- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Zilleti İzzete Tercih Eden Müstekbirlerin Geldiği Nokta
Haber:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım için bir mesaj yayımladı. Erdoğan, "Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’i ebediyete irtihalinin 80. yıl dönümünde saygıyla yâd ediyorum. Gazi’nin mücadeleci ve kurucu vasıflarını gençlerimize ve çocuklarımıza iyi anlatmalı, onun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyetimizi ilelebet yaşatmak ve daha ileriye taşımak için üzerimize düşen sorumlulukları hep birlikte yerine getirmeliyiz" ifadelerini kullandı. (9.11.2018 Habertürk)
Yorum:
Tüm Müslümanların siyasi liderliği olan Hilafet’i, sömürgeci efendilerin planları ve içerdeki hainlerin elleriyle ilga eden şakinin, ölüm yıldönümünde Erdoğan’ın; onu büyük bir saygı ve tazim ile yâd etmesi başta İslam’a, Müslümanlara ve de insanlığa büyük bir saygısızlıktır. Yaptığı tüm işleri ve icraatları, efendilerinin emirleri doğrultusunda yapan, ümmeti zillete düşürmek için efendilerinin tertiplediği konferanslar, görüşmeler, antlaşmaların hiçbirinden geri kalmayarak Müslümanların değerlerini ayaklar altına alan zevatın kurtarıcı, kahraman ve de örnek alınması gerektiğine yönelik açıklamalar tam da demokrasiyle hemhal olmuş AKP ve onun lideri olan Erdoğan’ın dillendirmeye cüret edebileceği ifadelerdir.
Bir örnek olması açısından daha dün Lozan antlaşmasını eleştiren Erdoğan, ya akıl tutulması yaşamakta ya da bilerek hakkı batıl ile karıştırmaktadır. Bu antlaşma ile ümmetin toprakları olan adalar, Kıbrıs vs. yerleri masa başında parça parça edip kâfirlere takdim edenler, tazim ettikleriniz değil mi? Yine bunlar değil miydi nüfus mübadelesi saçmalığı ile ümmetin evlatlarının göç ve sürgün edilmelerine olanak tanıyanlar. Her tarafı yakıp yıkan Yunan’dan alınması gereken milyonlarca altın değerindeki tazminatı onlara hibe edenler, buna karşılık halkın sırtına görülmemiş vergileri yükleyenleri devlet adamı olarak övmeniz hangi aklın ürünüdür? En önemlisi de Müslümanların birliği ve güveninin teminatı olan Hilafet’in kaldırılması bu antlaşmanın yürürlüğe girmesinin ön şartı olduğunu gayet iyi bilmenize rağmen Müslümanların gözünün içine baka baka demokrasiden dem vurmanız nasıl bir aymazlıktır?
Peki, hakikat bunlar iken, Erdoğan’a sormak lazım; bu antlaşmayı yapanlar, övdüğünüz ve örnek gösterdiğiniz kişiler aynı olmasına rağmen Lozan’ı neden eleştiriyordunuz? Filistin cephesinde emrindeki tüm orduyu İngilizlere esir eden komutan, kahraman görülecek, Batının düzeni olan cumhuriyeti getirmek fazilet, İslam’ın emrettiği yönetim olan Hilafet’i kaldırmak çağdaşlık görülecek, öyle mi? Batı’nın yönetimi, kanunları, alfabesi, hayat tarzlarına kadar her şeyin alınması ilericilik, değerlerini korumak için direnenler gerici, öyle mi? Halkı Batı’nın zehirli fikirleri olan milliyetçilik ile ayrıştıran kafatasçı güruh aydın, ümmetçi düşünenler gerici öyle mi? Bugün ümmetin içerisinde olduğu durumun baş müsebbibi olan zevatın yolundan gidenler, onun getirdiği düzenin Müslümanları hangi felaketlere düçar ettiği görülmezmiş gibi bir de çocuklarımıza örnek gösterilmek istenmesi zilletin dibidir. Bu anlayış; murdarı temize, batılı hakka, zilleti izzete tercih etmektir ki Müslümanların sesi olduğunu iddia eden müstekbir yöneticilerin nasıl bir zillete gark olduğunun açık resmidir. Rabbimizden niyazımız bu durumu Ümmetin de bir an önce görmesidir.
Temeli, Batı’nın bozuk fikir ve düşünceleri üzerine inşa edilen cumhuriyeti ilelebet yaşatma düşüncesi hayalden öteye gitmeyecek bir vehimdir.
Dün, selefi olan M. Kemal, bu düzeni kabullendirebilmek için binlerce Müslümanın kanına girdi. Yine de istediğini tam anlamıyla elde edemedi. Şimdi sen ise bu düzeni Müslümanlara kabullendirebilmek için türlü hile ve aldatmalarla bu ümmetin aklına ve kalbine sirayet etmeye çalışıyorsun. Bunu, bir gün meydanlarda elinde Kur’an ile diğer gün elinde bu Kur’anın hükümlerini kaldıran zevatın anayasası ile bir gün dilinde Allah, peygamber, diğer gün dilinde demokrasi, laiklik…
Aklı başında, basireti açık, ölçüsü vahiy olan her bir Müslüman, şunu çok net bir şekilde görür; düzenin bekçileri seleflerinin yaptığını bir adım daha ileriye götürmekle görevlidirler. Evet sizler batının talimatlarıyla yıktığınız devletin tekrar vücuda gelmemesi için elinizdeki her türlü imkanı seferber ederek bu süreci engelleyeceğinizi düşünmektesiniz.
Fakat karanlığın hükmü güneşin doğmasına kadardır. Fazilet gördükleriniz zillet, kahraman gördükleriniz hain, saygı duyup tazim ettikleriniz batıl, ilelebet var olmasını istediğiniz düzen ise çökmeye mahkûmdur. Her şey aslına rücu eder kaidesi gereği bu düzen ve nizam, ait olduğu yere gönderilecek, Müslümanlara ait olan düzen ise tekrar Allah’ın izni ile var edilecektir. Bizler bunun tekrar vücuda gelmesinin mücadelesini veren ve nesillerimizi de bu anlayış üzerine yetiştirmekte olanlarız.
بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ
Hayır, biz hakkı batılın üzerine atarız da beynini parçalar. Bir de bakarsın yok olup gitmiş. Allah’a karşı yakıştırdığınız nitelemelerden ötürü yazıklar olsun size! (Enbiya 18)
Siz hoşnut olmazsanız da, engellemeye çalışsanız da bu düzen ve nizam yok olacaktır. Allah’ın vaadi olan Raşid’i Hilafet ise vücud bulacaktır biiznillah.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Ahmet SAPA