- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tanzanya Meclis Başkanı’nın İstifa Etmesi Demokrasinin Yalan ve Zayıf Olduğunu Ortaya Koymaktadır!
Haber:
Tanzanya Meclis Başkanı Job Ndugai 06/01/2022 Perşembe günü, son zamanlarda Devlet Başkanı’na yönelik krediler ve artan ulusal borçlar konusunda kamuoyuna yaptığı eleştirilerin bir sonucu olarak görevinden istifa etti.
Yorum:
28/12/2021 tarihinde, bağımsızlıktan bu yana yedinci meclis başkanı olan Meclis Başkanı Job Ndugai, Tanzanya’nın yüksek ulusal borç nedeniyle ihaleleri riske attığını iddia ederek uluslararası para kuruluşlarından borçlanmanın devam etmesini sorgulayan bir açıklama yapmıştır.
Tanzanya yakın zamanda Dünya Bankası’ndan 2,29 milyar dolar, Uluslararası Para Fonu’ndan 567 milyon dolar ve Afrika Kalkınma Bankası'ndan 256 milyon dolar olmak üzere yaklaşık 3 milyar dolar değerinde kredi almıştır.
Job Ndugai’nin eleştirisi, özellikle iktidar partisi yetkilileri ve diğer milletvekilleri tarafından başta kamuoyu önünde özür dilemeye zorlayan güçlü bir protesto dalgasıyla karşılanmış ancak görünen o ki özrü kabul edilmemiştir. Günler sonra Devlet Başkanı Suluhu Hassan, hükümetinin bakanları, bölge komiserleri ve bölge başkanları karşısında Ndugai’ye karşı ciddi bir açıklama yaparak şöyle dedi: “Devletin direklerinden olan bir başkanın kalkıp bu açıklamayı yapması düşünülemez. Her şeyin 2025 seçimleriyle ilgisi vardır.”
Bu durumda Meclis Başkanı Ndugai'nin istifa etmekten başka seçeneği kalmamıştır.
Tabii ki yalancıdan çıkan hak bir söz olsa da Ndugai'nin açıklaması kendi türünde güçlü bir açıklamaydı! Zira meclisin, ulusal bütçeyi ve borçlanmaları onayladığı bilinmektedir. Oysa Meclis Başkanı, bu kredileri reddederek manipüle edebilir ve Ulusal Meclis aracılığıyla bunu etkileyebilirdi ancak o ve diğer meclis üyeleri hükümetin borçlanma kararını onaylamıştır.
Ayrıca devletin ana kollarından birinin başkanı olması vasfıyla Meclis Başkanı, Devlet Başkanı ile (şahsen) bir görüşme talep etme ve borçlanma yönünü tartışma yetkisine de sahiptir.
Bütün bunlarla birlikte onun, toplumun refahıyla ilgileniyormuş gibi görünen ancak aslında kendi siyasi gündemleri için insanların akıllarıyla oynayan diğer demokratik politikacılardan hiçbir farkı olmadığı açıktır.
Bu senaryo bize, demokratik “ifade özgürlüğü” fikrinin boş bir slogan olduğunun canlı bir resmini göstermektedir. Zira o, sadece hükümetin ve politikacıların çıkarlarıyla çelişmediği ve çıkarları tehlikeye girmediği zaman savunulmaktadır. Bu nedenle insanların yaşamlarıyla ilgili herhangi bilgiyi ifade etmesi, alması, talep etmesi ve iletmesinin temel bir hakları olduğu şeklindeki iddialar, hakikatten çok uzaktır.
Öte yandan devletin üç ayağı olan yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki “kuvvetler ayrılığı” ve bağımsızlık kavramının olmadığı gerçeğini de açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu iddia, Fransız Baron de Montesquieu tarafından 1748’de kurulduğundan bugüne kadar bir vehim ve gerçek dışı olarak kalmaya devam etmiştir.
Her şeyin ötesinde demokrasi, menfaatçi ölçülere dayanmaktadır. Bundan dolayı insanları ile gece gündüz sürekli iktidarın propagandasını yapmak için yarışan destekçileri arasında ihtilaflara, çekişmelere, kargaşalara ve çatışmalara neden olmaktadır.
Özel olarak Tanzanya da dahil gelişmekte olan ülkeler ve genel olarak insanlığın, demokratik siyasi sistemin batıl olduğunu ve insani sorunları çözmeye güç yetiremediğini mülahaza etmelidir. Bunun yerine İslam’ın, kendi işlerini ve hayatlarını gözeten, insanlığı tüm siyasi ve ekonomik çalkantılardan kurtaran alternatif adil siyasi bir nizama sahip olduğunu düşünmeleri gerekir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Bitumva - Tanzanya