Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Yahudi Varlığının Yok Oluşu İnovatif Hesaplamalar ve Yanıltıcı Beklentilerle Değil Onu Ortadan Kaldıran Eylemlerle Olacaktır

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Yahudi Varlığının Yok Oluşu

İnovatif Hesaplamalar ve Yanıltıcı Beklentilerle Değil

Onu Ortadan Kaldıran Eylemlerle Olacaktır

Haber:

Otuz yıl önce sözde cümle (ebced) hesabına dayalı olarak Filistin’deki Yahudi varlığının 2022’de çökeceğine dair beklentiler ortaya çıkmıştı. Bu, bu hesabın Kur’an’ı Kerim ayetlerinin üzerine uygulanmasına ve bu hesabı alıp benimseyenlerin formüle ettiği kelime ve cümlelere dayanmaktadır. Nitekim bu tarihin yaklaşmasıyla birlikte bu beklenti ve bunun Haziran 2022’de olacağı hakkında daha fazla konuşulmaya başlandı. Ama bu tarih geçtiği halde Yahudi varlığı hala orada kalmaya devam etti, dahası saldırıları da devam etti ve bölge ülkeleriyle ilişkileri aleni bir hale geldi.

Yorum:

Bu konu veya beklentiyle ilgili iki husus var; birincisi olumlu ve faydalı, ikincisi ise olumsuz ve zararlıdır.

Birincisi; Yahudi varlığının yok oluşunun kaçınılmazlığına, bunun ne zaman olacağını öğrenmeye olan ilgiye ve yok oluşunun ve zamanının Kur’an’dan delillerle kanıtlanmasına yapılan bu vurgu, bunun meydana geleceğine dair güvene ve büyük bir özlemle beklenildiğine delalet etmektedir.Bu kanaatin Müslümanlar arasında yaygınlaşması olumlu ve ümit verici bir husustur. Çünkü bu, Müslümanların bu hedefe mümkün olan en kısa sürede ulaşmak için istekli olduklarını ve hatta bunun için acele ettiklerini göstermektedir.

İkinci hususa gelince; bu, olumsuz ve zararlıdır. Zira herhangi bir eylemde bulunmadan ya da sahih bir arayışa girmeden bu hedefe ulaşılması beklenmektedir. Dahası bunun için hiçbir şey gerçekleştirmeden ve hedefe doğru herhangi bir adım atmadan birtakım çalışma ve araştırmalar için çaba sarfedilmekte ve zaman harcanmaktadır. Nitekim genel olarak Müslümanlar, özel olarak da Filistin halkı, Filistin’i özgürleştirmek ve Yahudi varlığını ortadan kaldırmak başlığı altında büyük çabalar ve fedakarlıklar gösterdiler ancak bir fayda sağlamadı. Aksine sonuçlar ters tepki yaptı. Zira bu varlığın varlığı pekiştirildi ve onun yakında yok olacağı noktasında birçoğunun kalbine umutsuzluk tohumları ekildi.

Cümle hesabına dayalı olarak Yahudi varlığının yok olacağına dair beklentilerin, iki hatası, dahası iki büyük tehlikesi vardır; birincisi, Kur’an ve şerî nâsslardan, şerî olmayan çıkarımlarda bulunulmasıdır. Aynı zamanda bu, şeriata da aykırıdır. Ayrıca bu yaklaşımı benimseyen kişi, seçtiği ifadeleri istediği gibi koyar, bunları cümlelerin hesaplama yöntemiyle hesaplar, sonra hesabı kanıtlamak istediği şeyle örtüşünceye kadar kelimelerini ve harflerini değiştirir. Bunların hepsi, çarpıtma kastıyla olmasa da bir manipülasyon ve çarpıtmadır.

Ayrıca bu hesaplamalar için iddia edilen sonuçlar da doğru değildir. Ama iddia ettikleri sonuçlar, içerisindeki doğru olan çok az olmasına rağmen dikkat çekici bir şekilde veya mucizevi bir şeymiş ve içinde şerî bir kasıt varmış gibi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu hesapları iddia edenler, bazen Kuran’daki bazı harfleri ihmal ediyorlar ve hesapta onları dikkate almıyorlar, bazen de dikkate alıyorlar ve hesaplıyorlar. Tıpkı Allahu Teala’nın kavlinde geçtiği gibi bazen yazılmayan ألِف “Elif” gibi: ذلِكَ الْكِتبBu kitap.” [Bakara 2] Veya Allahu Teala’nın kavlinde geçen الياء “Ya” gibi: وَلِيَ دِينِيki bazı nüshalarda da وَلِيَ دِينْ şeklinde yazılmaktadır. Bazen de harfleri değiştirmek için bir okumayı diğer bir okumayla değiştiriyorlar. Böylece kendilerine uygun sayıyı alıyorlar. Dolayısıyla saptırma kastı olmasa da bu hesaplamalarda bir saptırma söz konusudur. Belirli bir durumda hesapların doğru olduğu üzerinde ittifak edilse de, bu tesadüfi bir durumdur ve şerî hiçbir değeri yoktur.

İkinci hata; aynı zamanda bu büyük bir tehlikedir; çünkü özellikle de değişim arzusu olanlar olmak üzere Müslümanlara zarar vermektedir. İşte bu yaklaşım, -sahipleri bunu kastetmese de- gaybi kaderiyye kavramını aşılamakta ve bununla amel edenleri veya buna inananları oturup izlemeye ve beklemeye sevk etmektedir. Böylece maksatlı yapılan çalışmayı ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla Yahudi varlığının yok olması konusunda bu hesaplara inanmak ve bunları benimsemek, onu ortadan kaldırma, bunun keyfiyeti ve pratik yolları hakkında maksatlı düşünme noktasında isteksizliğe yol açmıştır. İşte ümmet, hedeflerin gerçekleşmesi muhtemel olmayan eylemlerle hedefleri gerçekleştirme kastı olan bu ölümcül hastalığa yakalanmıştır. Tıpkı zaferin, rızkın veya başarının gerçekleşmesi için dua etmek gibi. Ya da küfür rejimlerini değiştirmek için ibadet etmek ve iyi amellerde bulunmak gibi. Bu örnekler ile Yahudi varlığının ortadan kalkmasına yönelik cümle hesaplamaları arasında bir fark varsa da her iki durumda da sonuç aynıdır. Bu da düşünceyi, hedefe ulaşmaya yönelik pratik araştırmadan uzaklaştırmak ve üretken değişim çalışma alanlarını, değişimle veya onun nedenleri ve gereksinimleriyle hiç ilgisi olmayan diğer alanlara terk etmektir.

Yahudi varlığının ortadan kaldırılması şerî bir mesele olup vakıa zemininde büyük değişikliklere yol açacak eylemleri gerektirmektedir. Bu değişimlerin ise, yıkım, öldürme, mağlup etme, kovma, savaşlar ve yangınlar gibi tasavvur edilmesi gereken gerçekleri vardır. Bu da sebeplere sarılmayı ve sonuçlara götürecek öncülleri yerine getirmeyi gerektirmektedir. Tıpkı bir otorite ve sistemi ortadan kaldırmak ve bir otorite ve sistem icat etmek amacıyla tüm bunları vakıa zemininde yapacak kuvvetler hazırlamak gibi. Yahudi varlığını ortadan kaldırmanın yolu bu olduğu gibi vakıa zemininde herhangi bir maddi hedefi gerçekleştirmenin yolu da işte budur. Bu yaklaşım ise, onu engelleyen tüm engelleri aşmak ve tüm mâniaları ortadan kaldırmak amacıyla bakıp üzerinde düşünmekle gerçekleşebilir. Bu yaklaşım, vakıada değişime yol açacak maddi eylemler üretmek için düşünmeyi gerektirir. Bu da Müslümanların işleri ve meseleleri hakkındaki siyasi düşüncedir yani amellere yol açan ve kasıtlı bir değişim üreten pratik düşüncedir. Dolayısıyla bu, dikkatleri üretken düşünceden uzaklaştıran meselelerdeki bir düşünme ve araştırma olmadığı gibi boş çabalar ve fedakarlıklar yapmaya yönelik bir saptırma ve aldatma da değildir. Ayrıca bu, samimi bile olsa cümle hesaplamak gibi zihinsel bir lüks içerisinde boş vakit harcamaktan başka hiçbir işe yaramayan vehimler veya önermelerle zihni meşgul etmek de değildir.        

Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللّهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنْفُسِهِمْŞüphesiz ki bir kavim, kendini nefsini değiştirmedikçe; Allah da onları değiştirmez.” [Rad 11]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Mahmud Abdulhâdî

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER