- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Gazze Halkını Korumak ve Onlara Yardım Etmek, Yahudilerin Saldırganlığı Nedeniyle Etkilenen Kızıldeniz’i ve Seyrüseferini Korumaktan Daha Evladır
Haber:
Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü Perşembe günü yaptığı açıklamada, Kızıldeniz’e sınırı olan ülkelerin onu koruma sorumluluğu taşıdığını söyledi. Şükrü, İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ile Kahire'de düzenlediği basın toplantısında şöyle bir eklemede bulundu; Mısır, Kızıldeniz’de seyrüsefer özgürlüğü için uygun koşulları sağlamak amacıyla birçok ortağıyla iş birliği yapmaya devam ediyor. (Sky News Arabia, 21/12/2023)
Yorum:
“Bir şeyi kaybeden onu veremez” şeklinde akli ve mantıki bir kaide vardır; Mısır siyasetine ve devlet başkanından Mısır hükümetinin herhangi bir üyesine kadar yetkililerinin yaptıkları açıklamalarına gelince; (bağımsızlık, özgürlük, kendi kaderini tayin hakkı, meşruiyet, servetleri kontrol etme ve benzerleri) gibi her şeyi kaybettiği halde kendisine ve halkına bu kaybetmiş olduğu şeyi verme serabını temenni ediyorlar!
Şayet kararınızda bağımsızsanız, neden Amerika’nın sizden önce yaptığını yapmak için inisiyatif almadınız?!
ABD Savunma Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: (Bugün, “Refah Muhafızı” Operasyonu kurduğumuzu duyuruyorum; bu, Ortak Deniz Kuvvetleri ve 153. Görev Gücü’nün çatısı altında Kızıldeniz’deki güvenliğe odaklanan önemli birçok uluslu güvenlik girişimidir. “Refah Muhafızı” Operasyonu’nun, ABD’nin yanı sıra İngiltere, Bahreyn, Kanada, İtalya, Fransa, Hollanda, Norveç, Seyşeller ve İspanya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülkeyi bir araya getirdiğini ifade etti.) (Rusya El-Yevm)
Bakıp gördüğünüz Kızıldeniz’i koruma noktasında kaçırdıklarınızı telafi etme fırsatınız var; çünkü Mısır, geçen Ekim ayının yedisinden bu yana, Süveyş Kanalı’nın güneyindeki Kızıldeniz ve Gazze’deki kanlı Kızıldeniz olmak üzere iki kızıl denize bakar hale gelmiştir; peki son denizde hayatta kalanları korumak için harekete geçecek misiniz?!
Bir şeyi kaybeden onu veremez ve bunun aksine bekleyen ise ahmaktır!
Zaman, içi boş açıklamalar yapma zamanı değildir, aksine şerî vacibi yerine getirme zamanıdır; bu ise kafirler için müminler aleyhine asla bir yolun (sultanın) olmadığıdır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Muhakkak ki Allah kafirler için müminler aleyhine asla bir yol (sulta) kılmayacaktır!” [Nisa 141] Allah, Müslümanların her şeyden önce ülkeleri, servetleri, kanunları, eğitim politikaları ve kültürleri olmak üzere kendi meselelerini kâfirlerin bakış açılarına göre çözmelerini haram kılmıştır…
Ama ne yazık ki sizler, Allah’ın neyhettiği her şeyi yapıyor ve Mısır ve İslam ümmeti için gerçek kurtuluşu ve kalkınmayı isteyen tüm muhlislerle savaşıyorsunuz.
Bu şerî hükmün uygulanması, gerçek anlamda bağımsız bir devletin olmasını gerektirir; zira bu devlet, İslam Nizamı ile hükmedecek olan bir devlettir, sömürgeci kâfirin koymuş olduğu sınırları kabul etmeyecek olan bir devlettir, genel olarak yeryüzündeki mazlumlara yardım etmek, özel olarak Müslüman ülkelerin her bir karışını kurtarmak ve bırakın onları öldürüp yerinden edenleri onları zayıf duruma düşürenleri bile cezalandırmak için harekete geçecek olan bir devlettir ve gerçek izzet sahibi olan ve bu izzeti tüm ümmete verecek olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu bir devlettir.
وَيَقُولُونَ مَتَى هُوَ قُلْ عَسَى أَنْ يَكُونَ قَرِيباً
“Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki: “Yakın olsa gerek!” [İsra 51]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Cemal Ali – Mısır