- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Enflasyonla Topyekün Mücadele Aldatmacası
Haber:
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen toplantıda Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı'nı açıkladı. Albayrak bankaların 1 Ağustos'tan itibaren kullanılan yüksek faizli kredileri oranlarını %10 indireceklerini söylerken “Tüm firmalarımızdan asgari yüzde 10 indirim yapmaları ve bu indirimi yılsonuna kadar sürdürmeleri konusunda mutabık kaldık” dedi.
http://t24.com.tr/haber/enflasyonla-topyekun-mucadele-programi-aciklaniyor,719121
Yorum:
Öncelikle yılsonuna sadece iki ay kaldığını hatırlatmak isterim. Yani iki aylık bir programla enflasyon düşürülmek istenmektedir.
Türkiye, Mayıs ayı sonlarına kadar hazırlaması gereken Orta Vadeli Programı (OVP) ancak Eylül sonlarına doğru açıklayabildi. Program, isim değiştirerek “Yeni Ekonomik Program” (YEP) ismini aldı. “Güzide” ve de tek tip basınımız söz konusu programı canlı olarak verdi. Bakan konuşmaya başladığında dolar 6.14 seviyesindeydi, konuşması bittiğinde ise dolar 6.29 olmuştu.
Peki, “Yeni Ekonomi Programı’ndan” ne bekleniyordu?
Yeni Ekonomi Programı’ndan beklenen özellikle yabancı para piyasalarının ağızlarını sulandıracak, iştahlarını arttıracak bir etki ya da bir rüzgâr oluşturmasıydı. Ancak beklenen olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonomide yaşanan -türbülans, kriz, ne denirse densin- kasvetli havanın Orta Vadeli Program’ın açıklanmasıyla dağılacağını vurguluyorlardı. 3 Ağustos’ta NTV yayınında “Eylül ayında program açıklandığında bugüne kadarki Orta Vadeli Programların hiçbirine benzemeyen bir dönüşümü görecek herkes” diyerek de beklentileri yükseltiyordu.
Her zaman başkent Ankara’da açıklanan Orta Vadeli Program bu kez İstanbul’da, yani paranın başkentinde açıklanırken hedef kitlesi de daha çok iç ve dış yatırımcılardı. Bu nedenle neredeyse Türkiye’nin tüm sermaye sahipleri hazır kıta salonda bekliyordu. Yeni Ekonomik Model’inin özellikle içinden geçilmekte olan darboğazla ilgili teşhisleri merakla bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan darboğazın “kriz” olarak nitelenmesine karşı çıkarak “kriz mriz yok” diyordu.
Yeni Ekonomi Programı’nda da sorunlar daha çok “dışsal faktörler” olarak açıklanıyor ve “Mevcut Siyasi ve Ekonomik Durum” başlığı altında şöyle deniliyordu: “Gezi olayları ile başlayan, 17-25 Aralık 2013 yargı darbesi ve 15 Temmuz 2016 menfur darbe girişimleri ile devam eden dönemde gerçekleştirilen dört seçim ve bir referandum ile ülkenin siyasal istikrarı güçlendirilmiş, demokrasinin sağlıklı işleyişi güvence altına alınmıştır. Ancak bu sürecin ülke ekonomisine olumsuz etkileri olmuştur.” Yine; “Suriye riski, Fed faiz artışı, özellikle de “ABD yönetiminin Türkiye ekonomisini ve Türk Lirası’nı doğrudan hedef alması” sermaye akışlarını yavaşlattı, risk primini yükseltti, bu da faiz ve dövizi hızla tırmandırdı” deniliyor.
Zaten Ak Parti’yi yakından takip edenler için bu teşhisler şaşırtıcı değil. Kendisinde hiçbir hata ve eksik görmemek AKP’nin temel niteliği sayılır. Bundan dolayı da bugüne kadar yaşanan tüm krizlerde hiçbir AKP’li bakan veya üst düzey bürokratın istifası söz konusu olmamıştır. Olan bütün negatif şeyler, saldırıdır ve Ak Parti olanların sadece mağdurudur.
Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York'ta, Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 9. Türkiye Yatırım Konferansı'nda konuşan Bakan Albayrak, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu anlamak için Türkiye'nin son iki yıldır neler yaşadığının iyi anlaşılması gerektiğini söyledi. Sonrasında ise; “Yeni Ekonomi Programı (YEP) çerçevesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışacaklarını” açıkladı. Yani Bakan Albayrak bir taraftan; “Amerikan yönetiminin Türkiye ekonomisini ve Türk Lirası’nı doğrudan hedef alması sermaye akışlarını yavaşlattı, risk primini yükseltti, bu da faiz ve dövizi hızla tırmandırdı derken diğer taraftan ise bir Amerikan şirketiyle -ki 1980’li yıllardan bugüne Türkiye’de hükumet ve birçok şirketle çalışan, hatta bugünkü krizde de parmağı olan bir şirket- anlaşma yapılıyordu.
Nitekim en son 2003 yılında AKP hükümetine danışmanlık yapan McKinsey, o dönem, ekonomik krizden çıkışın reçetesi olarak hükümete sunduğu çözümler bugünkü krizin de başlıca sebepleridir. İşte o çözümlerden bazıları;
Uzun vadeli konut kredisi pazarının kurulması, Bireysel bankacılıkta alternatiflerin oluşturulması için kanuni düzenlemeler, Belediyelere arazi geliştirme teşvikleri sağlama, büyük ölçekli perakendecilerin şehir merkezine yerleşmelerini engelleyen kısıtlamaların kaldırılması, bir takım gıda maddeleri üzerindeki ithalat engelleri kaldırılarak rekabet oluşturulması gibi.
MHP dışındaki Muhalefet partileri ve sosyal medya üzerinden McKinsey ile alakalı gelen tepkiler artınca, Bakan Berat Albayrak, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu: Albayrak, “Yeni dönemde bir ofis kurduk bu ofis tamamen yerli ve milli. Görüş alacağız ama yerli ve milli duruşla biz yöneteceğiz. Yapılan yorumlar cehaletten değilse ihanettendir” dedi. Yani McKinsey ile alakalı eleştirileri ihanet olarak gördü. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan kamuoyunun tepkisini görerek; “Tüm arkadaşlarımıza söyledim. 'Bunlardan fikri danışmanlık bile almayacaksınız' dedim. Gerek yok, biz bize yeteriz” dedi.
Türkiye’de son 10 ayda dolar yüzde 56 arttı, faizler yüzde 12’den yüzde 36’lara geldi, Merkez Bankası politika faizini yüzde 8’den yüzde 24’e çıkardı. Özel sektörün 372 milyar dolar olan dış borcu TL bazında yüzde 56 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Eylül ayı enflasyon oranına göre, Enflasyon Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 6,30, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 19,37, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,52 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,75 artış gerçekleşti.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 'Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı' isimli yeni bir program açıklayacağını duyurdu. Yine beklentileri yükseltti. Ve bugün 09 Ekim 2018 tarihinde bu programın ne olduğunu açıkladı. Açıkladıkları program üç önleme dayanıyordu. Enflasyon sepetindeki ürünlerde indirim dayatması, devlet imkânlarını kullanarak enerji ve bazı temel ürünlerde fiyat artışlarını ertelemek ve ithalat maliyeti nedeniyle zor duruma düşen şirketlere destek.
Bu önlemler ancak belli alanlarda, özellikle çarşı pazarda vatandaşa yansıyan fiyatlarda iki aylık bir indirim sağlamaya dönük. Ama iki ay sonra kat kat fazla zamlar geri dönecektir. İktidarın derdi Mart yerel seçimlerine kadar idare edebilmek. “Enflasyonla Topyekün Mücadele Programı” Erdoğan’ın Ağustos’taki seferberlik çağrısına da uygun bir kampanyaya benziyor. Dolayısıyla bu programa sadece politik getirisi düşünülerek hazırlanmış bir program da diyebiliriz. Ak Parti kendisinden önceki hükumeti neyin indirdiğini çok iyi biliyor. Bu nedenle yaşanan ekonomik krizin, “kriz” olarak dahi isimlendirilmesini istemiyor. Ancak Yerel Seçimlerin atlatılmasıyla birlikte ister İMF ile olsun, isterse McKinsey ile olsun bu sömürgeci şirketlerin programlarını uygulamaya mecbur kalacaktır. Tıpkı bugüne kadar uyguladığı gibi.
Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Osman Ebu Erva