- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Demokrasinin Zulmü ve Hilafete Olan İhtiyaç!
Haber:
Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Assam eyaletinde polis tarafından vurulan bir adamın cesedini çiğneyen ve saldıran bir fotoğrafçının videosunun yayılması, büyük tepkilere ve protestolara yol açtı. Videoda, Muin el-Hak olarak bilinen bir adam, Assam Vilayeti polisinin olduğu kalabalığa sopayla saldırmak için koştu ve polis onu hemen göğsünden vurdu ve ardından bir fotoğrafçı adamın vücudunu çiğneyip şiddetle saldırdığı için onlarca polis coplarla ona saldırdı. (Zee Hindu)
Yorum:
Olay, Bengalce konuşan 800 Müslümanın topraklarından zorla tahliye edilmesinden kaynaklandı ve hükümet yetkilileri bölgedeki muson yağmurlarına rağmen Assam Sibagar’daki kulübelerini yıktılar. Bunun üzerine Fotoğrafçı, sanki olaydan sadece o sorumluymuş gibi ölü bir kişiyi defalarca çiğnediği için kısa bir süre sonra tutuklandı! Polisler, silahlı bir polisin önüne sadece bir sopayla koşarak gelen yalnız bir kişiyi göğsünden vurmak için hangi protokolleri izledi acaba? Fotoğrafçıyı bu kadar küstahlaştıran ve ölü bir kişiye defalarca şiddetli bir şekilde vurmasına neden olan şey nedir acaba?!
Olay açıkça, insanlığa hiçbir hayır getiremeyen kabileci, milliyetçi ve mezhepçi fanatizmin yozlaşmış yapısını göstermektedir. İnsanlar aslında Allahu Teala’ya ait olan toprakları bölmekte, aralarına sınırlar koymakta ve bu toprakların egemenliği ve mülkiyeti için savaşmaktadır. Bu da onları, tüm sınırları aşmaya, cürümler işlemeye, baskılar yapmaya ve tüm dünya bozgunculukla doluncaya kadar insanları topraklarından sürmeye sevk etmektedir. Şöyle buyuran Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem ne kadar da doğru söylemiştir: دَعُوهَا فَإِنَّهَا مُنْتِنَةٌ “Onu (milliyetçiliği) terk edin, çünkü o kokuşmuştur.”
Olay aynı zamanda açık bir şekilde, kendi oy bankaları olması nedeniyle belirli topluluklara karşı nefret kampanyası yürüten ve yetkililerin ve sivillerin zayıfları taciz etmelerine ve öldürmelerine neden olan demokratik sistemlerdeki siyasi partilerin doğasını göstermektedir. Aynı şekilde insan yapımı sistemin, yani çoğunluğun egemenliğinin kendi otoritesi altında yaşayan diğer toplumları baskı altına almasının yolunu açan demokrasinin yanlışlığını da göstermektedir. Bharatiya Janata Partisinin (BJP) liderliğindeki Assam hükümeti, seçimleri kazanmak için mezhepçiliği istismar etmekte ve bu da onları zayıflara karşı tahliye programları yürütmeye yöneltmektedir. Aslında bu, mezhepçiliğe sarılan ademoğulları için tam bir utanç olup onları kindar bir şekilde masum insanları vahşice katletmeye sevk etmektedir.
Allahu Teala şöyle buyurmuştur: مِنْ أَجْلِ ذَٰلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَن قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعاً “İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları’na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur.” [Maide-32]
Olayın, yeryüzünde bir Halife'nin olmadığı günümüz vakıasının gerçek doğasına ışık tuttuğu da açıktır. Yeryüzü Allah’ın mülküdür ve dünyayı yolsuzluk, kaos ve ayrımcılık olmaksızın etkili bir şekilde yönetecek olan da sadece O’nun yasalarıdır. Tıpkı Allahu Teala’nın şu kavli gibi: وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُوا أَتَجْعَلُ فِيهَا مَن يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ “Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemeyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi.” [Bakara-30]
Aksi takdirde yeryüzü yolsuzlukla dolacak, eninde sonunda güçlüler zayıflara egemen olacak ve bu olayda da açığa çıktığı gibi zayıfları kovup katledecektir, dolayısıyla insanları mezhepçiliğe sürükleyen polis ve rejimin değil sadece fotoğrafçının suçlanacağı bir yer olacaktır.
Olay İslam ümmetine, Doğu ve Batı’ya doğru ilerleyecek ve onlara insanlığın İslam’ın adil yasalarıyla korunması ve muhafaza edilmesi için gerçek bir modeli öğretecek olan Hilafet Devleti’ni kurma konusundaki acil ihtiyacı ve görevini hatırlatmaktadır. Zira dünyanın en büyük demokrasisinde olduğu gibi kimsenin diğerini haksız yere zulmedemeyeceği bir yer olacaktır! Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَمَن قُتِلَ مَظْلُوماً فَقَدْ جَعَلْنَا لِوَلِيِّهِ سُلْطَاناً فَلَا يُسْرِف فِّي الْقَتْلِ إِنَّهُ كَانَ مَنصُوراً “Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın muhterem kıldığı cana kıymayın. Bir kimse zulmen öldürülürse, onun velisine (hakkını alması için) yetki verdik. Ancak bu velî de kısasta ileri gitmesin. Zaten (kendisine bu yetki verilmekle) o, alacağını almıştır.” [İsra-33]
İnsanlık tarihi, ister Romalılardan, ister Perslerden, Mısırlılardan ve Hint uygarlığından olsun, yüzyıllardır insan yapımı rejimlerin zulmüne tanık olmuştur. Sömürge ve sömürge sonrasındaki demokrasi ve komünizm modeli de bu tür bir zulümden istisna değillerdir. Dolayısıyla insanlığın başka bir sistemin zulmünden gerçek kurtuluşu, ancak yaratıcının vahiy yoluyla gönderdiği bir nizamın gölgesinde mümkün olacaktır. Allah'ın izniyle bizler Nebi Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti olarak bir model olacağız ve zulüm sorununu hafifleteceğiz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Bin Faruk