- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Türkiye’nin Baş Belası Enflasyon Depremi
Haber:
Aralık ayı enflasyon rakamları açıklandı. 2017 yılının enflasyonu yüzde 11,92 olarak gerçekleşti. 2017 yılı Aralık ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 0,69, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 11,92, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,92 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 11,14 arttı. (2018.01.03 İhlas Ajansı)
Yorum:
Milyonlarca insanı ilgilendiren yılsonu enflasyon rakamları açıklandı. Böylece milyonlarca memur, sözleşmeli personel ve emeklinin alacağı zam oranı da belli olurken, mal ve hizmetlere yapılan ve yapılacak zamlara da kamuoyunun öfke ve dikkatini çekmemek için böylece hükümet tarafından kılıf bulunmuş oldu: enflasyon.
Enflasyon, mal ve hizmetlerin fiyatlarının artmasıdır. Ekonomistlere göre enflasyonun pek çok nedenleri var, ancak gözden kaçırdıkları ya da görmezden geldikleri en önemli hatta başlıca nedeni kapitalizmdir. Türkiye’de 1924 yılında Hilafetin ilgasıyla birlikte hayata geçirilen kapitalist sistemin ardından her yıl enflasyon oranlarında yani mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki zamlar nedeniyle insanlar geçim derdine düşerek hayatta varlıklarının amacını unutmuş ya da unutturulmuş veya hayat pahalılığı intihar ve ölümlere yol açmıştır.
2017 yılı enflasyon rakamlarının nedenlerinden biri Türk lirasının dolar karşısında değer kaybı olarak açıklansa da aslında gerçek sorun, kapitalist ekonomik sisteminde yatmaktadır. Zira kapitalist ekonomik sistemin temel sütunlarından biri, sınırsız veya sürekli artan gereksinimler karşısında mal ve hizmetler kıtlığıdır. İşte Erdoğan hükümeti, bu kıtlık sorununu yabancı yatırımları ülkeye çekerek gayri safi milli hâsıla artışıyla üstesinden gelebileceğini düşündü. Bu yüzden ülkeye yabancı yatırımı çekmek için serbest döviz kuru ya da dalgalı kur politikasına geçildi. Yabancı yatırımı çekmek için kamu malları teker teker yabancı şirketlere peşkeş çekildi ve daha nice adımlar atıldı. Ama nafile, fiyatlar düşeceği yerde yıldan yıla hatta aydan aya, günden güne de diyebiliriz aşırı şekilde yükseldi, hayat pahalılaştı.
Kapitalist sistemi benimseyen Erdoğan hükümetinin güya gayri safi milli hâsıla artışına müdahale etmeyip üretim ve dağıtımın fiyat mekanizması aracılığıyla kendiliğinden olacağını sanması da ayrıca hayat pahalılığını katmerleştirmiş, kıtlık sorununa bir de dağıtım sorununu eklemiştir.
Buna göre enflasyonun neden temeli, Erdoğan’ın bangır bangır bağırdığı gibi yüksek faizler değildir. Üretim, yoksulluk ve kıtlık sorunu hiç değildir. Aksine kapitalist ekonomik sisteme dayalı uygulanan ekonomik politikalardır. Onun için Erdoğan hükümetinin kapitalist ekonomik sistemi uyguladığı sürece yüksek faizlerden, yoksulluk veya üretimden sızlanma ve dem vurma gibi hiçbir lüksleri yoktur. Sızlanırlarsa da bu ancak kamuoyunu kandırmak ve aldatmak içindir. Dahası seçim hamleleridir. Değilse, halkın işlerini gütmek, dert ve kederlerine ortak olmak babından değildir. Zira Erdoğan dâhil yönetici elitin hayat pahalılığı gibi bir sorunları yok. Elleri sıcak sudan soğuk suya değmiyor.
Ezcümle, enflasyonun nedeni kıtlık veya üretim değil, kapitalist sistemin ta kendisidir. Öyleyse onu hayattan uzaklaştırıp yerine mal ve hizmetlerin dağıtımını yerli yerince yapan, insanların işlerini güden ve pahalılığı önlemek için elinden gelen çabayı sarf edecek olan İslam ekonomik sistemidir. Rabbani ekonomik sistem Hilafet Devleti altında uygulandığında tüm ekonomik sorunlar ki temel gereksinimlerin teker teker giderilmesidir, çözülecektir. Bunun en güzel örneği, İslam tarihidir.
وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” [Taha 124]
Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi adına
Ercan Tekinbaş