- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Türkiye’de Artan Irkçı Dalga Ve Mülteci Düşmanlığı!
Haber:
Son zamanlarda Türkiye, Suriyeli mültecilere ve Arap turistlere karşı artan bir nefret ve ırkçı dalganın etkisi altına girmektedir.
Yorum:
Özellikle ırkçı, faşist Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın istismar ettiği mültecilik meselesi, Suriyeli mültecilere düşmanlıkla sınırlı kalmayıp artan bir Arap nefretine ve halk arasında ciddi bir kutuplaşmaya yol açıyor.
İngiliz ekolüne mensup Ümit Özdağ tarafından Amerikan ekolünün takipçisi Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarını yıpratmak amacıyla istismar edilen mültecilik meselesi tehlikeli bir tırmanış eğilimindedir.
Ve şu ana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi iktidarını yıpratmaya çalışan ırkçı, faşist ve Kemalist mülteci düşmanlığı projesini engellemeye yönelik herhangi bir önlem aldığını görmüyoruz.
Milliyetçilik/ırkçılık, ideolojisi olmayan, fikren geri kalmış toplumlarda ortaya çıkan ve insanları birbirine düşmanlaştıran yıkıcı bir bağnazlıktır.
1- Bu dünyaya kendi irade ve isteğimizle gelmiyoruz.
Ne annemizi ne babamızı,
Ne etnik kökenimizi,
Ne ülkemizi,
Ne konuşacağımız dili,
Ne cinsiyetimizi,
Ne bedenimizdeki organlarımızı,
Ne içgüdülerimizi,
Ne aklımızı,
Ne yeteneklerimizi,
Ne de ihtiyaçlarımızı…
Kendimiz seçemiyoruz.
Kendimizin seçemediği, mecbur bırakıldığımız hususlar kınanamayacağı gibi üstünlük konusu da olamaz.
Kınama ya da üstünlük konuları ancak insanın kendi seçim ve tercihleri ile ilgilidir.
Nitekim Allah Teala Hucurat suresi 13. Ayette şöyle buyurmuştur.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ
‘‘Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.’’
2- Milliyetçilik fikren geri kalmıştan beslenip ortaya çıkar.
Kendisine ait bir hayat nizamı yoktur.
İnsanların sorunlarına çözüm üretemez.
Yönetmek istediğinde mutlaka bir ideoloji ya da fikre müracaat etmek zorunda kalan bir kısırlık/darlık içindedir.
Bizatihi kendi başına yeterli değildir ve kendi başına varlığını sürdüremez.
3- Farklı ırklardan, farklı dillerden, farklı kültürlerden ve farklı coğrafyalardan insanlar İslam’ın potasında eriyerek kardeş olmuşlar, İslam Ümmetini oluşturarak en hayırlı Ümmet konumuna yükselmişler ve 13 asır boyunca dünyaya liderlik etmişlerdir.
Ancak İslam’a bağlılıkları zayıfladığında ve fikren geri kalmaya başladıklarında sömürgeci kâfir İngiltere özellikle milliyetçilik konusu ile içlerine sızmış, devletlerini yıkmış, birliklerini sağlayan Hilafeti ilga etmiş ve İslam Ümmetini parçalayarak çok sayıda Ulus/milliyetçi devlete bölünmesini sağlamıştır.
Sonrasında da İslam Ümmetinin tekrar Hilafette birleşip büyük bir güce ve sömürgeciler için ölümcül bir tehdide dönüşmemesi için bu devletleri ve halkları milliyetçilik fikri ile birbirlerine düşmanlaştırmıştır.
4- Milliyetçilik bölücü, kutuplaştırıcı ve düşmanlaştırıcıdır.
Çatışmaya, kaosa, krize, huzursuzluğa, iktidar olma hırsına, iç çatışmaya hatta iç savaşa yol açabilecek bir yıkım projesidir.
Toplumu içten içe kemiren bir hastalıktır.
Bütün insani ve İslami değerleri tüketen büyük bir yozlaşmadır.
Kalkınmamız ve büyük bir devlet olmamızın önünde yok edilmesi gereken bir iç düşmandır.
Bu önemli engel ancak İslam fikrine geri dönüşle aşılabilir.
Bu önemli engel Müslüman halkların yeniden Hilafet çatısı altında birleşip kardeş olmalarıyla aşılabilir.
Allah’ın yardımı ve lütfu ile bunu başarabilirsek, sömürgeci kâfirlerin bir asır önce bize indirdiği büyük darbeyi daha büyüğüyle onlara indirebilir ve yeniden sömürgeci kâfirler için ölümcül bir tehdide dönüşebiliriz.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Remzi Özer