- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber Yorum
Yönetiminiz Dahi Taklit İken Hangi Taklitçilikten Yakınıyorsunuz!
Haber
Cumhurbaşkanı Erdoğan İbn Haldun Üniversitesi Açılış Töreni’nde konuştu. “Samimi bir muhasebeyle geçtiğimiz 18 yılda her alanda, tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum” dedi. Yine Erdoğan; “Sonuçta, ülke ve millet olarak kendimizi bir Batılılaşma fırtınasının içinde bulduk. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yetiştirmek için çıkılan yolun en sağından, en bayağısından, en çarpığından bir Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması, Cumhuriyetimizin en büyük kaybıdır.” İfadelerini kullandı. (AA 19.10.2010)
Yorum
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fiilleriyle konuşmaları arasında tutarsızlıkların ayyuka çıkması artık sıradanlaştı. Bulunduğu yeri koruma dürtüsü, icra ettiklerine muhalif söylemlerde bulunma, dün söylediğini bugün yalanlama, eleştirdiğini yüceltmeyi şu olayla izah etmek istiyorum. “Bir üniversitede hoca öğrenciyi kürsüye çağırır öğrenciden hazırlandığı konuyu anlatmasını ister. Öğrenci konuyu anlatır. Daha sonra hoca, öğrenciden masanın üzerine çıkıp konusunu anlatmasını ister ve öğrenci konuyu masanın üzerinde anlatır. Bu durum masanın üzerine sandalye, sandalyenin üzerine tabure, taburenin üzerine çıkarak anlatma olarak devam eder. Öyle ki, yükseldikçe bulunduğu yerden düşme korkusu, öğrencinin anlatacağı konunun insicamını bozar, söylemler birbirinden kopuk ve tutarsız bir hal alır.” Böylece hoca, saatlerce anlatılacak konuyu, verilecek mesajı, böyle bir örnekle öğrencilerine kısa ve öz bir şekilde vermiş olur.
Gerçekte bugünkü yöneticilerin halleri bu olaydakinden farklı değildir. Bulundukları yerden düşme korkusu toplumla aralarına mesafeler koymaktadır. Yani hem Batı menşeili yönetimlerle toplumu idare edip hem de sonrasında Batı’yı taklit etmenin kötülüğünden bahsedilmesi gerçekten garip. Hele ki bu durumun Cumhuriyet adına kayıp olduğu hezeyanında bulunma halkla, insanların aklıyla alay etmektir. Dindar nesil yetiştireceğiz diyerek Müslüman halkı demokrasi meydanına çekip oylarıyla iktidar olan sizler, devletin tüm köşe başlarında bulunmanıza rağmen bırakın dindar nesli, her gün daha da dinden uzaklaşan nesil var ederek şu ayete muhatap olmuyor musunuz;
وَاِذَا تَوَلّٰى سَعٰى فِي الْاَرْضِ لِيُفْسِدَ ف۪يهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَۜ وَاللّٰهُ لَا يُحِبُّ الْفَسَادَ
“O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.” (Bakara 205)
Yönetim sizin elinizdeyken başka bir ifadeyle icra makamında oturan sizken; İslam düşmanlarıyla ortaklık, iş birliği, ekonomik, siyasi, askeri anlaşmalar yaparken acaba hangi taklitten yakınabiliyorsunuz? AB’ye girebilmek için bu toplumun kodlarıyla oynayıp, ahlakını, değerlerini, inancını az bir menfaat uğruna satmaya yeltenmeniz nasıl bir vicdan, nasıl bir izandır?
Siz değil miydiniz AB yasalarıyla uyum için zinayı suç olmaktan çıkardık diyen? Allah’ın lanetlediği sapkın LGBT’lilere yasal haklar veren, dernekleşmelerinin önünü açıp, eylem ve gösterilerle kirli düşüncelerinin kamuoyu olmasına fırsat veren… Cinsiyet eşitliği projelerini topluma benimseten, aileyi, nesli, toplumu ifsat eden sizler, bu anlaşma ve projeleri hayata geçirirken onları taklit etmeniz Müslümanları hangi alanda ilerletmiştir? Bugün hem iktidar, hem de muktedirsiniz fakat demokratik düzenin çarkını çeviren aynı zamanda Batı’ya meftun sizler hangi taklitten bahsedebiliyorsunuz? Halbuki onları taklit etmek siyasetinizin esası iken…
Müslümanların hadaratından uzak, Batı’ya yakın ne varsa alıp Müslüman halka uygulayıp sonra da geçmişte Müslümanların, ilimde, bilimde, teknik teknolojide, sanattaki üstünlüğünden bahseden Cumhurbaşkanı nasıl bir tutarsızlık sergilediğinin farkında mıdır acaba? Müslümanlar, ilim ve fende çığır açıp dünyaya örneklik teşkil etmeleri, elbette ki iman ettikleri dinlerinin emrettiği Hilafeti yönetime esas kılmaları, şer’i hükümleri ise hayatın her alanına tatbik etmelerinden ileri geliyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekten sözlerinde samimi ise Müslümanların tarihiyle gurur duyuyorsa, ilim ve teknikteki üstünlüğü tekrar bu ümmetle yaşamak, kafirlere diz çöktürecek dünyaya da yön verecek bir nesil var etmek niyetindeyse İslam’ın küfür gördüğü lâik demokratik düzenin yönetimini derhal terk edip tövbe etmelidir. Sonrasında ise İslam’ın hükümleriyle hükmetmeyi hayat memat meselesi olarak görmelidir. Böylelikle sözlerinin fiillerini doğruladığı yöneticiler olurlar. Aksi taktirde ümmet bir vadide onlar ise başka bir vadide olmaya devam edeceklerdir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmet Sapa