- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye’nin Paradokslar Yumağı
Haber:
ABD, DEAŞ ile mücadele bahanesiyle yardım etmeye başladığı YPG/PKK'ya lojistik ve eğitim desteğini sürdürüyor. Suriye’nin kuzeydoğusunu işgal eden YPG/PKK, ABD'nin desteğiyle son birkaç ayda 700 teröristi eğitti. (03.09.2019 Yeni Şafak)
Yorum:
Bu nasıl bir ironidir ki Türkiye, “terörist” eğittiğini iddia ettiği terör devleti ABD ile Fırat’ın batısında işbirliği yapıyor. Yabancı askerlerin ülkeye girişi için meclisten tezkere çıkarılması gerekirken meclisin kapalı olduğu bir dönemde sessiz sedasız kamuoyunun dikkatini çekmeden ortak devriye için ülkeye işgal askerlerini sokuyor.
Bu nasıl bir garabettir ki Türkiye, YPG’li “teröristleri” eğitip silahlandırdığını ileri sürdüğü küresel terörün baş mimarı ABD’yle Suriye devrimine son öldürücü darbeyi vurmak için Urfa’da Müşterek Harekât Merkezi kuruyor. O terör devletinin emirleri doğrultusunda Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları ile Halep ve Doğu Guta’yı asrın mücrimi katil Esed’e altın tepside peşkeş çekiyor.
Bu nasıl bir paradokstur ki Türkiye, “teröristlere” askeri danışmanlık hizmeti sunduğunu söylediği global terörün babası olan ABD’ye Suriyeli Müslümanları bombalaması için İncirlik hava üssünü açıyor. Terör ve casus yuvası olan büyükelçiliklerine ülkenin en güzel yerlerinde müstahkem kaleler inşa ediyor. Polisiyle, özel harekâtıyla bu müstahkem terör yuvalarını koruyor. Yokluğunda Erdoğan’ın plan ve strateji beceriksizliği yüzünden alelacele göndermek zorunda kaldığı terörist Büyükelçisi Satterfield’i Saray’da paşalar gibi ağırlıyor. Buna hukukta teröre yardım ve yataklık yapmak denmez mi?
Bu nasıl bir tuhaflık ki Türkiye, Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyete Hollywood palyaçosu benzetmesi yapan, direktifler verdim yerine getirdiler diyerek dünya kamuoyu önünde Türkiye Cumhurbaşkanı ve maiyetindeki delegasyona açıkça hakaret eden terör devletinin lideri ve mafya babası Trump ile görüşmek için rüşvet vermek dâhil bütün diplomatik kanalları kullanıyor. Hubris (kibir) sendromuna yakalanmış bu mafya lideri ile görüşmeye erdemlik atfediyor.
Dahası bu nasıl bir ihanettir ki Suriye’de Müslümanları katleden, Müslüman kasabı Esed’e hava ve lojistik destek sağlayan, Dağıstan ve Rusya’da ümmetin güzide evlatlarından olan Hizb-ut Tahrir mensuplarını tutuklayıp müebbet hapse çarptıran bir başka terör devleti Rus ayısı Putin ile İdlip başta olmak üzere Suriye’nin kuzeyinde işbirliği yapıyor.
Bu nasıl bir çaresizlik ki Erdoğan, güçlü Türk ordusuna rağmen İdlib’te bulunan Türk kontrol noktalarına saldıran cani Esed’in ilerleyişini durdurmak, saldırı olması halinde iç kamuoyundan gelebilecek tepkilerin önüne geçmek, Suriyeliler nazarındaki popülaritesini korumak için soluğu, telefonlarına bile çıkma zahmeti göstermeyen terör devletinin başkenti Moskova’da aldı. Havaalanında en alt düzeyde karşılanarak küçük düşürülmesine bile aldırış etmeden utanmadan dostum dediği Putin’le İdlib’teki Müslümanların kanından yapılmış dondurmayı yediler. Buna literatürde üç kuruşluk dondurmaya Müslümanların temiz ve pak kanını satmak denir.
Ağaçlar kalem, yapraklar kâğıt, deniz de mürekkep olsa yazmakla bitmez Türk rejiminin paradokslar yumağı. Oysa gerçek bir lider ve devlet, Müslümanların kanını akıtan, ülkelerini işgal ve gasp eden bir devletle işbirliği yapmaz. Müslümanların pirüpak kanı ve toprakları üzerinden düşman ülkelerle pazarlığa tutuşmaz. Ülkesine sığınan sığınmacıları bencil çıkarları için suiistimal etmez.
Gerçek bir lider Halid bin Velid gibi olur. Laf değil icraat yapar. İnsan kanlarının vadide sel gibi aktığı Suriye’de şiddetli bir kırağının olduğu gece, gökten boşanan yağmura karşı Saray’da değil kalkanının altında geceler. Düşman ülkelere yalvarmak için değil, cihat meydanlarında at koşturmak için gider. Düşmanlara karşı çetin, mazlumlara karşı zelil olur. Bütün mazlumların sığınak yurdu haline gelir. Onların mazlumlukları üzerinden başka ülkeleri tehdit etmez.
Gerçek bir lider için yegâne mümbit toprak İslam ve İslami Devlettir; Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafettir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş