- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Tüm Bu Tavizlere Rağmen Dinlerine Uymadıkça Yahudilerin de Hıristiyanların da Asla Kendilerinden Razı Olmayacaklarını Kesin Olarak Biliyorlar!
Haber:
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’i kontrol eden Heyet Tahrir el-Şam’dan üst düzey bir yetkili alışılmadık bir açıklama yaptı. Zira daha önce silahlı grup tarafından kınandığı halde Batı ile ilişki kurma arzusunu dile getirdi.
Örgütün genel meşruiyeti olarak nitelendirilen Abdurrahim Atun, bir İsviçre gazetesi olan (Le Temps)’e yaptığı açıklamalarda, Tahrir el-Şam’ın “Batı için bir tehdit oluşturmadığını” ve onun “Esad rejimi ve müttefikleriyle savaşanların sonuncusu olduğunu ancak yardım almadan onu ortadan kaldırmayacağını” söyledi.
Yorum:
Ey Hamza el-Hatib, ey Gıyas Matar ve ey İbrahim Kaşuş, görünüşe göre 2016 yılında meydana gelen ayrılma, isim ve bayrak değişikliği sıradan bir haber değildi. Ancak bu, uzun bir değişimler ve dönüşümler silsilesinin, yön değişikliğinin, birçok amaç ve hedeflerden ve hatta sloganlardan vazgeçmenin bir başlangıcıydı! Günlerin, niyetlerin samimiyetini ortaya çıkarması için sadece birkaç ay geçti ey Hamza! Nitekim ipler, asıl uzandığı yeri değiştirdi ve amaçlanandan başka bir şey için uzanmaya başladı!
Dün haram olanlar bugün farz olmaya başladı; zira konferansların kararları, eylem ve faaliyetlerin kaynağı haline gelmesinin ardından onaylandı; dahası Rus-Türk ortak devriyeleri yapıldı, bilakis aynı zamanda tüm sadakatle korundu. Şimdi şiirine bir mısra da ben ekleyeceğim; onlara karşı çıkan herkesle savaşıldı!
Geçişlere gelince; geçişlere ne olduğunu nereden bileceksin! Rejimle iletişim kurmak, kim yaparsa yapsın en ağır devrimci cezalarla hesap veren devrimci bir suç olmasının ardından onların açılması devrimci bir gereklilik haline geldi. Bunun da ötesinde gizli olarak var olmasının ardından şimdi aleni olarak açılması için en iyi ekipmanlarla donatılır hale geldi!
Sözde kurtarılmış bölgelere gelince ey İbrahim Kaşuş! Mekke toprağı gibi olduktan sonra özel şartların dışında topraklarını çiğnemek yasaklanmıştı. Ama şimdi sözde hem mütevazı hem de gezgin olarak adlandırılan uluslararası gazetecilerin otlağı haline geldi, hatta istihbarat servisleriyle bağlantılı olanlar bile koruma altında dolaşıyorlar!
Şayet kuluçka seyirci kalır ve tek kelime dahi etmezse tabii ki tüm bunlar olur, hatta daha da fazlası olur. Bu yüzden durumu değiştirmek için harekete geçmek, gerekli ve acil bir mesele haline geldi. Bu ise herhangi bir hareket değil, aksine üretken, etüt edilmiş ve saçma olmayan bir hareket olmalıdır. Bu da ancak bilinçli, samimi ve semeresini toplama mekanizmasına sahip bir hareketin liderliği sayesinde olacaktır. Çünkü her kim devrime egemen olur, onun otoritesini çalar ve onu uluslararası toplumun uçurumuna doğru sürüklerse kesin olarak bilsin ki onlar, dinlerine uymadıkça asla ondan razı olmayacaklardır.
Her olay ve her forumda ayıpları ortaya çıkan ve insanlar tarafından hakaretler yağdıran grup liderliği hakkında konuşmaya bile gerek yoktur. Bilakis onların safları arasındaki devrimci gençlerden geri kalanlar için konuşmak gerekir ki kendilerini bu batan gemiden kurtarsınlar. Zira Allah’ın emrinin O’ndan başka koruyucusu yoktur. Haydi halkınızın bağrına geri deri dönün ve onlara yardım edin. Yoksa bugünkü halinizle onlara yardım edemezsiniz.
Kuluçkaya da diyoruz ki: Bir gün uyanıp ülkenin kasabın eline geçtiğini ve o an için katliamdan başka çare kalmadığını görmeden önce uğruna çaba gösterip feda ettiklerimizi kurtarmak için harekete geçme zilini çalmak gerekir.
Allah’tan bir vadide feryat edenlerden olmamayı niyaz ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye