- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
14 Mayıs’ta Yapılan Cumhurbaşkanlığı Ve Milletvekilliği Seçimleri
Haber:
14 Mayıs tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakının adayı Erdoğan %49,52, Milet İttifakının adayı Kılıçdaroğlu %44,88, Ata İttifakının adayı Oğan %5,17, Muharrem İnce ise %0,43 oranında oy almıştır. Bu oy oranlarına göre Cumhurbaşkanlığı seçimleri 28 Mayıs tarihinde yapılacak olan 2. tura kalmıştır.
Milletvekilliği seçim sonuçlarına göre Cumhur ittifakı 323 milletvekilliği, Millet İttifakı 212, Yeşil Sol Parti 61, Türkiye İşçi Partisi 4 milletvekilliği kazanmıştır.
Seçimlere katılma oranı %87,04 düzeyinde olmuştur.
Geçersiz oy sayısı ise 1037104 olmuştur.
Yorum:
1- Siyasi ittifakların yürüttükleri kutuplaştıran siyaset tarzının etkisi, Türk halkının siyasete ilgisi ve seçimlere katılma yönünde yapılan propagandaların etkisi ile seçimlere katılım %87,04 gibi yüksek bir oranda olmuştur. Bu katılım oranı, Müslüman Türk halkının mevcut laik, demokratik, kapitalist düzenin devamından yana olduğunu göstermesi açısından üzücüdür. Diğer yandan geçersiz oyları da eklediğimizde seçimlere katılmayan %13 oranında yaklaşık 8.300.000 insan tarafından değişik sebeplerle oy kullanılmaması, oy kullanmayanların bir kısmının sadece düzen karşıtlığı açısından oy kullanmaması ise sevindiricidir ve gerçek değişim bu insanlar aracılığı ile olacaktır.
2- 20 yıllık yıpranmış iktidar, pandemi, ekonomik kriz, Güneydoğu Anadolu’da 6 Şubatta yaşanan ve büyük yıkıma yol açan deprem felaketi, mülteci sorunu(!) ve dış siyasette “İsrail”, Esed ve Sisi ile yürütülen normalleşme adımlarının ürettiği olumsuzluklara rağmen Erdoğan, en yakın rakibi Kılıçdaroğlu’na %4.64 fark atarak %49,52 oranında halk desteği elde etmiştir.
Bu oranda halk desteğinin elde edilmesinde;
-Erdoğan’ın kullandığı milli dil ve dini söylemler,
-Geçmişteki icraatları, yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır söylemi,
-Somut ve halkta karşılığı olan seçim vaatleri,
-Savunma sanayisindeki hamleler,
-Rakibi Kılıçdaroğlu’na yönelttiği FETÖ ve PKK eleştirileri,
-Avrupa’dan yükselen Erdoğan karşıtlığı,
-Çoğu cemaat lideri, tarikat lideri, alim ve hocaların Erdoğan’ın desteklenmesi yönündeki çağrılarının etkisi olmuştur.
Millet İttifakının adayı Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilmesi için son derece elverişli bir atmosfer ve motivasyon olmasına rağmen gerekli halk desteğine ulaşamamıştır.
Kılıçdaroğlu’nun yeteri kadar halk desteğine ulaşamamasında;
-Halkı tanımaması,
-Sosyal medya ve seçim anketlerinin etkisinde kalması,
-Somut olmayan, halkta karşılığı olmayan ve inandırıcı bulunmayan seçim vaatlerinde bulunması,
-Seçim stratejilerinin hatalı olması,
-FETÖ ve PKK ile yapılan iş birliği,
-Avrupa’nın açıkça Kılıçdaroğlu’na yönelik desteği,
-Kılıçdaroğlu’nun kendisinin alevi olduğuna yönelik açıklaması,
-Kılıçdaroğlu’nun başkanı olduğu CHP’nin geçmişte Müslüman halka yaptığı baskı ve zulümlerin dindar ve muhafazakâr halk kitlesinin zihninde hala canlılığını koruyor olması etkili olmuştur.
Oğan şartların ortaya çıkardığı bir siyasetçi olmuştur. Dar ve sınırlı bir alanda siyaset yapmaktadır. Oğan’a yönelik %5,17 oranındaki halk desteğinin arkasında ırkçılık, mülteci sorunu. FETÖ ve PKK karşıtlığının etkisi bulunmaktadır. Ayrıca Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’na tepkili seçmen kitlesi için geriye kalan tek seçenek olması da etken olmuştur.
Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakının meclis çoğunluğuna karşılık gelen 323 milletvekilliği elde etmesi Erdoğan’a 2. Tur seçimleri için avantaj sağlarken, 2.turda Erdoğan’ın seçilmesi halinde (büyük ihtimalle seçilecektir) siyasi istikrar anlamına da gelmektedir.
3- Seçmen tercihleri açısından dindarlık, muhafazakârlık, milliyetçilik ve vatancılık ekonomik krize galip gelmiştir. Yaklaşık %20 gibi bir oranla yükselen bir milliyetçilik söz konusudur.
100 yıldan beri Laik Cumhuriyet tarafından her türlü baskıyla, zulümle batılılaştırılmaya çalışılan Müslüman Türk Halkının en azından yarısı dini referansla siyaset yapan siyasetçileri desteklemektedir. Laik Cumhuriyete karşı içinde taşıdığı nefret hala devam etmektedir. Laik Cumhuriyete karşı duyduğu nefretin karşılığı ve cevabı ise Hilafettir. Hilafetin yeniden tesis edilerek toplumda İslami hayatı yeniden başlatması halinde Müslüman Türk Halkı hiç kuşkusuz Hilafeti bağrına basacak ve aslına geri dönecektir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Remzi Özer