Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Bugün Müslüman Ordularının, Ya Seferber Olması Ya Da Başkasıyla Değiştirilmesi İçin Hiçbir Mazeret Kalmamıştır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Bugün Müslüman Ordularının, Ya Seferber Olması Ya Da Başkasıyla Değiştirilmesi İçin Hiçbir Mazeret Kalmamıştır!

Haber:

Gazze’deki savaşın 49. gününe girmesiyle birlikte, geçici ateşkesin yürürlüğe girmesinden önce Yahudi güçleri Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine baskınlarını yoğunlaştırdı, hastanelere baskınlar düzenledi ve geride onlarca şehit ve yaralı bıraktı. (Ajanslar)

Yorum:

Yahudiler ve Haçlı ittifakı İslam ümmetinin binde bir parçası üzerine aç kurtlar gibi üşüşmelerine, kuvvetlerini seferber etmelerine, toplar, uçaklar, firkateynler ve nükleer denizaltılar da dahil olmak üzere ileri teknoloji ve çeşitli silah türlerini kullanmalarına rağmen… ancak Gazze’deki Müslümanların azimetlerini ve kararlılıklarını kırmayı başaramadılar ve müminlerin kalplerine şüphe sokamadılar; Yahudi çetesinin savunmasız kadınları ve çocukları öldürmesine, binaları ve evleri yıkmasına, hastaneler, camiler ve okullar bile onlardan kurtulamamasına ve dalları olan bir ağaç bile bırakmamalarına rağmen, evet tüm bunlara rağmen erkeklerle yüzleşmeye cesaret edemediler; bu erkeklerin, Allah Azze ve Celle’nin yolundaki mücahitlerin durumunda olduğu gibi meydanlarda çıplak göğüsle -ölümle yüzleşmelerinden bahsetmiyorum bile-. Korkak Yahudilerin durumunu, Aziz ve Alîm olan Allah’ın şu kavli doğrulamaktadır: لَا يُقَاتِلُونَكُمْ جَمِيعاً إِلَّا فِي قُرًى مُحَصَّنَةٍ أَوْ مِنْ وَرَاءِ جُدُرٍ بَأْسُهُمْ بَيْنَهُمْ شَدِيدٌ تَحْسَبُهُمْ جَمِيعاً وَقُلُوبُهُمْ شَتَّى ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْقِلُونَOnlar müstahkem şehirlerde veya siperler arkasında bulunmaksızın sizinle toplu halde savaşamazlar. Kendi aralarındaki savaşları ise çetindir. Sen onları derli toplu sanırsın, halbuki kalpleri darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar aklını kullanmayan bir topluluktur.” [Haşr 14] Gazze halkı ve mücahitlerinin durumunu da Allahu Teala’nın şu kavli doğrulamaktadır: إِنَّ اللهَ اشْتَرَى مِنَ الْمُؤْمِنِينَ أَنفُسَهُمْ وَأَمْوَالَهُم بِأَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَ يُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْداً عَلَيْهِ حَقّاً فِي التَّوْرَاةِ وَالْإِنجِيلِ وَالْقُرْآنِ وَمَنْ أَوْفَى بِعَهْدِهِ مِنَ اللهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذِي بَايَعْتُم بِهِ وَذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُAllah müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır. Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler. (Bu), Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak bir vaaddir. Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır! O halde O’nunla yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte bu, (gerçekten) büyük kazançtır.” [Tevbe 111]

Kafir güçlerin -Yahudiler ve Haçlı ittifakının- birleşmesi, Müslümanlarla savaşmaya ya da onlarla karşılaşmaya ehil ve layık olmadıklarının kanıtıdır; çünkü onların askerleri, asaletin ve yüksek değerlerin anlamını bilmedikleri gibi savaş doktrininden ve savaşçılık vasıflarından da yoksundurlar; bunun kanıtı ise, sayıları ve teçhizatları o kadar az olmasına rağmen Müslümanları mağlup etmede başarısız olmalarıdır… İşte bu, çeşitli Müslüman ülkelerde kışlalarında konuşlanmış Müslüman ordularına, özellikle de dünyanın en güçlü, en büyük ve en yetenekli orduları arasında yer alan ordulara (Pakistan, Mısır ve Türkiye ordusu) yönelik bir hüccettir; zira bugün Müslümanlardan küçük bir azınlık, birleşmiş kafir güçlerine isyan edebiliyorsa, peki ya tüm Müslümanlar olsaydı nasıl olurdu acaba?! Bu yüzden ordularımız, ne kadar özür beyan ederlerse etsinler artık onların özrünü savunmamız mümkün değildir. Artık onlar bir yol ayrımına gelmiştir; ya gerek hafif, gerek ağır olarak Allah yolunda savaşacaklar, ya da Allah onların yerine, Allah’ın onları sevdiği, onların da Allah’ı sevdiği, Allah yolunda savaşan, öldüren ve galip gelecek olan başka askerler getirecektir. وَإِنْ تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْEğer O’ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar.” [Muhammed 38]

Müslüman silahlı kuvvetler içindeki tüm muhlisler, dahası dünyadaki tüm Müslümanlar için, ister yakın ister uzak olsun Müslüman ülkelerdeki yöneticilerin, bekleyip Yahudilerin katliamlarını izledikleri ve açıkça düşmanın safında yer aldıkları net bir şekilde açığa çıkmıştır. Ayrıca bu yöneticilerin ümmetin dini üzere olmadıkları, onların ümmetin başına musallat olmuş düşmanlar oldukları, Haçlı ittifakının ajanları ve Ebu Rigal’in torunları oldukları da net bir şekilde açığa çıkmıştır.

Ölenler için ağlamak, katliamları kınamak, hatta Yahudilerin ve onlara dost olanların izni olmadan Gazze halkına ulaşmayan maddi bağışlar yapmak ve yardımlar göndermek bizim için yeterli değildir! Bilakis bugün Müslüman orduların içindeki her bir muhlis kişinin, kendini temize çıkarması, Filistin ve diğer yerlerdeki mazlumlara ve İslam’a yardım etmesi gerekir; ayrıca orduların da, suçlu ve ajan yöneticilerin boyunlarını kırması, onların cesetleri üzerinden geçmesi ve Gazze, Kudüs ve tüm Müslüman başkentlerde Allah’ın kelimesini yüceltmek için kendilerine liderlik edecek Raşidi Hilafeti kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermesi gerekir.

İslam’a ve Müslümanlara yardım etmek, fedakarlıklar ne kadar büyük olursa olsun insanlardan Allah’a karşı bir minnet değildir; aksine aklı başında her insanın dünyada ve ahirette gurur duyacağı bir nişanedir. Bu nedenle bizler orduların içinde akil insanlara yalvarmıyoruz; zira zafer an meselesi olup Allah Subhanehu ve Teala’nın iznini beklemektedir, muhlis ve saf insanların ön plana çıkmasını beklemektedir; zira onlar, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin kurulmasına yönelik davete yardım ederek hem kendilerine hem de dinlerine yardım etmiş olacaklardır. Dolayısıyla bizler bunun, büyük bir olay ve azim bir amel olduğunu, buna sadece şerefli insanların layık olacağını ve dünyası için ahiretini satanların asla bunun sevabını hak etmeyeceklerini biliyoruz. Bu büyük şerefe nail olanlara selam olsun. وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَYarışanlar işte bunun için yarışsınlar!” [Mutaffifîn 26]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER