- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Kadınların Yaşamlarını Batı’nın Liberal Bakış Açısına Göre Sürdürmeleri İçin Feminist Derneklerin İnsan Yapımı Yasaları Yeterlidir!
Haber:
Lübnanlı Kadınlar Ulusal Komisyonu, Deutsche Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit (GIZ) ile ortaklaşa ve Alman hükümetinin finansörlüğünde, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik hukukta şiddetle ilgili bir bilinçlendirme kampanyası başlattı. Kampanyanın başlığı şöyledir: Haklarınızın tanınması için yasaları değiştirmemek size karşı bir şiddettir. Hukukta_Şiddete_Hayır.”
Bu kampanya, özellikle kişisel statü için birleşik bir medeni kanunun ve reşit olmayan kızların reşit olmayan erkeklerle evlenmesini yasaklayan bir kanunun kabul edilmesine ek olarak Lübnanlı kadınların vatandaşlıklarını çocuklarına aktarma hakkını tanıyan bir yasa yoluyla kadınları korumak ve onları tam haklara sahip vatandaşlar olarak tanımak için, kadın ve kız çocuklarının haklarına ilişkin, bugüne kadar değiştirilmeden veya onaylanmadan devam eden ve değiştirilmesi gereken, haksız ve ayrımcı yasal hükümlere ışık tutmaktadır. (Ajanslar)
Yorum:
Müslüman bir kadın, Allah Azze ve Celle’nin kerim Kitabı’nda geçen: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّوا مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ “Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür. Eğer düşünüp anlıyorsanız, ayetlerimizi size açıklamış bulunuyoruz.” [Âl-i İmrân 118] Kavlini işittiğinde, Alîm olan Allahu Teala’nın, kafirlerin bizim için bir hayır dilemediklerini haber verdiğini idrak etmelidir. O halde onların kurumları ve yasalarıyla muhakeme olmayı ve Rahman ve Rahim olan Allah’ın şeriatını terk etmeyi nasıl talep edebiliriz?!
Müslüman bir kadın, Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’ın, geçen Mayıs ayında Bild am Sonntag Gazetesi’ne, Almanya’da kadına yönelik şiddet suçlarının sayısındaki artışa ilişkin yorum yaparken, bunların bir cinayet olduğu, bunların açıkça kadınlara yönelik cinayet suçları olarak adlandırılması gerektiği, zira kadınların, kadın oldukları için öldürüldükleri, devletin burada büyük ve ciddi bir sorunumuz olduğunu kabul etmesi ve gereğini yapması gerektiği şeklindeki açıklamalarını işittiğinde, aynı şekilde onun ülkemizdeki bu şaibeli kampanyaların sponsorunun kadınları erkek şiddetinden koruyamadığını da idrak etmelidir. Peki bunu ülkemizde başarabilecek mi?!
Şunu iyi bil ki bacım bu ilgili uluslararası kuruluşlar, Batı’da aileyi yok eden özgürlükleri benimseyen Batılı laik medeniyete teşvik etmek için ülkemizdeki feminist derneklerle birlikte her türlü çaba ve imkanlarla çalışmaktadırlar. Toplumların nasibi ise ahlaksızlık ve ahlaki çöküntü nedeniyle hastalıklara yakalanmak olmuştur. Bu, ispatı gerektirmeyen açık bir meseledir. Şimdi kavram ve fikirleriyle birlikte bu medeniyetin, aileyi, toplumu ve tüm İslam ümmetini yıkması için transfer edilmesi amaçlanmaktadır.
Bu şaibeli kurumlar kadınları, kadınların desteklenmesi, hakları konusunda aydınlatılması, kendilerini kanıtlamalarına yardımcı olunması, yaşamdaki rollerinin güçlendirilmesi amacıyla kişiliklerinin güçlendirmesi gibi parlak sloganlarla bir çöküntü ve yozlaşma bataklığına sürüklemek istiyorlar. Oysa bunlar, kadına yönelik şiddetle mücadele ve kadına yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırma bahanesiyle zehrini saçmakta ve Müslüman kadınların yaşamlarını Batı’nın liberal bakış açısına göre sürdürebilmeleri amacıyla öncelikle İslam şeriatının hükümlerine isyan edenler olmak üzere kanunlar çıkarmak için hiç durmaksızın çalışmaktadırlar.
Burada en önemli soru şudur; bu feminist dernekler, devletin ülkeyi peş peşe etkisi altına alan krizler yüzünden birçok haklarını kaybeden kadınlara uyguladığı şiddet türlerinin neresinde acaba?! Zira yoksulluk oranı %25’in üzerinde ve işsizlik oranı ise 2022’nin başında 11,4’ten 29,6’ya yükseldi. Hatta Dünya Gıda Programı’na göre Lübnanlıların yarısından fazlasının yiyecek ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak için yardıma ihtiyaçları vardır. Çünkü ailelerin %70'i yiyecek almak için borç para almak zorunda kaldıkları gibi diğer bazıları da aile bireylerinin yiyeceklerini sağlamak için ev eşyalarını satmak zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla bu gerileme, daha doğrusu ekonomik gerileme, başta kadınlar olmak üzere birçok ailenin hayatını yıkıcı bir şekilde etkilemiştir.
İnsana yakışır bir yaşam sürmenin gerekliliklerinden yoksun olan bir ülkede birçok hakkın kaybedildiğini ve devletin kadınlara uyguladığı tüm bu şiddeti bir kenara bırakıp bu dernekler, medeni evliliği yasallaştırmak ve bunu Lübnan’daki tüm taraflar arasında birleştirmek için Ahvalu’ş Şahsiyye yasalarından geri kalanlarını da etkileyen güncellenmiş ve yeni yasaları bize getirmek amacıyla kadınların ailelerinden korunması ve küçük yaştaki kız çocuklarının evlenmesi hakkında konuşmak için bize mi geliyorlar?!
Durum şu ki Müslüman bacım; aileyi parçalayan ve kadınları perişan eden çatışmaların kaynağı bu yozlaşmış sistemin yasaları ve dayattığı yaşam tarzıdır.
Kadınların, dahası genel olarak insanlığın acısını çekmiş olduğu sorunları kökünden yok etmenin tek çözümü, insanlığın ihtiyaçlarına uygun olarak gelen İslam’ın hükümleridir. Çünkü bu hükümler, insanın tüm durumlarını idare eden yaratıcısı tarafından indirilmiştir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Rana Mustafa