanı haline geldi!

Ey Müslümanlar! Ey İnsanlar! Yöneticiler, Allah'ı aldatmaya devam ediyorlar. Halbuki Allah, onları aldatmaktadır... Kendilerinin siyonizmin ve emperyalizmin düşmanı olduğunu söylüyorlar. Zulmettikleri halde Yahudilerle savaş halinde olduklarını gerekçe göstererek insanları susturuyorlar. Filistin'i denizden nehre kadar kurtarmak isterlerken en sonunda Yahudilerin otoritesi için denizi, nehri ve arasındakileri heba ettiler... Gaspettikleri 48 Filistin'i üzerindeki varlığını itiraf ettiler, 67 Filistin'ini veya işgal ettiği Filistin'in etrafındaki yerleri tam bir egemenlik veya otorite olmadan vermeyi kabul etmesi şartıyla düşmanla müzakere edeceklerini dillendirdiler! Yahudilerle zelil ve aşağılık bir şekilde açıkça barış yapanlar ile defakto barış yaparak kendilerini yalan ve iftirayla direnişçiler olarak isimlendirenler de bu hususta aynıdırlar! O kadar ki bu direnişçilerin Yahudilerle olan Golan'daki sınırlarının fazlasıyla güvenli olduğu görülmektedir. Hatta onlardan birisi, Suriye'nin istikrarı ile Yahudi devletinin istikrarının birbirine bağlı olduğunu söylüyor!

Bu yöneticilerin durumu, işgal altındaki mübarek arzın topraklarına dokunmak için sürünen ve Yahudi yöneticilerden önce Arap yöneticilerin engellediği masum insanların arkasını bile koruyamayacak bir boyuta ulaştı! Şayet Arap yöneticileri, ordularını insanları katletmeleri için harekete geçirmekle meşgul olmamış ve Yahudilerle olan sınırları boşaltmış olsalardı insanlar, işgal altındaki mübarek arza doğru sürünmek için güvenli bir fırsat bulurlardı... Zira Suriye rejiminin adamları ve kuyrukları sınırın yakınındayken bir kimsenin Golan'a ulaşabileceğine kim inanır?!

Ey Müslümanlar! Ey İnsanlar! Mübarek arz Filistin'i gaspeden Yahudi devletinin bekası, bu devletin gücünden değildir. Aksine bu, yöneticilerin hıyaneti ve bu devleti türeten sömürgeci kafir devletlerle gizli anlaşma yapmaları sebebiyledir. Nitekim Golan, Marun Ras, Kalandia kontrol noktasında ve Beyt Hanun civarında yaşananlara şahit olup silahsız insanlara karşı düşman liderlerde oluşan şaşkınlığı tedebbür eden bir kimse, bu şaşkınlığın baştan aşağı Yahudi devletinin tamamında olduğunu görür. Nitekim Yahudi Başbakan, yaşananların Yahudi devletinin varlığını tehdit ettiğini açıkladı. Tüm bunları tedebbür eden bir kimse, bu varlığın kırılgan olduğunu, temellerinin çarpık çurpuk olduğunu, devrilmek üzere olduğunu ve silahsız insanların sürünmesine karşın başbakanlarının Yahudi varlığı için endişe ettiğini fark eder! Hele bir de bu sürünen silahsız insanların önüne geçen, onlar için mübarek arzı Yahudilerin pisliğinden temizleyecek sürünen bir ordu olsa ve mübarek arz ile etrafındaki yerler için sürünenler Allah'ın nusreti ile sevinerek izzetli bir şekilde geri dönseler nice olur?! Ah bir de böyle olsa nasıl olur? Kaldı ki bu şeri bir vecibedir. Hatta bundan daha azı olsa da olur. Silahsız olarak sürünen insanların arkasını koruyan ve düşman bir kurşun sıktığında düşmana kurşun yağdıran bir ordu olsa da olur. İşte o zaman düşman, kendisine şeytanın vesvesesini unutturacak bir bedel ödemeden bu sürünen insanlara el uzatma cüretini gösterebilir ve onların tek bir damla kanını akıtabilir miydi?

Ey Müslümanlar! Ey Yahudi Varlığını Kuşatan Ordular!

Kardeşlerinizin kanlarının akıtıldığına şahit olurken damarlarınızdaki kanlar nasıl olur da kaynamaz ve onlara yardım etmezsiniz? Kardeşlerinizi katleden ve beldelerinizi mubah kılan düşmanınızla savaşmanız için sizleri seferber etmeyen yöneticilerinize karşı nasıl sessiz kalırsınız? Düşmanınız halklarınızı katlederken nasıl savaşmadan oturabilirsiniz? Aranızda beldeleri ve insanları satan, sömürgeci kafirlerin ve Yahudilerin Filistin ve Filistin'in etrafında egemenlik ve otorite sahibi olmalarına imkan veren bu yöneticilere dur diyecek hiç aklı başında bir adam yok mu?

Allahu [Subhânehu ve Te'alâ]'nın ayetlerini hiç okumaz mısınız: وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ "Sakın zulmedenlere meyletmeyin! Yoksa size ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra Nusret de bulmazsınız." [Hûd 113] Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in hadislerini hiç tedebbür etmez misiniz: إنَّ الناسَ إذا رأَوا الظَّالم فلم يأخذوا على يديه يوشك أن يَعُمَّهم اللهُ منهُ بعقابٍ "İnsanlar, zalimi görürler de ona engel olmazlarsa Allah'ın katından bir ikabla onları kuşatması yakındır." [Ahmed ve Ebu Davud, Ebi Bekir es-Sıddık RadiyAllahu Anhden tahric etti]

Ey İslam Beldelerindeki Yöneticiler! Akıllı bir kimse, başkasından ibret alan kimsedir. Bugünlerde yaşananlar, eğer aklederseniz sizler için birer basirettir. Zira sizden daha zalim ve daha güçlü olanlar yok oldular, aşağılandılar, zillete düştüler, saltanatlarının onlara hiçbir faydası olmadı, kuyrukları hatta sömürgeci efendileri onları yalnız bırakarak yolun kenarına atıverdiler...

Nasihat Edenleri Sevmeseniz de Hizb-ut Tahrir Sizlere Nasihat Edecektir...

Sizler, Dininize, Ümmetinize, Beldelerinize ve Kendinize Karşı Cürüm İşlediniz:

Dininize Gelince: İslam'ı sırtınızın arkasına attınız, Hilafet ve onun için çalışanlarla savaştınız, inkar etmekle emrolunduğunuz halde tagutlara muhakeme oldunuz...

Ümmetinize Gelince: Düşmanı olan sömürgeci kafirleri ve Yahudileri dost edindiniz, ona zulmettiniz, zorbaca zulmettiniz...

Beldelerinize Gelince: Filistin'i, Filistin'in etrafını, Keşmir'i, Kıbrıs'ı, Doğu Timur'u, Güney Sudan'ı ve daha nice yerleri heba ettiniz...

Kendinize Gelince: Kendinizi dünyada zillete ve aşağılanmışlığa ve ahirette çetin ve belalı bir günde şiddetli bir azaba sürüklediniz.

Eğer zerre kadar duygunuz varsa bir kenara atılmadan, Allah'ın izniyle kurulduğunda Hilafetin ikabına maruz kalmadan ve kurtuluş zamanı geçmeden çekip gidersiniz.

وَلاَ تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ إِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الأَبْصَارُ * مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌ "Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak Allah, onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor. (O gün) zihinleri bomboş olarak, kendilerine bile dönüp bakamaz durumda ve gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar." [İbrâhîm 42-43]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir


H. 13 Cumâde’s Sânî 1432
M.  Pazartesi, 16 May 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER