- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Şam, Şam Kasabıyla Normalleşmek İçin Koşuşturan Toplulukları Kabul Ediyor!
Haber:
Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri, 6 Şubat’ta meydana gelen depremden etkilenenlerle dayanışma ziyareti için Pazartesi günü Suriye’nin başkenti Şam’a geldi.
Daha önce de Esad Şam’da, “Arap Parlamenterler Birliği”nden, Birlik Başkanı Muhammed el-Halbusi’nin,BAE, Ürdün, Filistin, Libya ve Mısır Meclis Başkanları’nın yanı sıra Umman Sultanlığı ve Lübnan heyet başkanlarının ve Arap Parlamenterler Birliği genel sekterinin de yer aldığı bir heyeti kabul etmişti. (Anadolu Ajansı)
Yorum:
Deprem olduğundan beri ülkelerin gerçek yüzlerini izliyoruz. Nitekim olayı istismar etme sürecinin başlamasına çok az zaman kalmıştı ki Birleşmiş Milletler, kuzeydeki kurtarılmış bölgelerde sıkıntı çeken yerlere yardım ulaştırmak için rejimden izin istedi. Oysa devrimin başında Esad’ın bir savaş suçlusu ve bir kasap olduğunu ilan eden oydu, ki böylece bu açıklamaların devrim halkının gözüne kum serpmekten başka bir şey olmadığı açığa çıkmış oldu. Bunun ardından devrimin başında devrimin ve devrimcilerin yanında olduklarını, Şam halkının özlemlerinin yanında olduklarını ve kurtuluş yolunda onlara destek olduklarını iddia eden işlevsel devletlerin rolü geldi. Böylece bu açıklamaların, efendilerinin emirlerine dayandığı, efendilerin görüşü değişir değişmez kölelerin de görüşlerini değiştirmek için koşuşturdukları ortaya çıkmaktadır. Zira heyetler onunla görüşmek için kasap Esad’a doğru akın etmeye başladılar ve çiftliğe dönmesi için çağrıda bulundular. Görünen o ki ülkeler, farklı türleriyle öncelikle yörüngenin ve aşağılık ajanın etrafında dönmeye başlayarak katilin hayatta kalmasını sağlamak için her türlü olayı istismar etmeye çalışıyorlar.
Nitekim devrim halkı için her şey apaçık ortaya çıkmış olup deprem öncesi üzeri örtülü olanların örtüsünü de deprem ifşa etti. Zira komployu en net haliyle gördük. Çünkü insanlar enkazın altında inim inim inlerken ülkeler acılar üzerinde dans etmek için koşturuyor ve mücrimle normalleşmek için yarışıyorlar. Depremden etkilenenlere yardım ve desteğin ulaşmasındaki gecikme ise, sadece beyaz teslimiyet bayrağının dalgalanması amacıyladır. Ancak heyhat ki heyhat! Zira binaları, evleri, mahalleleri yerle bir eden deprem, sürekli olarak kendileri için kurtuluş ve zafer kaynağı sandıkları putları da yerle bir etti. Dahası deprem tüm korkak komplocuları, tüm bağlantılı korkakları, tüm kardeşlik ve dayanışma maskesi takan hainleri de yerle bir etti. Evet, deprem tüm bunları yok etti ama Allah’ın fazlı sayesinde devrim ve devrimcilerin iradesini yok etmedi, korkuları temsil eden devrim ruhunu yok etmedi, dertliler için bir teselli olan İslami duyguları yok etmedi, Şam’daki Müslümanlar ile İslam beldeleri arasındaki dayanışmayı yok etmedi, aksine deprem bizim kurtuluşumuzun kolektif çalışmayla olacağını ortaya koydu. Bu yüzden Birleşmiş Milletler ve ülkelerin önüne geçtik. Bu da bize, kurtuluşumuzun birlikte çalışmayla gerçekleşeceğini gösterdi. Bizim yaşam çizgimiz ve kurtuluş yolumuz işte budur. Ancak bu sayede bizler, devrimimizin hedeflerini gerçekleştirebilir ve onu güvenli bir limana ulaştırabiliriz. O halde istediğinizi yapın! Zira sıkıntı, bizim geri dönüş gücümüzü artırmaktadır. Çünkü ümmeti, Allah’ın bize vaat ettiği ve Nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği azim bir işe hazırlayan Allah’ın lütfundan başka bir şey değildir. Bu ise uzak olmasa gerek.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdu ed-Della - Suriye