Çarşamba, 25 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İslam Kuvvet, İlim ve Güzel Ahlak Dinidir!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

İslam Kuvvet, İlim ve Güzel Ahlak Dinidir!

Haber:

TechTank’ta “Ulusal Yapay Zeka Özlemlerine Ulaşmada Kazananlar ve Kaybedenler” başlıklı bir seri yayınladık. Araştırma, her ülkenin kendi ulusal yapay zeka hedeflerine ulaşmak için ne kadar iyi konumda olduğunun boyutu hakkında 44 ülkeyi değerlendirdi. Daha sonraki gönderilerde her bir ülke, insan ve teknoloji gibi uygulama planlarının iki alt boyutuna göre sınıflandırıldı. Serinin bu son gönderisinde, tamamen ABD’ye ve ulusal yapay zeka stratejisinde küresel pazar hakimiyeti elde etmek için ne yapması gerektiğine odaklandık. (Brookings.edu)

Yorum:

Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Avrupa bilim ve teknoloji alanlarında liderdi.İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Çin bu alana girinceye kadar Amerika liderdi. Zira bu günlerde, genellikle ekonomik ve askeri teknolojik gelişmelerde Amerika ve Çin arasında bir yarışın olduğuna tanık oluyoruz. Ama yaklaşık geçen yüzyıl boyunca neredeyse İslam’ın uygulandığına atıfta bulunan herhangi bir belgesel kitap göremiyoruz. Oysa bilim ve teknolojinin temellerini Müslümanlar atmıştır.

İslam bize hükmettiğinde en güçlü ordulara ve ekonomiye sahiptik. Yüzyıllar boyunca insanlık tarihinin en büyük medeniyeti olduk ve sınırlarımız, doğuda Çin, batı ve güneyde Atlantik Okyanusu, kuzeyde Fransa ve güneyde Afrika ormanlarına kadar ulaşmıştı.

Bilgi alanında Ebu’l Berekat el-Bağdadi, hareket kanunlarını Newton’dan beş yüzyıl önce keşfetmişti. Nitekim onun kitapları Avrupa’daki kütüphanelerde toplanmış ve Newton’un zamanında İngilizce ve Fransızcaya tercüme edilmiştir. Şistozomiyaz ve menenjit iltihabına neden olan solucanı keşfeden ise İbn Sina’dır. Ayrıca Biruni, dünyanın yerçekimini Newton’dan çok önce keşfetmişti! Üçüncü asrın araştırmacısı olarak şöyle demişti: “Bir cisim, üzerine odaklandığı çekim kuvvetiyle yere düşer.” Ama Batı bir hırsızdır. Çünkü diğer milletlerden bilgi çalıp kendilerine mal ediyorlar.

Güneş ve ay tutulmalarını açıklayan, her iki yarımkürede de toprak ölçümü için bir temel belirleyen, dünyanın küresel bir yapıya sahip olduğu hakkında konuşan ve dünyanın enlem ve boylamını belirleyen de Biruni olup yine şöyle demiştir;ışık hızı, ses hızından ve dünyanın dönüş hızından çok daha hızlıdır. Bunların hepsi Newton’dan yüzyıllar önceydi ama daha önce de belirttiğimiz gibi Batı bir hırsızdır. Zira dünya, Batı’nın Irak, Afganistan ve Somali’yi işgal ettiğinde kaynaklarını nasıl çaldığını ve uzun zaman beridir de petrollerimizi çaldığını net bir şekilde görmüştür.

Saatin sarkacını ilk keşfeden Yunus el-Mısrî olmuştur ancak Batı, keşfi on yedinci yüzyılda Galileo’ya nispet etmiştir. Yine eriyen cerrahi dikişleri icat eden ve bu dikişlerin iç ameliyatlarda kullanılmasının mümkün olduğunu belirleyen Ebu Bekir er-Razî’dir. Ayrıca dizüstü bilgisayarın, yazılım bilgisinin, iPhone’ların ve benzerlerinin icat edilmesinin önünü açan algoritmayı keşfeden ise Hârezmî’dir. Bunun yanı sıra el-Cezerî, Hilafet komplekslerinde tarımı artıran suları mekanik olarak çıkarmak için bir su pompası icat ettiği gibi dairesel hareketin enerji üretebileceği teorisini de keşfetmiştir.

Şimdi gelin diğer ülkelerin tarihçilerinin -ki doğal olarak azdırlar- gidişatları hakkında söylediklerini dinleyelim; nitekim Fransız tarihçi Dreybar şöyle demiştir: “Biz Avrupalılar günlük hayatımızda sağladığımız rahatlığı Araplara borçluyuz ve Müslümanlar bize bedenlerimizi nasıl temizleyeceğimizi öğrettiler.” Aynı şekilde şöyle demiştir: “Müslümanlar, kokmaya başlayana kadar kıyafetlerini değiştirmeyen Avrupalılardan farklıydılar.” Ayrıca Kurtuba Kütüphanesi’nin 400.000 kitap içerdiğini ve Paris’in bir hastaneyi bile öğrenmesinden 700 yıl önce Kurtuba’da 50 hastane olduğunu da belirtmiştir. Hastanın hoşuna gitmesi için acı ilaç için şeker kaplamayı keşfedenler Müslümanlar olduğu gibi ameliyatlardan önce cerrahi aletleri sterilize edenler de Müslümanlardır.

Evet, bizler nasıl okunup yazılacağını bilmeyen kişilerdik. Peki bizleri, tıp ve mimarlık bilgisinden tarıma, ekonomiden askeriyeye kadar dünyanın bu kadar kısa sürede tanık olduğu hayatın her alanında bu kadar heybetli bir ümmet yapan şey neydi? Peki bizim yeniden değişip kalkınmamızı sağlayacak olan faktör nedir? Elbette İslam’dan başka bir şey değildir! Zira İslam ilim dini, güç dini, güzel ahlak dini ve mükemmel bir medeniyet dinidir. Ama kalkanımızı, yani Hilafetimizi kaybettiğimizde bütün bunlar bizden çalındı; böylece Hilafetin yıkılmasının ardından İslam yeniden meçhul bir hale geldi ve şimdi bizler, dünya kafirlerin elinde olduğu için merhametsiz bir sefalet, yıkım ve yağma durumundayız. Dolayısıyla İslam’ın bilinir hale gelmesinin tek yolu, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet yoluyla onun tatbik edilmesidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Adil

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER