- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Irkçılık Kapitalist Toplumları Perişan Eden Kötü Huylu Bir Hastalıktır!
Haber:
“New York Times” gazetesine göre, İtalya’da Afrikalı bir seyyar satıcının öldürülmesi, önümüzdeki Eylül ayında yapılacak ulusal seçimler öncesinde siyasi çekişmeleri ateşledi ve Avrupa ülkesinde ırkçılık konusunda yeni bir tartışmaya yol açtı.
Cuma günü Nijeryalı göçmen Lika Ogorchukwu, Adriyatik kıyısında bir sahil kasabası olan Civitanova Marche’deki ana alışveriş caddesinde İtalyan bir adam tarafından koltuk değneğiyle vurularak öldürüldü. Ayrıca bu, sosyal medyada binlerce kez dolaşan saldırının bir videosunda da yer alıyor.
Amerikan gazetesine göre,saldırı dört dakika boyunca devam etmesine rağmen görgü tanıklarından hiç kimse müdahale etmeden olaya seyirci kaldılar.
İtalya’da Nijeryalıları temsil eden bir derneğin sekreter yardımcısı Patrick Gobadia şunları söyledi: “Bizzat bu gerçeği ve engelli birinin koltuk değneğiyle öldürülmesine müdahale etmek yerine onu izlemelerini ve videosunu çekmekle yetinmelerini kınıyoruz.” Şöyle ekledi: “Bu, utanç verici bir durumdur.”
Cinayet suçu, göçmenlere yönelik ağır suçlara sahne olan Civitanova'nın bulunduğu Marches bölgesinde olduğu için ciddi ses getirdi. Yine Şubat 2018’de, Civitanova Marche’ye yaklaşık 27 kilometre uzaklıktaki Macerata’da sağcı bir İtalyan, altı Afrikalı göçmeni vurarak yaralamış ve şehri ırkçılığın kalesi haline getirmişti.
İki yıl önce de Civitanova’nın güneyindeki Fermo’da, karısını ırkçı hakaretlerden korumaya çalışan Nijeryalı bir adam öldürülmüştü. (El-Hurra / Dubai)
Yorum:
İnsanlık, bencillik ve beyaz ırkın üstünlüğü üzerine yetiştirilmiş Batı toplumlarını perişan eden kötü huylu hastalıkları miras bırakan kapitalizmin etkilerinin acısını çekmektedir. Zira sömürgeci Batılı ülkelerin elindeki halklar düzeyinde kanlar, namuslar ve servetler ihlal edilmektedir. Dahası maddi servetleri elde etmek ve kaynaklara ulaşmak için ülke ve şehirleri yok etmekte, ülke ve kıtalara da ölüm, açlık ve yoksulluk aşılamakta, servetleri yağmalamak, Batı fabrikalarını işletmek ve açgözlü kapitalistlerin ve doyumsuz bankalarının ceplerini Asya, Afrika, Hindistan ve Güney Amerika’nın ezilen halklarının kanlarıyla doldurmak için savaşları ateşlemekte, askerî darbeler tasarlamakta ve katliamlar düzenlemektedir.
Bu ırkçı, materyalist ve bencil salgın, sömürgeci kapitalist batılı ülkelerden onların bireylerine ve halklarına bulaşmıştır. Zira onlar, mazlum halkları öldürmekte yanlış bir şey görmüyorlar ve ülkelerinin diğer halklar söz konusu olduğunda kana, onura ve servete zerre kadar değer vermediğini görüyorlar! O halde Batılı bir Avrupalı, ülkesinin diğer halklarla olan vahşetini ve ırkçılığını nasıl görebilir, bir mülteciye nasıl saygı duyabilir veya onun kanına, namusuna veya malına nasıl zerre kadar değer verebilir ki? Zira kapitalizm ve laiklik onun zihnine yerleşmiş, davranışlarını çarpıtmış ve onu, hiçbir suçluluk hissetmeksizin öldüren, tecavüz eden ve yağmalayan vahşi hayvanlar düzeyine indirmiştir. İşte Batılı, bu vahşi kapitalist sömürgeci devletlerin ürünü olup davranışları da, devletinin benimsemiş olduğu maddecilik içinde boğulmuş vahşi ırkçı inancın ve tüm insani yaratılışın veya beşeri duyguların çözülmesinin bir yansımasıdır.
Batı, vahşi kapitalist inancı ve kötü niyetli materyalizmi ile her türlü erdemden saptığı gibi halkları insanlıktan, dahası insanın doğasından uzaklaştırmış ve çoğunluğu psikolojik ve organik hastalıklar, aile dağılması ve aşırı bencillik nedeniyle sapkınlığa ve maddi zevklere kapılma eğiliminde olan ırkçı ve materyalist bireylerden oluşan büyük bir fabrika haline gelmiştir. Bu yüzden anormalliklerini, sapkınlıklarını ve suçluluklarını caydırıcılık ya da suçluluk duygusu olmaksızın diğer halklara yöneltmelerinde şaşılacak bir şey yoktur. Ayrıca suçun yanından geçip gitmeleri ve herhangi bir yardımda bulunmaksızın izlenme ve beğeni kazanmak için onu videoya almakla yetinmeleri de şaşırtıcı değildir. Zira mazlumlara yardım etmek onların kültürlerinin bir parçası olmadığı gibi onlar sadece para ve çıkar için hareket ediyorlar. Kapitalizmin zihinlerine yerleştirdiği şey işte budur; dolayısıyla mazlumlara yardım etmenin inançlarına ve kültürlerine göre hiçbir faydası yoktur. Peki ya mazlum olan kişi, egemen sistemlerinin bir caydırıcılık olmaksızın halkını, toprağını ve servetlerini ihlal ettiği başka bir ırktan olursa nasıl olur acaba?!
İnsanlığın bu iğrenç ırkçılıktan ve kapitalist cürümden kurtaracak olan, sadece insanlığı yücelten ve onlardan her birini, eşine bakan, komşusunu koruyan, ana babasına itaat eden, çocuklarını büyüten, küçüğüne şefkat gösteren, büyüğüne saygı duyan, fakirlere sadaka veren, hastayı ziyaret eden, akrabayı ziyaret eden, selama karşılık veren, hırsızlık yapmayan, zina etmeyen, yalan söylemeyen, içki içmeyen, öldürmeyen, eziyet veren bir şeyi yoldan kaldıran, hayvanlara şefkat gösteren, evinin bahçesini temizleyen, namusunu savunan, mazlumun imdadına yetişen, isteyeni azarlamayan, yetimi hor görmeyen, iyiliği emreden, kötülükten nehyeden… Allah’a kulluğundan kaynaklanan diğer ahlak ve davranışlar ile davranışlarını yücelten Allah’ın şeriatından kaynaklanan kültürünü yerleştirdiği merhametli, adaletli ve hakkaniyetli biri yapan İslam’dır. İşte bunlar, vahşi ırkçı Batı toplumlarında bulamayacağınız bir davranış ve yaşam tarzıdır.
İslam ümmetinin, Batı kültürünün kalıntılarını ve bunun bekçiliğini yapan başımıza musallat olmuş Batı’nın ajanlarından silip süpürmek, yüksek İslami hayatı yeniden başlatmak için Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak ve İnsanlığın kapitalizmden, onun ırkçılığından, habis hastalıklarından ve utanç verici sapkınlıklarından kurtulması için İslam’ı bir nur, adalet ve rahmet risaleti olarak taşımak yoluyla artık insanlık için bu üst düzey yaşam tarzını harekete geçirmesinin zamanı gelmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Musab Ebu Arkub