- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerikalılar Afganistan’daki Başarısızlıkları Hakkında Birbirlerini Suçluyorlar
Haber:
Amerikan Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Amerikan Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi huzurunda yaptığı konuşmada, Başkan Joe Biden’a Afganistan’dan çekilmeyi ertelemesini tavsiye ettiğini açıkladı. Biden böyle bir tavsiye aldığını reddederken Milley, “Afganistan’daki savaş bizim belirlediğimiz koşullara göre bitmedi ve büyük kayıplar verdik" şeklinde itirafta bulundu. ABD Savunma Bakanı Austin ise, ülkesinin Afganistan’daki Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani hükümetinde yaygın olan yolsuzluğun boyutundan haberdar olmadığını söyledi.
Haber:
Doha müzakerelerinin seyri dışındaki hiçbir şey Müslümanların Afganistan’daki zaferlerini kapsamaz. Nitekim 20 yıldır Afganistan’da bitkin düşen Amerika, yenilgiden daha az etkilenmiş bir şekilde onurlu bir çıkış yolu aradı. Böylece yenilmez olan Amerika’nın Afganistan’daki korkunç başarısızlığı ortaya çıktı. Ayrıca Kabil Havalimanı’ndan gelen uzun süre unutulmayacak görüntüler, Amerika’nın ve araçlarının başarısızlığının bir tanığıydı. Afganistan’daki ajan hükümetin ülkede kökleri yoktu ve Amerika, İslam beldelerinde kendisine bağlı çeşitli hükümetlerin köklerinin olmamasından korktuğu gibi üyelerinden şayet para ve mevkiden oluşan çıkarları tehdit eden ve uzaklaştıran sarsıntılar meydana gelirse tamamen çökebileceğinden korkmaktadır.
Bugün Amerikalılar bu başarısızlığın nedeninin kim olduğu hakkında birbirini suçlamakta, Eşref Gani hükümetindeki büyük yolsuzluktan bahsetmekte ve bu yolsuzluğu tesis edenlerin kendilerinin olduğunu kabul etmemektedirler. Ancak Afganistan’daki Müslümanlar, Afgan halkını vahşice katletmelerine rağmen neden onları takip ediyorlar? Hatta dinini ve ümmetini satanlar bile Amerikan işgalinden ve nüfuzundan faydalanmak istiyor. Diğer bir ifadeyle yolsuzluk, yozlaşma, menfaatler ve konumlar, Amerika’nın İslam beldelerindeki egemenlik ve hegemonya araçlarıdır. İşte bugün o, Suriye rejiminin öldüğünü ve İran ve Rusya’nın sağladığı solunum cihazlarına tutunduğunu görüyor. Belki de yarın İran’ın kendisi bu cihazlara ihtiyaç duyacağı gibi tüm Amerikan ajanları da artık her şeyin farkına varan ve hak taleplerini artıran halkların gölgesinde hayatta kalabilmek için bazı solunum cihazlarına ihtiyaç duyacaklardır.
Amerika Afganistan’da hezimete uğradı ve şayet Taliban Hareketi doğru bir İslami siyaset takip etmiş olsaydı, Allah’ın düşmanı Amerika’nın Pakistan ve diğer yerlerdeki ek sorunları da su yüzüne çıkacak ve Afganistan, ümmetin Amerika’yı, nüfuzunu ve peşinden gidenleri silip süpürmeye, onu hezimete uğratmaya ve liderlerini birbirine düşürmeye muktedir olduğuna dair gerçek bir örneklik sergileyecekti. Zira Amerika’nın dünya çapındaki nüfuzu ve hegemonyası, büyük ölçüde Amerikalıların kendileri için düşündükleri güç yanılsamasına dayanmaktadır. Nitekim Amerika’nın Irak ve Afganistan’daki Müslümanlarla yaptığı tüm savaşlar, onun için büyük bir yenilginin habercisiydi. Ancak kendisinin çok mahir olduğu müzakereler ve Pakistan’ın Taliban hareketi ile müzakerelerde yaptığı gibi onu krizlerden kurtaran Müslümanların başındaki yöneticiler yoluyla kurtulabildi.
Müslümanların siyasi bilinçleri zayıf, dahası çok zayıf olduğundan dolayı müzakerelerde tuzağa düştüler. Zira Suriyeli gruplarda olduğu gibi Türkiye’ye güvendiler, Filistinli gruplarda olduğu gibi Katar ve Mısır’a güvendiler ve Afgan gruplarında olduğu gibi Katar ve Pakistan’a güvendiler. Ancak sonuncusu, Amerika’yı umursamayıp Allah’ın rızasını isteyenler için bir ibret ve nasihat olmuştur.
Şayet Müslümanlar Amerika’yı sırtlarının arkasına atmakta ısrar ederlerse, Allah’ın izniyle galip geleceklerdir. Ama buna giden yolda onlar, İslam beldelerinde bulunan ve sırf sömürgeci kâfirlere yardım etmek için var olan, dahası kendilerinden hoşnut olacağını umarak özellikle Amerika’ya yardım etmek için yarışan tüm ajan rejimlerden ellerini çekmelidirler.
Daha önce yöneticilerin ümmetlerine ihanet etmelerinin ve onları güven ve meşruiyetten yoksun bırakmalarının boyutunu korkunç bir şekilde ifşa ettiklerinde olduğu gibi keşke Müslümanlar büyük ve acil işlerinin olduğunu, tüm İslam beldelerindeki durumların kaynadığını, Amerika’nın artık kontrol edebilecek yetenek ve kaynaklara sahip olmadığını görebilselerdi. Dolayısıyla Afganistan ve diğer yerlerdeki Müslümanların, Allah’a tevekkül etmekten, bir kez daha karar vermekten ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin olduğu bir yöne doğru yürümeye karar vermekten başka çareleri yoktur. İşte o zaman Allahu Teala’nın emrine, izzetine ve başarısına kavuşacaklardır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Temîmî