بسم الله الرحمن الرحيم
Müslümanların Dârı'nın Merkezi Şam'dır... Onun Ahdi de Misakı da İslam İle Hükmetmektir
Yurt dışındaki Suriyeli siyasî muhalefet hayaletleri, istedikleri şekilde Suriye'nin geleceğine dönük vesikalar ve anlaşmalar açıklamaya başlamışlardır. Nitekim Suriye Ulusal Konseyi ve onunla birlikte olan diğer oluşumlar 27.03.2012 Çarşamba günü İstanbul'da, "Suriye'nin Geleceği İçin Milli Misak" olarak isimlendirdikleri bir vesika açıkladıkları gibi... Bundan daha önce Suriye'deki Müslüman Kardeşlerde 25.03.2012'de "Ahit ve Misak" olarak adlandırdıkları benzer bir vesika açıklamışlardır!
Bu vesikalara; kendi yasalarıyla birlikte Suriye'nin yasayı insanın yapacağı demokratik bir devlet istediği dahil edilmiştir. Nitekim gerek helal kılmak gerek haram kılmak gerekse de diğer yasamalar alemlerin ve insanın Rabbine ait olacağı yerde onlar, hem helal kılıp hem de haram kıldıkları gibi... Suriye'nin, dini devletten ayıran laik sivil bir devlet olmasını istemektedirler. Dolayısıyla gerek hayatta bu devleti harekete geçiren gerekse de hükümlerde onu yürüten, kendisinden [لا إله إلا الله محمد رسول الله] rayesi olan hak rayeyi yükselten yasaların fışkırdığı İslam olmamaktadır... Çünkü onlar, şimdi olduğundan çokta farklı olmayan sadece yüzlerin değişip güzelleştiği sivil bir cumhuriyet içerisindeki beşeri kanunlara göre bir Suriye istemektedirler!
Laik muhalefetin, kendi yasaları gereğince insanın koyduğu laik demokratik bir devlet istemelerinin yanı sıra bir Müslümanların ülkesinde İslam kanunlarına değil de Doğu ve Batı kanunlarına muhakeme olmak istemeleri hiç de sürpriz olmamıştır...! Dolayısıyla şayet bu, sadece laik hareketlerden sadır olmuş olsaydı anlaşılabilinirdi. Ancak ne üzücüdür ki bu, İslamî etiketli hareketlerden de sadır olmuştur! Aman Allah'ım, ne büyük bir felaket ve ne büyük bir tehlike...
Nitekim Şam halkı, tertemiz tahir kanlarını ile bu büyük fedakarlıkları heba etmeyip camilerden sokaklara döküldükleri gibi onları gölgelendiren tekbir sesleri ve nidaları da hak nidalar olmuştur... Ancak onlar bunu, Allah'ın hakkında bir sultan indirmediği hükümler ve kanunlarla yönetilmeye geri dönmek için yapmamışlardır! Dahası onlar, kanlarının boşa gitmesini ve fedakarlıklarının heba olmasını kabul etmedikleri gibi İslamî yönetimin alternatifine de asla razı olmayacaklardır. Zira onlar, Şam halkıdır ve onların beldesi de Dâr-ul İslam'ın merkezi ve göbeğidir. Bu yüzden Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem] onları şöyle müjdelemiştir:
... ألا إن عقر دار المؤمنين بالشام "Dikkat edin! Müminlerin dârının merkezi Şam olacaktır" [Ahmed tahric etti]
عُقْرُ دَارِ الإِسْلامِ بِالشَّامِ "İslam Dârı'nın merkezi Şam olacaktır." [Taberâni-el-Kebîr'de tahric etti]
Allah'ın izniyle bu gerçekleşecek ve Allah'ın düşmanlarının burunları yerlere sürtülecektir.
Ey Suriye'deki Müslümanlar!
Bu vesikalara ve onu yayınlayan odaklara bakan bir kimse bununla; Batı'nın razı edilmek istendiğini açıkça görecektir ki böylece Müslümanların ülkesinde İslam'ın hükmü ve Raşidi Hilafet'in olduğu İslam Devleti hatırlanmasın... Dolayısıyla ne aç bırakan nede tok tutan bu vesikalarda Allahu [Subhânehu ve Te'âla]'ya ait hiçbir şey olmadığı gibi tüm bunlar sadece Batı'nın onlara öfkelenmemesi içindir! Nitekim Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:
مَنْ أَسْخَطَ اللَّهَ فِي رِضَا النَّاسِ سَخِطَ اللَّهُ عَلَيْهِ، وأَسْخَطَ عَلَيْهِ مَنْ أرضاهُ فِي سَخَطِهِ، وَمَنْ أَرْضَى اللَّهَ فِي سَخَطِ النَّاسِ رَضِي اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ وَأَرْضَى عَنْهُ مَنْ أَسْخَطَهُ فِي رِضَاهُ حَتَّى يُزَيِّنَهُ وَيُزَيِّنَ قَوْلَهُ وَعَمَلَهُ فِي عَيْنِهِ. "Her kim insanları hoşnut etmek pahasına Allah'ı öfkelendirirse, Allah ona hem kendi öfkesini indirir hem de [Allah'ı öfkelendirmek pahasına] hoşnut ettiği kimsenin öfkesini üzerine çeker. Her kim de insanları öfkelendirmek pahasına Allah'ı hoşnut ederse, Allahuteala hem kendisi ondan hoşnut olur hem de [Allah'ı hoşnut etmek pahasına] öfkelendirdiği kimseyi ondan hoşnut eder. Hatta o insanın hem kendini hem sözünü hem de amelini [kendisine öfkelenen o insanların] gözüne güzel gösterir." [Taberâni]
Dolayısıyla bu gibi vesikalar nerede Nebi [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Medine'ye geldiğindeki vesika nerede? Zira o, vesikada şunu ilan etmişti:
المُسْلِمُونَ تَتَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ وَيَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ، وَيَرُدُّ عَلَيْهِمْ أَقْصَاهُمْ، وَهُمْ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ "Müslümanlar kanlarında birbirlerine denktirler, en alttakiler verdiği emana bağlı kalırlar, en üstekilerde onlara icabet ederler ve onlar kendileri dışındakilere (düşmanlarına) karşı tek yumrukturlar." [Ebu Davud]
Nitekim bu kavim, özellikle de bunların içerisinden İslamî kimlikli olanlar bu gibi vesikaları benimsemeyi umut ederek iyice uzaklaşmışlar hatta bizden biri Allahuteala'nın şu kavlinden dolayı onlar hakkında korkar hale gelmiştir:
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُواْ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُواْ إِلَى الطَّاغُوتِ وَقَدْ أُمِرُواْ أَن يَكْفُرُواْ بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ ضَلاَلاً بَعِيدً "Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Tagutu inkar etmekle emrolundukları halde ona muhakeme olmak istiyorlar. Halbuki şeytan onları büsbütün saptırmak istiyor." [en-Nisâ 60]
Hizb-ut Tahrir olarak bizler, ister kendilerini laikler olarak etiketleyenler olsun isterse İslamcılar olarak etiketleyenler olsun onları yada şunları yaptıkları şeyin şerri hususunda uyarırız. Zira Şam, Müslümanların Dârı'nın merkezi olup misakı da ahdi de İslam ile hükmetmektir ve bunun dışındakiler ise selin üzerindeki çerçöp gibi olup sahibini hem dünyada hem de ahirette rezil edecektir... Ayrıca bizler, daha çok İslamî ehliye sahip olup Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimseleri, İslamî hükmün yerine cahiliye hükmünü benimsemelerinin akıbeti hususunda uyarırız. Zira bu, Allah'ın kitabındaki şu ayeti okuyan bir Müslüman için hiç hoşlanmadığımız çok kötü bir akıbettir:
أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنْ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ "Yoksa onlar hala cahiliye hükmünü mü istiyorlar. İnanan bir kavim için Allah'tan daha iyi hüküm veren mi vardır?" [el-Maide 50]
Ayrıca bizler, Suriye'deki tüm Müslümanları uyararak onlara deriz ki; Batı, hadaratı ve hayat nizamıyla kafir olup uygulamaları da zalimdir. Bu Batı'nın lideri ise Amerika'dır ve sizin trajedileriniz onu hiç mi hiç ilgilendirmemektedir. Hatta mücrim Beşar sizden birini katlettiğinde bu onun hoşuna gitmektedir. Çünkü Beşar, onu sizin muhlislerinizden kurtarmakta ve yeni yönetim için ona boşluk oluşturmaktadır. Dolayısıyla çıbanın başı Amerika'dır ve sakın ha ondan derman ümit etmeyiniz. Bilakis derman ve şifa, Allahuteala'dan olup bu da ancak O'nun şeriatını ihsan ile takip etmekle olur. Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:
وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا "Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için bir şifa ve rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını artırır." [İsrâ 82]
Sonra biz, genelde tüm Müslümanlara özelde ise Şam halkına, akıbetin muttakiler için olacağını da müjdeleriz. O halde hak üzere olduklarını kanıtlasınlar, kafirler ve zalimler kerih görseler de hayır ve nusretle Allah'ın emri gelinceye kadar tekbirlerinin sesleri ve yankıları tagutların kulaklarını çınlatmaya devam etsin.
إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ ءَامَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الأَشْهَادُ "Muhakkak ki Resullerimize ve iman edenlere hem bu dünya hayatında hem de şahitlerin (şahitlik için) kalkacakları günde nusret vereceğiz." [Ğâfir/Mu'min 51]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
H. 6 Cumâde’l Ûlâ 1433
M. Çarşamba, 28 Mart 2012