- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Emri Allah’tan Alan, Laiklik ve Demokrasiye Göre Değil İslam’a Göre Yönetir Ey Erdoğan!
Haber:
Bay bay Kemal yanındakilerle beraber emri nereden alıyor? Kandil’deki teröristlerden alıyor. Biz de emri Allah’tan alıyoruz. 14 Mayıs'ta emri dağdan alanları mezara gömmeye var mıyız? Bundan benim şüphem yok. (03.05.2023 Haber7)
Yorum:
Halka sunacağı ve anlatacağı anlatısı kalmayan Erdoğan, yaklaşan 14 Mayıs seçimlerini kazanmak için bol kepçeden ulufe dağıtmasının ve açılış üstüne açılış yapmasının yanı sıra Müslümanların İslami duyguları ile de oynuyor, duygularını istismar ediyor, seçimleri hak ile batılın, şampanyacılar ile secdecilerin, seccadeye ayakkabısı ile basanlar ile alnını koyanların mücadelesi olarak betimliyor. Muhaliflerin batılı temsil ettiklerini ve şeytandan emir aldıklarını, kendisinin ise hakkı temsil ettiğini ve Allah’tan emir aldığını söylüyor.
Gerçekte, Türkiye’deki politikacılar ve laik siyasi partiler, hakkın değil batılın temsilcisidirler, emri ya İngiltere ya da Amerika’dan almaktadırlar Allah’tan değil. Çünkü emri Allah’tan alanın rotası ve düsturu, Kuran ve Sünnet olurdu, ama Türkiye’deki siyasetçiler ve laik partilerin yörüngesi ve düsturu laiklik ve demokrasidir, kıblesi de Amerika ya da İngiltere’dir. Buna göre Türkiye’deki laik ve demokrat partilerin mücadelesi, batılların mücadelesidir, hak ile batılın değil, diğer bir deyişle sömürgeci kafir Amerika ile İngiltere’nin mücadelesidir. Aralarındaki tek fark şudur; omurgasını Amerikan yanlısı AKP ve MHP’nin (Cumhur ittifakı) oluşturduğu muhafazakârlar yani güya soft İslamcılar ve kafatasçılar, Müslüman gibi görünüp laik “İslami” kimliklerini gizlemekteler ve İslam’ı Amerika’nın siyasi emellerine alet yapmaktadırlar. Omurgasını İngiltere yanlısı CHP ve İYİ Parti’nin (Millet ittifakı) oluşturduğu soft Kemalistler ve kafatasçılar ise, geçmişleri İslam düşmanlığıyla dolu olduğu için ağızlarına yakışmayan İslami söylemler ile karanlık geçmişlerini unutturma gayretindeler ve İslam düşmanı katı laik kimliklerini gizlemek için Müslüman kisvesine bürünüp İslam’ı İngiltere’nin siyasi emellerine alet etmeye çalışmaktadırlar. Yani biri “İslami” hokkabazlıkta usta ve uzmanken diğeri, “İslami” hokkabaz olmak için çabalamaktadır, ama her ikisinin de tek hedefi vardır; Şeytani ve tâğût laiklik ve demokratik sistemin devamlılığını sağlamak ve İslami sisteminin (Hilafet) iktidara gelmesini engellemektir.
Aslında Erdoğan “Bay Kemal emri Kandil’deki teröristlerden alıyor. Biz de emri Allah’tan alıyoruz” söylemiyle, Türkiye’deki siyasi çatışmanın, yukarıda belirttiğim gibi İslam’ı siyasi emellerine alet yapmakta uzman olan Amerikancı “Allahcılar” ile İngiltere yanlısı Kandilciler arasında olduğunu kimsenin anlamayacağı çok usta bir dille itiraf etmektedir.
Diğer taraftan Erdoğan’ın bu söylemi, Türkiye’deki gerçeklikte bağdaşmayan bir retoriktir. Zira Erdoğan ekonomi, siyaset, dış politika, içtimai, eğitim, kısacası hayatın her alanında emri Allah’tan almamaktadır. Eğer Allah’tan almış olsaydı, Allah’ın emrine göre faizi düşürmek yerine tamamen ortadan kaldırırdı, dış politikada İslam ve Müslüman düşmanı Rusya ve Amerika ile kanka olmazdı, eğitimde laikliği, yönetimde demokrasiyi uygulamazdı, içki ve zinayı serbest bırakmazdı. Erdoğan’ın yaşamın her alanında laiklik ve demokrasiye göre yönettiği izahtan varestedir. Burada bunu uzun uzun izah edecek değiliz, saydıklarım sadece birer örnektir.
Emri Allah’tan alan biri, söylemde değil pratikte İslam’ı hayatın her alanında uygulardı, tıpkı Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve ondan sonraki Raşit Halifeler gibi. Bunun yolu da demokrasi değil Hilafettir. Hilafet olmadığı sürece emri Allah’tan almanın ya da hayatta İslam’ı uygulamanın realitede hiçbir gerçekliği yoktur, sadece bir aldatmacadır. Müslümanlar bu tuzağa düşmemelidir. Salt İslami söylemi kullananlar ile İslami söylemi kullanmaya çalışanlardan uzak durmalıdır. Seçimlerde her iki ittifakı da boykot etmelidir. Kötünün iyisi diye bir şey yoktur, her ikisi de kötüdür, kötüden iyilik beklenmez.
وَمَنْ أَحْسَنُ قَوْلًا مِّمَّن دَعَا إِلَى اللَّهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ إِنَّنِي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
“Allah’a çağıran, Salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben Müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” [Fussilet 33]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş