- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Bir Müslümanın, Dini İçin Güvenli Olmayan Bir Yerde İkamet Etmesi Caiz Değildir
Haber:
Batı’da, özellikle de İsveç, Fransa ve diğer ülkelerde, Müslüman kadınların İslami kıyafetlerini çıkarmaya zorlanmaları veya çocuklarının kaçırılıp kafir ailelere teslim edilmeleri gibi yaygın tacizlere maruz kaldıklarına dair haberlerin sıklaşmasıyla birlikte, bu ülkede yaşayan Müslümanların kalmaya devam etmeleri konusundaki şerî hükmün açıklığa kavuşturulması gerekir.
Yorum:
Müslümanlar kendi ülkelerinde karşılaştıkları geçim sıkıntıları sonucunda bu Batı ülkelerine göç etmişler ve Batı’da yaşamaya başlamışlardır; çünkü onlar, dinlerinin gereklerini yaşama noktasında büyük bir kısıtlama olmaksızın daha iyi bir yaşam ortamı buldular.
Bugün ise din üzerindeki kısıtlama belirgin bir şekilde yaygınlaşmış olup bu, avret yerlerini örtmek, domuz eti yememek ve çocukların zihinlerini zina ve sapkın fikirlerle kirletmek gibi İslam’ın en basit ritüellerinde bile tecelli etmektedir. Hicretin gerekçesi çok güçlü olsa da bir Müslüman için dininden daha sevgili hiçbir rızık yoktur. Dolayısıyla her kim ikamet ettiği yerde İslam’ın en basit ibadetlerini bile uygulamaya güç yetirmediğini görürse, maddi olarak refah içinde olsa bile hicret etmesi gerekir. Özellikle Batı’da doğup büyüyen ikinci, üçüncü, hatta dördüncü nesil Müslüman çocuklar için meselenin o kadar da basit olmadığını biliyoruz; zira onlar, atalarının doğmuş olduğu Müslüman ülkeleri değil, Batı’yı kendi ülkeleri olarak kabul ediyorlar. Ancak bir Müslüman, evlatlarının ve onların dinlerinin onurunu güvende hissetmiyorsa, paranın ve istikrarın bir kıymeti olur mu?
Bir Müslümanın maddi refahını koruması veya bir ülkeden diğerine gitmeye korkması, onun dinini ve ırzını ihlal etmesini caiz kılmaz. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِنَّ الَّذِینَ تَوَفَّاهُمُ الْمَلَائكَةُ ظَالِمِي أَنفُسِهِمْ قَالُوا فِیمَ كُنتُمْ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَفِینَ فِي الأَرْضِ قَالُوا أَلَمْ تَكُنْ أَرْضُ اللهِ وَاسِعَة فَتُهَاجِرُوا فِیهَا فَأُولَئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَسَاءَتْ مَصِیراً“Kendilerine yazık etmekte iken hayatlarını sona erdirdikleri kimselere melekler “Ne işte idiniz?” dediler, (onlar) “O yerde zayıf görülenlerden idik” cevabını verdiler. Melekler ise “Allah’ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!” dediler. İşte onların barınağı cehennemdir ve orası gidilecek ne kötü bir yerdir!” [Nisa 97]
Batı’da yaşayan Müslümanlar, kendi vakıalarını en iyi bilen insanlardır; bu yüzden şayet ülkelerinde kalmanın kendilerini tehlikeye sokmayacağını düşünüyorlarsa bulundukları yerde kalabilirler. Ama aksini düşünüyorlarsa, orada kalmaları haramdır veya Müslüman ülkelere ya da dinlerinin ve geçimlerinin güven içinde olacağı başka yerlere gitmeleri gerekir.
Asıl olan Müslümanların, dinlerini ve dünyalarını koruyacak olan İslam Devleti’nin altında kardeşlerinin arasında ikamet etmeleridir. Zira Aleyhissalatu ve’s Selam şöyle buyurmuştur: أَنَا بَرِيءٌ مِنْ كُلِّ مُسْلِمٍ يُقِيمُ بَيْنَ أَظْهُرِ الْمُشْرِكِينَ، قَالُوا: يَا رَسُولَ اللهِ، وَلِمَ؟ قَالَ: لَا تَرَاءَى نَارَاهُمَا“Ben müşrikler arasında ikamet eden her Müslümana uzağım. Neden ey Allah’ın Rasulü? dediler. Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: (Müslümanlarla müşriklerin) ateşleri birbirini görmesin diye.” Ancak gerek İslam Devleti’nin yokluğu gerekse Müslümanların büyük bir kısmının kendi ülkelerinde yaşadıkları zorluklar, kısıtlamalar ve zulümler, onlara göç etmekten başka bir seçenek bırakmamıştır. Ama şayet Batılı ülkelerde kısıtlamalar varsa, o zaman Müslümanların önce dinlerini, sonra da geçimlerini güvence altına aldıkları bir yere göç etmeleri vacip olur.
Müslümanların kâfir ülkeler arasında göç etmek zorunda kalması üzücü bir durumdur; çünkü onlar İslam ülkelerini, dinleri ve dünyaları için güvenli görmüyorlar. Müslüman ülkelerin geçmişte, dünyadaki çeşitli milletlerden olan mazlumların barınağı ve sığınağı olduğu ve onları kabul edip barındırdıkları ve onlara onurlu ve güvenli bir yaşam sağladıkları bir dönem olmuştu. Ama bugün yozlaşmış laik ve vatancı ülkelerin gölgesinde ülkemiz, yeteneklerin sınır dışı edildiği ve mazlumların ve göçmenlerin kaynağı olan bir ülke haline gelmiştir; bu yüzden bu insanlar geri dönmeye karar verdiklerinde, onları özümsemekten aciz kalacaktır.
İnsanların hayatlarını güvenli, onurlu ve rahat kılan, İslam’ın hükümlerinin uygulanması olup İslam’ın olmadığı yerde ise er ya da geç boşluğu dolduran şey sıkıntı olacaktır. Allah’tan bir an önce bize yardım edip bir çıkış yolu vermesini niyaz ediyoruz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Abdullah