- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Türkiye Halkı, Kelime-i Tevhid Bayrağı'na ve Hilafet'e Sahip Çıkıyor!
Haber:
1 Ocak Pazartesi sabahı İstanbul'da 308 Sivil Toplum Kuruluşu'nun katılımıyla "Şehitlerimize rahmet, Filistin'e destek, “İsrail'e” lanet" adı altında büyük bir yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş sonrasında Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan bir vatandaş, ırkçı bir üniversite öğrencisi tarafından yumruklu saldırıya uğraması sonucu Türkiye, 2024 yılının ilk günlerine Kelime-i Tevhid Bayrağı ve Hilafet tartışmalarının gölgesinde girdi. (Ajanslar)
Yorum:
Gazze ölürken ümmet diriliyor sözünün gerçekliği son bir haftadır Türkiye'de yaşanan gelişmelerde kendini gösteriyor. Müslüman Türkiye halkı, Aksa Tufanı'nın başladığı günden itibaren Gazze halkı ile güçlü bir dayanışma örneği sergileyerek Filistin davasına sahip çıkmaya devam ediyor. Türkiye'nin dört bir yanında "İsrail'i" telin eden, Gazze'ye destek veren ve Müslümanların kafirlere karşı tek yumruk olmasını talep eden yürüyüş ve etkinlikler gerçekleştiriliyor. İslam'ın şiarı ve tüm Müslümanların ortak değeri olan Kelime-i Tevhid bayrağı, bu yürüyüşlerin en belirgin simgesi haline geldi. Bununla birlikte, 57 devletten oluşan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Yahudi varlığına haddini bildirecek tek bir somut adım atmaması, dahası Gazze'ye bir yudum su sokmaktan bile aciz olması, Hilafet'in öneminin tekrar hatırlanmasına yol açtı. Türkiye'de birçok alim, Hilafetin farziyetini ve zorunluluğunu ifade ettiler. Yürüyüşlerde Filistin'in Hilafet ile kurtulacağı, İslam beldelerinin Hilafet ile birleşerek eski izzet ve şerefine kavuşacağı vurgulandı.
İşte bu fikrî ve siyasi uyanış, Türkiye'deki laik Kemalist İslam düşmanı kesimi adeta çılgına çevirdi. Varlık amaçlarını İslam'a ve Müslümanlara hayat hakkı tanımamak olarak gören bu zihniyet, Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yaklaşmasıyla provokasyonlara başladı. Önce Galatasaray-Fenerbahçe arasında Suudi Arabistan'da oynanacak olan Süper Kupa futbol müsabakasında kulüpler ile Suudi yönetimi arasında yapılan anlaşmanın dışında yeni şartlar öne sürülerek süreç sabote edildi. Sonra Suudi yönetiminin Mustafa Kemal posterlerine ve "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" pankartlarına izin vermediği gerekçesiyle müsabakanın iptalini sağladılar. Böylece bu olay üzerinden Arap ve İslam düşmanlığını körükleyen bir zemin oluşturdular ve yine bu olayı kullanarak futbol üzerinden yeni bir vesayet alanı tesis etmeyi hedeflediler.
Zira İngiliz kültürel sömürgeciliğinin temsilciliğini yapan ve kendilerini ülkenin sahibi olarak gören laik Kemalist cenahın Türkiye'deki nüfuz alanı iyice daralmış durumda. Özellikle AK Parti'nin Amerikan menşeili başkanlık sistemini yerleştirmesi nedeniyle seçimler yoluyla iktidar olma şansları iyice azaldı. Çünkü mevcut sistemde iktidar olmak için 50+1 oranında oy alınması gerekiyor. Laik Kemalistlerin Türkiye halkındaki karşılığı bu kadar oy alabilecek yeterlilikte değil. Dolayısıyla seçim öncesi kaotik bir ortam oluşturmak, iktidara baskı yapmak, kendi tabanlarını konsolide etmek ve önceki yerel seçimlerde kazandıkları belediyeleri korumak için Gazze'ye destek yürüyüşlerine, Kelime-i Tevhid bayrağına ve Hilafet düşüncesine saldırıyorlar. Galata Köprüsü'nde Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan Müslüman'a yapılan yumruklu saldırı ve sonrasında sosyal medya üzerinden sürdürülen saldırılar da bu kirli provokasyonun yansıması ve uzantısıdır.
Laik Kemalist güruhun İslam'a ve Müslümanlara bu kadar küstah bir şekilde saldırmasının diğer bir nedeni ise iktidarın bu tür provokasyonlar karşısında Mustafa Kemal güzellemeleri yapmasıdır. Özellikle Kemalist kesimden oy alabilmek, Müslümanlara laik cumhuriyeti sevdirmek, demokrasi ve batılı değerler ile sorunu olmayan milliyetçi yeni bir kimlik inşa etmek için yaptığı Kemalist açılımlar, bu iklimi besleyen bir faktör oldu. Fakat elhamdülillah kirli tuzaklar ve toplum mühendisliği çalışmaları amacına ulaşamadı. Müslümanlar, İslam düşmanlarının saldırıları karşısında sinmeyerek Kelime-i Tevhid bayrağına ve Hilafet'e sahip çıktılar. Ve bu sahip çıkışın bir neticesi olarak yumruk atan ırkçı saldırgan çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Müslümanların İslami değerlere bağlılığını bu vesile ile dost, düşman tekrar görmüş oldu. Bundan sonra da görmeye devam edeceklerdir. Zira bu topraklar, 400 yıl boyunca Hilafet devletine başkentlik yapmış Payitaht topraklarıdır. Bu toprakların gerçek sahipleri, İslam uğrunda bedeller ödemiş, şehidler vermiş Müslüman Türkiye halkıdır ve bu halk, İslam'a ve İslami değerlere, Kelime-i Tevhid bayrağına ve Hilafet'e sonuna kadar sahip çıkacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Emin Yıldırım