Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Afetlerle, Bayraklar Yarıya İndirilerek Mücadele Edildiğinde!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Afetlerle, Bayraklar Yarıya İndirilerek Mücadele Edildiğinde!

Haber:

Fas İçişleri Bakanlığı’nın yayınladığı son istatistiklere göre, Fas’ın el-Havuz ilinde meydana gelen depremde 2 bin 497 kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 2 bin 476 kişi de yaralandı.

Zarar görenlerin lisanı hali “kıyamet gününün dehşetine tanık olduklarını” söylerken sosyal medyada yayılan sahneler ve video klipler,Faslı yetkililerin görevlerini beklendiği gibi yerine getirmemesinden duyulan hoşnutsuzluğu teyit ediyor.Fas Kraliyet Divanı, henüz olağanüstü hâl ilan edilmemişken bayrakların yarıya indirilip 3 gün süreyle yas tutulacağını açıkladı.

Libya’da, “Daniel Fırtınası” nedeniyle ülkenin doğusundaki birçok bölgede sel ve su baskınları yaşandı ve ilk tahminlere göre yüzlerce kişinin ölümüne ve kaybına neden oldu.Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid el-Dibeybe, felaketin ardından üç günlük ulusal yas ilan etti ve bayrakların yarıya indirileceğini açıkladı.

 

Yorum:

Ölen ve yaralananların sayısıyla ilgili açıklanan resmi rakamlar güvenilir değildir; zira insanların tanık olduğu yıkımın boyutunun Fas’taki köylerin tamamen yerle bir olması ve haritadan silinmesi noktasına ulaşması, yaralıların durumunun ağır olduğunu, sarayın olağanüstü hal ilan edemeyecek derece derin uykuda olduğunu, insanlara yardım etmek, onları kurtarmak ve çıkarmak, barınma merkezleri ve hastaneler kurmak ve hızla gerekli her türlü yardımı sağlamak için ordu dahil devletin tüm imkanlarının kullanılmadığını gösteriyor… Bütün bunlar, ajan bir mücrimin oğlu ajan bir mücrimin uykusundan uyanmasını beklerken halkın ezildiği sırada olmuştur.

Şu anda üç gün üst üste bayrakların yarıya indirilmesi, halk için gerçekten etkili bir çözümdür!!

Libya’da ise vekalet savaşıyla parçalanan ülkede bayrakların yarıya indirilmesine bir de “olağanüstü hâl ilanı” eklendi ve her parti, insanları hiç umursamaksızın öncelikle efendisinin nüfuzunu pekiştirme yarışına girdiler.

Müslümanlar -her zaman olduğu gibi- kurtarılabileceklerini kurtarmak ve kardeşlerine yardım etmek amacıyla en kıymetli ve değerli olanları bağışlamak için kendi çabalarıyla devreye girdiler; bazı Müslüman ülkelerde Fas’taki mağdurlar için bağış toplama girişimlerini işittik ancak cevap veren çok zayıftı; hatta paralar toplanıp doğrudan mağdurlara ulaştırmanın bir yolu bulunsa dahi doğal olan durum, devletin inisiyatif alması ve İslam’ın üzerine vacip kıldığı şekilde gözetim görevini hızla yerine getirmesidir. Burada Ömer Faruk’un şu sözünü hatırlatıyoruz: “Şayet Irak’ta bir katırın ayağı yoldan kaysa, Allah’ın, ey Ömer onun yolunu niye düzeltmedin diye sormasından korkarım.” Peki ya devletin önceden hiç umursamadığı onlarca köy ve bucağa, asfalt yolların, hastanelerin ve yardımların olmamasına ne demeli?!

“Otorite bize gelmedi ve bize bakmadı. Peki Neden? Biz nereliyiz? Biz Faslı değil miyiz?”Yetkililerin kurtarmakta gecikmesi sonucu çocuklarını kaybeden kalbi yaralı bir baba soruyor ve gözyaşlarına boğulmuş bir şekilde şöyle ekliyor; “Otoritenin harekete geçmesi, eğitimli köpek ve vinç getirmesi gerekiyordu, onların imkanları var ve hiçbir sıkıntıları yok, bizler ilerleme çağındayız; bu sorumlular için bir ayıp ve utanç vericidir.”

Fas ve Libya’daki kardeşlerimiz Allah yardımcınız olsun, Allah yardımcınız olsun; ancakMüslümanlar, tek kaygıları insanları yoksullaştırmak, onların sırtlarını kırbaçlamak ve ağızlarını tıkamak, onların kanlarının ve yeteneklerinin ticaretini yapmak ve bunun da ötesinde onları yozlaştırmak olan rejimlerin altında yaşıyorlar.

Allah ölen Müslümanlara rahmet eylesin, Allah yaralılara şifalar versin ve onların musibetlerini hayra çevirsin. Ancak şunu da hatırlatmak gerekir; artık Müslümanların zararlı yöneticilerin üzerlerine giydirdiği zillet ve aşağılanma elbisesini kaldırıp atmalarının ve Müslümanları yeniden eski konumlarına geri döndürecek köklü bir değişim için muhlis bir şekilde çalışanlarla birlikte çalışmalarının zamanı gelmiştir ki böylece tebaanın hakkını hakkıyla bilen onurlu bir devletin gölgesinde düzgün bir hayat yaşasınlar; bu devlet ise, Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir. Bu devlet, “tevhid bayrağı” olan bayrağını yarıya indirmeyecektir; çünkü o, devletin lokomotifini, aslını ve faslını, onun çalışma motivasyonunu ve tebaanın siyasetini sembolize etmektedir. İşte o zaman bırakın doğum yapmak üzere olan ve kendisine yardım edecek kimseyi bulamayan kadını, katırın ayağı bile yoldan kaymayacaktır; peki ya büyük felaketler olduğunda nasıl olur acaba?

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Hüsameddin Mustafa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER