- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber Yorum
Biz de Toplumsal Fitnenin Sebebi Olan Laikliğe İyi Bakmıyoruz
Haber:
Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik son günlerde laiklik tartışmalarına dair açıklamalarda bulundu. Çelik; "AK Parti’nin laiklik konusunda tutumu bellidir. Laikliğin anayasadan çıkarılması gibi bir durum asla söz konusu olamaz. Bu duruma AK Parti’nin olumlu bakması mümkün değildir. Laiklik toplumsal barışı sağlayan bir mekanizma olarak da son derece kıymetlidir. Biz laiklik prensibinin anayasada korunması gerektiğini düşünüyoruz. Hiçbir yaklaşıma olumlu bakmıyoruz" dedi. (Ajanslar)
Yorum:
Laikliğin İslam topraklarındaki mevcudiyeti, Batının gönüllü elçiliğini yapan başımızdaki yöneticilerin elleriyle gerçekleşti. Öyle ki bu, ümmetin başına bela edilen en büyük kötülüktür. Gerçekte bu düşüncenin, Müslümanların inancı, değeri, tarihi, örfü, adeti ile uzaktan yakından hiçbir alakasının olmamasına rağmen hala bu düşüncenin aramızda varlığını sürdürüyor olabilmesi Müslümanlar için büyük bir utançtır.
Ne zaman “yeni” anayasa konusu gündeme gelse laiklik ile alakalı açıklamalar da peşi sıra gündeme gelmekte. Sanki bu açıklamalarla laikliğin daha güçlü bir şekilde vurgulanıp olmazsa olmaz olacağı toplumun hafızasına kazınmak istenmekte. Halbuki kökleri bu topraklarda olmayan ve de kapitalist ideolojinin ametüsü olan laikliğin, anayasada olup olmaması hiçbir şey ifade etmemektedir. Hele ki kapitalist ideoloji, hayatımızın her alanına icbar ettirilmişken. Bir asır önce ümmetin yönetimi olan Hilafet’i ilga edenler, İslam akidesinden çıkan kanun ve nizamları kaldırıp istedikleri kötü düzeni, bir oldu bitti ile kabullendirmeye çalıştılar. Böylece Müslümanlar, bir asırdır yönetimleri olan Hilafetin gölgesinden uzak yaşamaya mahkûm bırakıldılar. Düzen, laik demokratik zihniyet üzere devam ettiği sürece anayasada veyahut başka bir yerde laikliğin olup olmamasının kıymeti harbiyesi yoktur. İslam akidesine dayanmayan hiçbir anayasa, kanun ve de nizam, Müslümanlar nazarında hiçbir şey ifade etmez. Sığ laiklik tartışmalarıyla, laikliğin yeni anayasada olup olmayacağı veyahut nasıl olması gerektiği gibi açıklamalar, laik demokratların toplum mühendisliği çalışmalarıdır ki Müslümanlar, artık bu oyunlara gelmemelidir.
Müslümanların oylarıyla 20 yıldır iktidarda olan Ak Partinin geldiği nokta, kemalist laiklerden daha ateşli bir şekilde laikliği, demokrasiyi, cumhuriyeti savunmalarıdır. Yine bu, batıl düşüncelerin özgürlük, hürriyet adı altında toplumda oluşturduğu tahribat aile, nesil üzerindeki yıkımları çıkardıkları kanun ve yasalarla desteklemeleridir. Tüm bunlara karşı İslam’ın hakim olması için çalışan Müslümanlarla amansız mücedele vermeleri de, ne yazıkki en bariz yönleri oldu. Toplumu ayrıştırmaktan başka hiçbir işe yaramayan, insanların arasına fitne tohumlarının ekilmesine sebep olan lakliğin, hala yöneticiler tarafından savunuluyor olması maalesef akıldan uzak olmayı gerektiriyor. Balık baştan kokar misali Cumhurbaşkanı Erdoğan hatırlayacağınız üzere geçmişte Mısır, Tunus’ta laikliği bir nimet gibi pazarlamaktan ar etmemişken, onun yardımcılığını yapanların bugün bu tıynetten uzak kalmaları düşünülemezdi ki Çelik de, bu açıklamaları yapabiliyor.
Bizler de, İslam akidesine dayanmayan, kökleri batının çorak toprakları olan, onların çirkin ideolojilerinin amentüsü olan laikliğe iyi bakmadığımız gibi bu coğrafyadan onu, def edene kadar da mücadele etmekten geri durmayacağımızı tekrardan ifade ediyoruz. Hüsam el Bağdadî’nin “Kendisi bozuk olan, yarayı nasıl düzeltsin, değnek eğri olduğu halde, gölgesi nasıl düzgün olsun” şiiri laikliği savunan bugünün yöneticilerine verilecek ibretlik bir cevap olacağı kanaatindeyim. Halkın kendisiyle felah bulacağı, İslam akidesinden çıkan çözümlerin esas alınacağı Hilafet, vahşi kapitalist ideolojinin ve onun amentüsü olan laikliğin adeta panzehiridir. Hayatta var olması için çalışmaktan geri durmayacağımız esasımızdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmet SAPA