- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika Neden Lübnan’da ve Bölgede Bir Çözüm İstemiyor?
Haber:
Haberler, Amerika’nın Lübnan’da olduğu kadar Suriye ve bölgede de çözüm bulma konusunda ciddi olmadığını gösteriyor.
Yorum:
General Avn’ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden bu yana Amerika’nın Lübnan'daki politikasını gözlemleyen biri, onun 2016’dan beri Avn’ın Cumhurbaşkanı pozisyonuna gelmesini gönülsüz olarak kabul ettiğini bilir. Çünkü Avn, çok iyi bir aday değildi ve inişli çıkışlı hallerinden ve inatçılığından dolayı da ona güvenmiyordu.
Peki o sırada onun dışında birini getirme gücü olmasına rağmen neden ne yazık ki istediği gibi olmayan birinin bu göreve atanmasını kabul etti?!
Tabii Lübnanlı siyasetçilerin, hiç utanmadan seçimler ve Lübnan çözümüyle övündüklerini göreceksiniz! Hem de çoğu siyasetçi ve gazete yorumcularının, çeşitli medya kuruluşlarında alenen şu şekilde söylemeye başladıkları bilinmesine rağmen: Özellikle 1958'den sonraki yıllarda, yani Fuad Şihab’ın iktidara gelip doğrudan Amerikan gözetimi altında Abdünnasır ile ayrıntılar üzerinde bir anlayışa varmasından sonra Lübnan Cumhurbaşkanlarını seçen Amerika’dır.
Bundan sonra Lübnan Cumhurbaşkanlığına yönelik her sahte seçimde, özellikle Avn’ın Cumhurbaşkanlığına gelişi sırasında Fransa ile bir kez daha anlaşarak işler birbirini takip etti. Zira Suriye güçlerinin çıkması, o dönemde genel olarak Avrupa yanlısı odakların desteklediği gösterilerin baskısı, Amerikan yanlısı 8 Mart güçlerinin ve onlara karşı Avrupa yanlısı 14 Mart güçlerinin ortaya çıkması ve bu kez Fransa’nın olmaması nedeniyle Lübnan’daki siyasi durum kritikti. Özellikle içinde yaşadığımız bu aşamada, Avrupa’nın Lübnan’daki varlığının önemli ölçüde gerilediğine ve Amerikan nüfuzunun güçlendiğine tanık olunmaktadır. Nitekim Avn iktidara geldiğinde, onun döneklik yapmaması ve kontrolünden kaçmaması için çevresine emniyet supaplarını yerleştirmiştir. Bunlardan en önemlisi ise, Meclis Başkanı Nebih Berri’yi onun başına bir kılıç olarak musallat etmesi oldu.
Gerçekten de öyle oldu. Zira Berri, Amerika’nın ondan istediğini, hatta daha fazlasını yaptı. Bu yüzden o seçilmedi ve yapmak istediği hiçbir projede başarılı olmasına izin verilmedi. Ta ki Avn’ın damadı Gebran Bassil meşhur olduğu şu sözü söyleyinceye kadar: “Bize izin vermediler.” Böylece ülke, siyasi, ekonomik, nakit, güvenlik, eğitim, yargı, sağlık ve Lübnan halkından hiçbirine gizli olmayan diğer konular hakkında Avn’ın “cehennem” olarak nitelendirdiği noktaya ulaştı.
Bu günlerde her Perşembe Temsilciler Meclisi’nin açık tiyatrosuyla bir devlet başkanı seçilememesi sırasındaki olayları takip eden herkes, neden olarak Amerika’nın henüz atama talimatı vermediği sonucuna ulaşır. Zaten bu, Berri ve beraberindekilerin seçimleri engellemeye yönelik davranışlarından anlaşılıyor. Pervasız olan şey ise politikacıların çoğunun açık bir şekilde şöyle söyler hale gelmeleridir: Bazılarının söylediğine göre mesele, Amerika’nın yeşil ışık yakmasını veya imada bulunmasını bekliyor. Tıpkı Suudi Arabistan, İran ve hatta çökmekte olan Suriye rejimi gibi Lübnan dosyasının emanet edildiği bölge ülkelerinin davranışlarında da açıkça görüldüğü gibi!
Demek ki mesele, sadece Amerika’nın direktiflerini bekliyor!
Burada sorulması gereken soru şudur: Amerika, Lübnan sorununu çözme noktasında ciddi midir yoksa daha önceki ısrar ve kararlılıkla daha da karmaşıklaştırıp kötüleştirmekte midir?!
Elektrik, su, yol, ilaç, eğitim, ekonomi gibi konularda hiçbir sorunun çözülmesine izin verilmediği gibi insani ihtiyaçların dışında ülkelerin ona yardım etmelerine izin verilmediğini, dahası Yahudilerle sınır çizmenin vaftiz babası Amos Hochstein’ın elektrik dosyasını doğrudan denetlediğini gözlemlemekteyiz! Bu da Lübnan’ın ne ölmesine ne de iyileşmesini izin verilmeksizin yoğun bakımda bırakıldığı anlamına gelmektedir.
Amerika neden Lübnan ve bölgede, özellikle de Suriye’de çözüm istemiyor, aksine işleri daha da karmaşık bir hale getirmeye çalışıyor?Rus büyükelçisi Zasypkin’in, bir keresinde bir televizyon röportajında açıkça şu şekilde söylediği şey işte budur: “Amerika Suriye’de siyasi bir çözüm istemiyor ve Rusya’nın da bir çözüm gücü yoktur.” Amerika bunu iki nedenden dolayı istemiyor:
Birincisi Lübnan’a özeldir; bu ise, gaz ve petroldeki çıkarlarını güvence altına almak için Yahudilerle sınır çizme ve normalleşme konusunda istediğini elde etmek ve Lübnan’ın bağını Uluslararası Para Fonu’nun kısıtlamalarıyla sıkılaştırma projesini sürdürmek. Dolayısıyla işler kendi elinde olduğu sürece acele etmeyecektir.
Diğerine gelince; dikkat edilmesi ve uyarılması gereken en önemli ve en tehlikeli şey işte budur. Zira Amerika’nın Lübnan’da, Suriye’de ve hatta tüm bölgede çeşitli derecelerde kaosun, açlığın, kaygının, yoksulluğun ve parçalanmışlığın devam etmesine çağrıda bulunması için tek bir neden görüyorum ki o da; Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulacağını öngörmesidir; zira Hilafet, suni sınırları ortadan kaldıracak, başta Amerika ve Batı olmak üzere İslam ümmetinin düşmanlarının çıkarlarının karşısında duracak, ümmetin kendisinden faydalanması ve sorunlarını çözmesi için tüm serveti ümmete geri iade edecek ve Allahu Teala’nın talep ettiği davet taşıma vacibini yerine getirmek için ordular hazırlayacaktır.
Amerika’nın İslam beldelerimizde korktuğu hakikat işte budur. Bu nedenle Batı’ya, özellikle de Amerika’ya, gelecekteki eylemlerimizden onları şaşkına çevirecek, korkutacak ve onları orta çağlarına geri götürecek şeyleri göstermek için acele etmeli ve ciddi bir şekilde çalışmaya başlamalıyız. Tüm bunları ise ne pahasına olursa olsun sadece Allah Subhanehu’yu razı etmek ve O’nun emrine uymak için yaptığımızı da unutmayalım.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Nizar Cabir - Lübnan